*** TAŞ-KAĞIT-MAKAS ***

69 10 11
                                    


Açelya'dan...

A: Seçil hoca görüntülü arıyor, biz daha yeni buluştuk. Ve birbirimiz hakkında bildiğimi tek şey sevdiğimiz renkler!

T: HEPİMİZ BÜYÜK KOLTUĞA OTURALIM!

Seçil hocanın verdiği korku ile hızla, Öykü ve Tanay yanımıza geldiler. İkili koltuk olduğundan Öykü'nün yanımıza oturması için Aras'a iyice yaklaşmak zorunda kalmıştım. Öykü benim yanıma otururken Tanay'da oturduğumuz koltuğun arkasına; Aras ile benim ortama geçti. Kameranın kadrajına sığmak için de; kollarını koltuğa koyup eğildi.

A: Hazırsanız açıyorum!

Hepimiz bir anda bir koltuğa oturup sanki yıllardır yakın arkadaşmışız gibi davranmaya başlamış, üstüne bir de mutluluktan dört köşeymişiz gibide gülümsüyorduk. Arasın tam yanındaydım yüzlerimizin ekrana sığması için hepimiz iç içeydik. Dolayısıyla o da yüzünü yüzüme yaklaştırmak zorunda kalmıştı. Seçil Hocam siz mükemmel bir öğretmensiniz. Sayenizde burada mutluluk göz yaşları dökecek kıvama gelmiştim. Kalbimin atış hızından bahsetmiyorum bile.

Aras, telefonu açtığında hepimiz yüzlerimizde kocaman bir gülümseme ile Seçil Hocaya bakıyorduk.

SH: Gerçekten buluşmuşsunuz. Bu çok güzel! Peki, neler yapıyorsunuz bakayım? Birbirinizi tanımaya başladınız mı?

T: Tabi ki hocam, mesela Aras'ın en sevdiği renk sarıymış.. Değil mi Arascığım?

Tanay bunları söylerken bir eliyle de Aras'ın saçlarını dağıtıyordu. Samimiymiş gibi göstermek için miydi, yoksa onu sinir etmek için miydi kesin bir şey söyleyemezdi. Fakat aras'ın sinir olduğunu sadece gözlerine bakarak anlayabilirdim. Zaten Tanay'dan pek hoşlanmıyordu da.

A: Evet hocam öyle, Tanay'da aksiyon çok seviyormuş. O yüzden bir ara onunla kısa bir aksiyon filmi çekeceğiz.

Aras ile Tanay'ın bu atışması nedense beni eğlendirmişti. Ben gülümsüyordum fakat diğerlerinin yüz ifadesi; "Hocam bir kapat artık şu telefonu." der gibiydi.

SH: Aferin, şuan taktir ettim sizi. Şimdi kapatıyorum ben, daha arayacağım başka gruplarda var. Dikkat edin, evlerinize çok geç kalmayın.

Hepimiz el sallayıp görüşmeyi bitirdiğimizde, Aras acelesi var gibi çantasını alıp kalktı ve diğer koltuğa geçti. Koltukta bulunan Tanay'ın çantasını kalktığı yere hafif bir şekilde fırlattıktan sonra oturdu. Tanay olanları izlerken sinirlendiğini belli eder şekilde; ellerini beline koyup, alt dudağını ısırarak kafasını başka bir yöne çevirdi. Tabi, kaşınan Öykü de Aras'ın kalkmasının hemen ardından kalkıp yerine geçmişti. Tanay da haliyle yanıma oturmak zorunda kaldı. Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra Tanay sessizliği bozan ilk kişi oldu. "Bu tarz sorularla birbirimizi tanıyabileceğimizi düşünmüyorum. Ki burada ki kimse de birbirini tanımak istemiyor. Sadece, az önce olduğu gibi birbirimizi tanıyor gibi davransak yeter bence."

Tanay, sen ne diyorsun? Ben Aras'ı yakından tanıyabilmek için neleri feda ederim biliyor musun? Gözlerim Öykü ile Aras'ın arasında gidip geliyordu. Hadi biriniz bunun saçmalık olduğunu söyleyin. Hadi, lütfen.. Tanay'ın söyledikleri üzerine Aras da düşüncelerini dile getirmek için sessizliğini bozmuştu. "Sonunda mantıklı bir şeyler söyleyen birisinin olması güzel."

Ö: Ne yapacağız yani şimdi? Ayrılalım o zaman, hem işlerim vardı benim de.

A.İ.: Buluşmaları yapmak zorundayız. Her buluşmada böyle mal mal oturacak mıyız? Mantıklı olan cidden bu mu? Bu yarışmaya katılma amacınız puan almak değil miydi? Yatarak mı alacaksınız? O zaman ayrılın gruptan, bir bahane bulup ayrılmak çok zor olmayacaktır.

GiriftWhere stories live. Discover now