*** DÜŞLERİMDEN GELEN, DOKUNUŞ ***

277 26 3
                                    


Açelya'dan.....

Okulun, yer yer ağaçlarla süslü olan fakat çoğunluğu çimenlerden oluşan bahçesinin en köşesinde tek başıma bankta oturuyordum. Miray,İzel ve Sina kantinden atıştırmalık bir şeyler almaya gitmişti. Ben ise telefonumla ilgilenip, gösteri boyunca bir fan edası ile çekmiş olduğum Aras resimlerine bakıyordum. bir anlığına telefonuma çarpan ve düşmesine sebep olan topla irkildim. Sinirle kafamı kaldırıp topun geldiği yöne doğru baktığımda, Aras'ın arkadaşı olan Burak'ın bana doğru koştuğunu gördüm. Etrafa göz attığımda ise Aras ve diğerleri basket sahasının orada durmuş, bulunduğum tarafa bakıyordu. Koluma dokunulmasıyla tekrar önüme döndüm. Burak karşımda durmuş benimle konuşuyordu. "Telefonu alacak mısın yoksa bende mi kalsın?" Burak'ın benimle konuştuğunu görünce otomatikman dilim tutulmuştu; "Hıh?" hafif bir gülümsemeyle telefonu bana doğru uzatıyordu.

B: Kusura bakma bizimkiler biraz haşin oynadıklarından top buraya kadar geldi.

A: Yoo sorun değil.

Bu sırada telefonumu alırken; uzun ve narin parmaklarının, top oynamaktan biraz kirlenmiş olduğunu gördüm. Hemen ardından yerde ki topunu alıp, tanışmak için elinin bana uzattı. "Burak ben.."

-Bende Açelya İris, memnun oldum.

B: Memnun oldum o zaman. Sonra mutlaka tekrar görüşmeliyiz. Bizimkiler üzerime atlamadan gitmem gerekli. Hoşça kal Açelya.

A: Hoşça kal.

Az önce ne olmuştu? İnanamıyorum!! Burak ile konuşmuştum! Aras'ın arkadaşı olan? Benle konuşmuştu. Bu istemsiz beni sevindirmişti. Aras'a doğru kocaman bir adım atmış gibiydim.

İçimde büyük bir heyecan yaşarken, düşüncelerimden ayrılmama sebep olan şey Sina'nın sesi olmuştu; "Ne oldu lan az önce? Ben, top kafana gelecek diye seviniyordum, eline çarptı sadece(!)"

M: Saçmalamayı kes Sina(!) Ne konuştunuz?

İ: Az önce Burak Akman ile konuştun! Farkında mısın?

A: Farkındayım sanırım... Top telefonuma çarpınca özür diledi ve tekrar görüşmek istediğin söyleyip gitti.

İ: NE DEMEK TEKRAR GÖRÜŞMEK İSTEDİ!

S: Bu şey değil mi ya; "yavşaklarda inecek var."

M: Arkadaş oluyormuşsunuz bir de(!) Belki bu sayede Aras'la da konuşmaya başlayabilirsin?

A: Ben de öyle düşünmüştüm... Ama olur mu ki, kibarlık olsun diye öyle dediğine eminim.

Konuşmamız sırasında zil çalınca İzel bizden farklı bir bölümde olduğu için başka sınıfa biz üçümüz kendi sınıfımıza gittik. Ders İngiliz Edebiyatı'ydı ve İngilizcem iyi olduğundan olsa gerek ki, sevdiğim bir ders oluyordu bu. Tek sorun; hoca ders bitene kadar hiç ara vermiyor, bir dakika bile soluklanmıyordu. Bu da bazen sıkılmama neden olabiliyordu. İlk gün olması da Seçil hoca için bir anlam ifade etmiyordu.

Seçil Hoca dersin son on dakikası bizimle konuşmak için, ciddi bir yüz ifadesi ile öğretmen masasının önüne geçip hafif öksürerek konuşmaya başladı; " Sizlere bahsetmek istediğim bir yarışma var. Bu sene tüm okul genelinde İngilizcesi iyi olan kişileri toplayıp, sene sonunda Ülke içerisinde ki bir çok okulun katılacağı bir yarışmaya hazırlamayı düşünüyoruz. Sizlerde okulumuzun dil sınıfı olduğunuz için, katılımınız önemli. Peki kimler katılmak ister?

GiriftWhere stories live. Discover now