*** OLGUN ADIMLAR ***

71 11 5
                                    


Açelya'dan...

İlk ders saatinden öğlene kadar aklımda sürekli Uzay vardı. Ne yapıp ne yapmayacağını tahmin edemiyordum. Burak ile karşılaşırsa, Burak'ın kim olduğunu öğrenirse gerçekten ortalık karışabilirdi ve ben bu durumdan çok endişeleniyordum. Bu nedenle de başımda çok hafif bir ağrı vardı. Başımın ağrısından ve içimdeki bu stresten geçen zamanın bile farkında değildim. Çoktan okulun ilk yarısı bitmiş ve öğlen arasına gelmiştik.

Bugün çarşambaydı, sunumlardan dolayı öğleden sonra ders olmadığı için İngilizce grubu ile buluşacaktık. Gerçi bunu da öğlen arası, Tanay hatırlatana kadar unutmuştum; "İris dersler beni çok acıktırdı , yemek yedikten sonra geleceğim. Zaten saat birde buluşacaktık ama yine de haber vereyim dedim."

A.İ.: Tamam, tamam git yemek ye, fakat sen Kütüphanenin nerede olduğunu biliyor musun?

T: Yani. Farklı bir okuldan geliyorum farklı bir şehirden değil.

A: Saat birde eksiksiz kütüphanede olun!

Tanay ile konuşmamızın ortasında Aras sınıf kapısından içeriye kafasını sokup konuşmamızı bölmüştü. Aras'ın konuşması ile ikimizde kapıya bakmıştık. Kahküllerini, siyah beresinin dışında bırakmış egolu ama yakışıklı bakışlarını üzerimizde gezdirdi. Cümlesi biter bitmez de yoluna devam etmişti. Yeniden söylemek istediğini söylemiş ve cevap almadan gitmişti. Dediğim gibi dışarıdan bakıldığında cidden soğuk birisidir. Bizleri tanımadığı için böyle davranıyordu büyük ihtimalle. Hemen yüz vermek istemiyor olabilirdi. Veya tanımaya değer görmüyordu...

T: Bunun derdi ne böyle? Sürekli artist artist hareketler. Ayar etmeye başladı beni yavaş yavaş...

Tanay da haklı olarak ona sinir olmaya başlamıştı. Bu cümlelerini söylerken yüzünü ekşitmişti. Ben, bilmiyorum şeklinde omuzlarımı kaldırdıktan sonra Tanay daha fazla konuşmadan; askılıklara doğru yürüdü. Kendi bedeninden daha büyük duran, siyah, bel kısmında beyaz çizgileri olan bomber ceketini alıp çıktı sınıftan. Onun hemen ardından, lavaboya giden Miray sınıfa girdi. İkimizde kitaplarımızı topladıktan sonra okuldan çıkmak için yola koyulduk.

M: Bizim sınıftaki kızlarla buluşup bir yerlere yemek yemeye gidelim diyoruz, sende gelir misin?

A: Gelmek çok isterdim fakat, sizinle gelirsem çok zaman kaybederim, ingilizce grubu ile buluşacağız bugün.

M: Aaa.. Doğru unutmuşum, neyse o zaman. Bol şans tatlım!

Ona gülümseyerek karşılık verdim. Kızlarla bir araya geldiğimizde geçen saatler bize saniye gibi geliyordu. Grup buluşmasını tehlikeye atamazdım. Ayrıca beni ne kadar görmezden geliyor olsa da Aras ile vakit geçirmeyi dört gözle bekliyordum.

Tam okulun bahçesinden çıkacakken Miray'ın kolumu dürterek karşıyı göstermesi ile Uzay'ın, okulun karşısındaki kaldırımda beklediğini gördüm. Miray ile birbirimizi öpüp vedalaştıktan sonra Uzay'ın yanına gittim.

A: Uzay, ne işin var burada? Yoksa, abiciğim beni almaya mı gelmiş?

U: Evet küçük cadı seni almaya geldim. Hadi güzel bir yemek yiyelim sonra seni okula getiririm tekrar.

A: Aaa.. Ben dün sana söylemeyi unuttum. Bugün öğleden sonra dersim yok benim. Bahsettiğim İngilizce grubu ile kütüphanede buluşacağız. Ama yemek teklifini yine de kabul edebilirim. Buluşmak için bir saatim var hala.

U: Tamam, o zaman dönüşte seni kütüphaneye bırakırım. Peki, yemek için pizzaya ne dersin?

A:Bu da soru mu şimdi? BAYILIRIM!

GiriftWhere stories live. Discover now