"Sinirlerimi bozuyorsun. Sana neden katlandığımı bilmiyorum."

Bu duruma daha fazla tahammül etmemek amacıyla emniyet kemerimi söktüm. Arabadan inmek için hamle yaptım ama kolumdan tutulmam ile bu girişimim başarısızlıkla sonuçlandı. 

"Bırak beni, inmek istiyorum." Ses tonum sert ve keskindi. 

"Daha konuşmam bitmedi, senden bir şey isteyeceğim."

Kolumu elinden kurtardım ve oturmamı düzelttim. Saçlarımı da düzelttikten sonra Tolgay'dan tarafa döndüm. 

"Tamam, ne istiyorsun söyle."

Tolgay sırıttı. Beyaz ve parlak dişleri ışıl ışıldı. Bu kadar etkilenmem hiç iyi değildi. Kafamı hızla iki yana salladım. Acilen kendime gelmem lazımdı.

"Akşam bizim evde parti veriyorum. İstanbul'dan ve İzmir'den arkadaşlarım gelecek. Senin de gelmeni istiyorum."  

İyi de beni neden davet ediyordu? Sonuçta kendi arkadaşları arasında olacaktı. Ben orada oldukça sıkılırdım. Tanımadığım bir yere gidecektim sonuçta.

"Neden beni davet ediyorsun?"

Omuzlarını silkti ve biçimli parmaklarıyla saçlarını düzeltti. Saçlarının yumuşak olduğuna adım kadar emindim. Bu salak düşünceden sonra bakışlarımı Tolgay'dan aldım. 

"Canım istiyor. Uzatma da gel kızım."

Başımı salladım ve "Tamam,geliyorum."dedim. Tolgay sırıtarak önüne döndü ve arabayı çalıştırdı. Gülen yüzü ile arabayı sürerken onu ilk kez mutlu etmiştim. Bende gülümseyerek önüme döndüm ve akan yolu izlemeye devam ettim. 

***

Aynadan son kez rujumu tazelerken bir yandan yerimde duramayarak dans ediyordum. Topuklu ayakkabılarımın sesi adeta evi inletiyordu. Bu duruma sebepsizce kıkırdadım ve daha hızlı oynamaya devam ettim. 

Rujumu ufak çantamın içerisine attım ve kıvırtarak aynanın karşısına geçtim. Nedenini bilmediğim bir şekilde mutluydum. Gündüz ki yaşadığım olay üzerine bu kadar mutlu olmam olanaksız gibiydi. 

Gümüş renkli küpelerimi kulağıma taktım. Bu küpeler beni oldukça seksi göstermişti. Bu gece birçok bakışı üzerime çekeceğime emindim. Siyah mini elbisem ışıl ışıl parıldıyordu. Kısa olmasını umursamamaya çalışıyordum. Sonuçta bu elbiseye bir servet bayılmıştım. 

Sarı saçlarımın uçlarını geçici spreyle koyu pembeye boyadım. Yıkanınca geçeceği için benim için sorun değildi. Gerçi kalıcı olsa da benim için sorun teşkil etmiyordu. Makyaj masasının üzerinden aldığım saati koluma taktım. Güzel durduğuna kanat getirdikten sonra kendimi baştan aşağı süzdüm. 

Güzel olmuştum. Egoist değildim ama gerçekleri göremeyecek kadar salak da değildim. Telefonumdan çalan müziği kapattım ve şarj ibresinin yüzde 37'yi göstermesiyle suratım az da olsa düşmüştü. Bu durumu sorun etmemeye çalışıp telefonumu da çantanın içerisine yolladım. Dudaklarımın yardımı ile ruju iyice dağıttıktan sonra sessiz evde aşağı inmeye başladım. 

Annem ve Aylin ablalar akşam yemeğine dışarı çıkmışlardı. Benimde partiye katılacağımı öğrenen Aylin abla sevinçten yerinde duramamıştı. Galiba beni baya seviyordu. Bu duruma sırıttım ve kapıyı açarak dışarı çıktım. Hafif esinti çıplak bacaklarımı ısırıyordu ve bu az da olsa üşümeme sebep olmuştu. 

Eylül ayındaydık ve yazın tatlı sıcağı, yerini soğuklara bırakıyordu. Mevsim gereği bunların olması elbete normaldi. Sonuç olarak bu bir döngüydü. 

Kısa süre de Tolgay'ların evine varmıştım. Heyecandan ayaklarım titriyordu. Kesinlikle buraya gelmemeliydim ama olan olmuştu. Ne yazık ki akıllanamıyordum. 

Zile basacaktım ki kapının çoktan açılmış olduğunu fark ettim. Demir kapıyı ittirdim ve yüksek basınçlı müzik sesi kulaklarıma doluverdi. Ağır sigara ve içki kokusunu söylememe gerek yoktu. Kapının girişinden başlayan kalabalık evin salonuna doğru süzülüyordu. Birkaç bakış üzerime dönse de oralı olmadım. 

Tanıdık bir yüz görmek amacıyla etrafıma bakındım ama kimse yoktu. Koluma dokunulması ile arkamı döndüm. Sahte sarı saçlar ve itici kıyafetleri ile Alev'i görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Elbette partide olacağını tahmin etmiştim ama ilk göreceğim kişi o olacağı aklıma gelmemişti.

"Selam ufaklık." 

Ufaklık demesini es geçip "Selam"dedim. 

"Partiye davet edildiğini bilmiyordum. Yaşın tutuyor mu senin?"

Derin bir nefes aldım. Burası ilk dakikadan sıkıcı olmaya başlamıştı. Hele gereksiz insanları gördükçe, neden geldiğimi kendi kendime sorguluyordum.

"Bundan sanane, seni ilgilendirmeyen konulara karışma." 

Sahte bir kahkaha patlattı. Müziğin sesinden kimse Alev'in kahkahasını duymamıştı.

"Annen kızmasın sonra, ben seni düşünüyorum. Sonra 1 hafta evde kalma cezası alırsın,üzülürüm senin için." 

Ses tonu o kadar yapmacık ve iticiydi ki bunu tarif etmeye kelimeler yetmezdi. Sinirle konuştum. Altta kalamazdım. 

"Erkek arkadaşımın evine gelirken kimseden izin almak zorunda değilim, buna sende dahilsin."

Ne dediğimi kendim bile bilmezken Alev'in gözleri şokla açıldı. Bunu beklemediği oldukça aşikardı. Kekeleyerek konuştu.

"Si-sizz sevgili misiniz?" 

"Evet sevgiliyiz." 

Hayır hayır, bunu ben söylememiştim. Bunu söyleyen  Tolgay'dan başkası değildi. Büyük eli belimdeki yerini alırken uzun ve görkemli bedeni yanımda parıldıyordu. Sırıtarak bana baktı. Daha sonra Alev'e döndü ve yavaşça konuştu.

"Seni kız arkadaşımla tanıştırayım Alev. Bade, Bade Sayılkan..." 

***

İyi akşamlarrr , heyecanlı bir yerde bitirdim biliyorum :D

Bu hafta benim için oldukça yoğundu ve kısa süre içerisinde size bu bölümü yazdım, umarım beğenirsiniz. 

23k'lık kocaman bir aile olmuşuz. Hepinize çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. 

Bu arada bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtin lütfen.

Ve gidişat hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :) güzel bir hafta dilerim... 


ZindanWhere stories live. Discover now