"Büyük oynuyorsun, canının yanmasını istemezsin." 

Gülümsedim ve sanki şiddete maruz kalan ben değilmişim gibi böbürlenerek cevap verdim. Kaşınıyordum ya da düşünmediğim kadar salaktım. 

"Büyük oynamayı severim, hele konu kendini bilmeyen insanlar olursa."

Tolgay büyük bedeniyle aramızdaki mesafeyi kapattı. Büyük ve kalıplı bedeni karşısında kendimi ufacık hissediyordum. Bu gardımı azda olsa düşürmüştü. 

"Benimle sevgili olmayı bir hafta da olsa  kabul ettin. Ya benim dediklerimi bir hafta boyunca yaparsın yada sonuçlarına en ağır şekilde katlanırsın." 

Cümlesini bitirirken hafif kızarık koluma bakmayı ihmal etmemişti. Resmen üstü kapalı bir şekilde beni tehdit ediyordu. Dahası onun kuklası olmamı istiyordu. Peki ben bunu yapabilecek bir insan mıydım? İşte bunun cevabını bende bilmiyordum. 

"Sadece bir haftalığına sevgiliyiz, bundan farklı anlamlar çıkarma." 

Tolgay içten bir şekilde gülümsedi ve bir adım geri çekildi. Böylelikle üstümdeki etkisi azalmıştı. Ondan bu kadar etkilenmemi anlamıyordum. İrademe sahip olamıyordum onun karşısında. Bu oldukça acınası idi benim için. 

"Bir yere kaybolma, birazdan geleceğim." dedi ve cevap vermeme olanak tanımadan üst kata çıktı. Herkes kendi grubuyla köşesine çekilmişti. Zaten dans eden çiftlerde yok denecek kadar azalmıştı. Bende ortada mal gibi durmak istemedim ve içki masasına doğru yürüdüm. Bir şeyler içmeye ihtiyacım vardı. Alkol kullanmak istesem de bu kararımdan anında vazgeçmiştim. 

Tolgay gibi birisinin yanında içki içmek hayatımın en büyük hatası olurdu. Çok alkol kullanan birisi değildim ve sarhoş olma oranım yok denecek kadar azdı ama bu içeceğim anlamına gelmiyordu. Hele Tolgay gibi biriyle sevgiliyken. 

Renk renk alkol ve içecekler masaya özenle dizilmişti. Kola veya meyve suyu bulmak umuduyla bütün masayı baştan aşağı taradım ama hiçbirinden eser yoktu. Sanırım herkes alkole oldukça düşkündü. Zira alkolden başka bir şey göremiyordum. Bu durum moralimi bozmuştu. Bir şeyler içmek iyi gelebilirdi. 

"Kararsız mı kaldın?"

Kafamı kaldırdığımda Beril ile göz göze geldim. Kahve saçlarını güzelce toplamıştı ve bu düzgün çehresini ön plana çıkarmıştı. Altına kısa sayılmayacak derecede bir şort giymişti. Üstünde ise marka bir tişört vardı. Son olarak kombinini beyaz babet ayakkabısı ile tamamlamıştı. Bu birleşim onu hoş göstermişti. 

"Yok, bakıyordum öylesine." 

Beril içten bir şekilde gülümsedi. Beril'in yanıma geldiğini gören birkaç kişi bizi göz hapsine almıştı. Beril tanınan biri olmalıydı. 

"İstediğinden içebilirsin, yaş sınırlamamız yok." 

Gülümsedim ve alkol şişelerine bakmaya son verdim. Nasıl olsa içmeyecektim. Boş boş incelemem tamamen zaman kaybıydı. 

"Bu gece alkol kullanmayı düşünmüyorum. Teklifin için minnettarım." 

"Partiye geleceğini tahmin etmiyordum, seni burada görünce şaşkına döndüm."

Kollarımı göğsümde birleştirdim ve duruşumu düzelttim. Beril ise saniye başı beni baştan aşağı süzüyordu. Bu tamamen meraktandı. Beni kıskandığı yoktu. 

"Bende düşünmüyordum ama erkek arkadaşımın partisine gelmemem olanaksızdı." 

Beril bütün gücüyle bağırdı. "NE?"

ZindanWhere stories live. Discover now