•9

553 43 38
                                    

""

Bu bölümü de minsoojimin'e 💕💖💖💕 itafhen yazıyorum. Bu sayfa da diğer bölümde paylaştığım sayfa gibi ponçik. Bu iki sayfayı takip etmeyi unutmayın. Ayrıca medyaya bayılıyorum.

Ertesi sabah okul olmasına rağmen bunu umursamayıp gece 3'e kadar barda kalan biz sabah uyanmaya çalışarak ta bir 3 saat harcadık.

Son Durum: Okula geç kaldık. Hatta öyle bir geç kaldık ki bir-iki dakika sonra öğle tenefüsü olacaktı ve ben neredeyse ağlamak üzereydim.

Şuana kadar hep çalıştım. İyi bir iş, mutlu bir aileye sahip olmak için. Ama henüz son sınavlara girmedim ve okulun son haftasındayız. Ablam öldüğünde tüm test kitaplarımı, kalemlerimi, odamda ki herşeyi yırttıp atmıştım. "Asla mutlu olamayacağım zaten."diye bağırarak saatlerce ağlamıştım. O odaya getirildiğimde ise duyduklarım sağlığıma zarar vermişti. Hele bunu söyleyen sevdiğim adam olunca...

Jungkook'u hiç bu konu hakkında yargılamadım. Onun yapmadığını sadece babası yüzünden orada olduğunu biliyordum.

Başım aşağıya doğru dönük bir şekil de okula girdim. Ardından Jennie ani bir hareket ile kolumu tuttu.

"Sen iyi olduğuna emin misin?"

Demesiyle tüm ipler kopmuştu. Artık ağlamaya başlamıştım. Hayır manasında başımı salladım:

"Ha- hayır, hiç iyi değilim"

"Gel bir lavaboya gidelim"

Lavaboya girdiğimiz gibi zil de çaldı. Ama İkimizde umursamadık. Ben yüzümü yıkamaya çalışırken Jennie de bana motive edici sözler söylüyordu ancak ne kadar motive ettiği tartışılır.

Tabiki makyaj yapmaya gelen kızlarla bu durum son buldu. Ardından hiç birşey olmamış gibi, iki saniye önce ağlamıyormuşum gibi gereksiz bir ciddiyet ve mutluluğa büründüm.

Jennie'nin bana korku ve dehşetle bakan surat ifadesinden de bunu anlayabiliriz.

Cidden iyi oyuncuydum. Yanlış anlamayın, insanların duygularıyla değil kendi duygularımla oynamak ta iyiydim.

Müdürden sınıfımı öğrendim- zaten Jennie kendi sınıfı hariç başka bir yere sokmazdı beni bu yüzden hangi sınıf olduğunu biliyordum-.

Dersler, dersler ve dersler. Bugün okul da bu şekilde bitmişti tabi her hocayla teker teker konuşmuştum. Yarın tüm gün boyunca sınav olucaktım. Ama konuları bilmiyordum. Ayrıca şimdi de işe gidiyordum. Eve vardığım gibi Jennie'den notları istiyeceğim.

Kafede normalden az insan görünce gülümsedim. Daha erken eve gidebilirdim.

Mutfağa girip önlüklerin olduğu yerde durum. Bir önlük alıp gidecektim ki duyduğum ses beni engelledi. Arka raftan sesler geliyordu. Hemen elime bir tava aldım ve tedbirli bir şekilde oraya ilerledim.

Gördüğüm insan sületi ile şaşırdım. Bu Taehyung'tu. Rafadan bir kap almaya çalışıyordu. Acayip komik bir haldeydi. Gülmemek için kendimi tuttum.

Ardından ona yardım ettim ve ön tarafa geçtik. Tüm iş boyunca gülmekten odaklanamadım. Eğer yanınızda Taehyung varsa o gün üzgün olmanız imkansızdı. En hüzünlü gününüzde bile birşey söylerdi ve sizi güldürmeyi başarırdı.

Şimdi ise eve dönüyordum. Evde, pardon mükemmel olan evimizdeki, mükkemel rahat olan koltuktukta yatma fırsatım olduğu için yüzümü bir gülümseme sardı. Ama yarın sınavlarım olduğunu hatırlatınca gülümsemem yerine hüzün dolu bir şekil aldı dudaklarım

*
*
*
*
*

Eve geldiğim gibi 2 saat ders çalıştım. Hala yeterli olduğunu düşünmüyordum ama bugün ki gibi yarın okula geç gitmek istemiyorum.

Birde bugün Jungkook ile bulaşacaktım. Bizim kafede. Ama o yoktu. Eğer olsaydı onu görürdüm eminim.

Jungkook aklımdam çıkmamaya başladı şu son 1 saattir kafamdan çıkmıyor. Hem ders çalışıp hem onu düşünmek cidden zor.

En son mesaj atmaya karar verdim.

Park Caheyoung: Jungkook bugün kafeye gelmedin?

Bir işin mi çıktı?

Hey, neden görldü atıyorsun sorun ne?

(Görüldü)

Yakışıklım: O çocuk ile çok eğleniyordun. Bozmak istemedim. Ayrıca bilekliği de patronuna bıraktım.

Park Chaeyoung: Aslında ben seni görmek istemiştim. Bileklik çok ta önemli değil.

Yakışıklım: Sana dedenden kalan tek şey olduğunu ve önemli olduğunu sanıyordum.

Park Chaeyoung: Sen daha değerlisin

Sen daha d-

Sen da-

S-

-
Evet öyle fakat seni de görürüm sanmıştım. Ayrıca o çocuk benim ARKADAŞIM. İŞ ARKADAŞIM. Hani ARKADAŞ olan. Yani aklına başka bir şey gelmesin.

Yakışıklım: Öyle bir şey gelmedi zaten aklıma. Ben niye senin arkadaşın veya herne olduğunu umursayayım. Sadece iyilik yaptım. Şuana kadar birçok kez olduğu gibi.

Söyledikleri gerçekten beni üzmüştü. Evet, belki de şuan onun sayesinde hayattaydım ama kendim ayakta duramıyormuşum gibi davranıp, bunu yüzüme vurması gerçekten kötü hisettirdi.

Park Chaeyoung: Haklısın.

(Görüldü)

Şuan kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı. Biraz resim çizmeye başladım. Ardından bunun böyle olmayacağını anlayınca kakaotalk'a girdim ve bir numara salladım.

Park_chae: Hey, naber! Tanışalım mı?

Dahyunie: Tamam

Park_chae: O zaman başlıyorum

Ben Park Chaeyoung

Kore\ Seul'de yaşıyorum.

18 yaşındayım.

Dayhunie: Ben Kim Dahyun

18yaşındayım ve ben de Seul'de yaşıyorum

*
*
*
*
Biz Dahyun ile baya konuştuk tam benim kafadandı. İyi ki mesaj atmışım ( Kesinlikle gönderme yapmadım minsoojimin ) Bir süre sonra geç olduğu ve yarın okul olduğu için vedalaşıp telefonu kapadım.

Bu konuşma sürecinde Jungkook'u düşünmemeye çalıştım ama yatağa yattığım gibi aklıma tekrar girdi. Bu gece cidden zor geçecekti.

 Bu gece cidden zor geçecekti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Dahyunieeeee!❤❤

♤Whistle♤ {RoséKook}Where stories live. Discover now