"Dışarıda konuşalım, daha rahat oluruz."

O önde ben arkada kantinden çıktık. Tabi yanındaki kızın fesat bakışları da bize eşlik etmişti. Boş banka ikimizde oturduk. Gizem camdan bizi izliyordu. Bunu sadece ben fark etmiştim. Hangi ara haberi olmuştu anlamıyordum. 

Çağrı'nın konuşmasıyla bakışlarımı Gizem'den aldım ve konuşmasına odaklandım.

"Bir sorun mu var? Yoksa keyfi mi bu hareketlerin?"

"Anlamadım?"

İmasını anlamamıştım. Böyle bir girişi kesinlikle beklemiyordum. 

"O gün neden benimle öyle konuştun?Sadece nasıl olduğunu merak etmiştim."

Başım öne eğilirken cevap hakkımı kullanamadım. Sana patladım veya seni sinir küpü olarak gördüm diyemezdim. Yaptığımın bir açıklaması yoktu. Boş yere ona patlamıştım ve suçu olmayan bir insanın kalbini kırmıştım. 

"Lütfen bana cevap ver, bilmeden incittim mi seni?"

Onun bakışları iyice üstüme yoğunlaşırken ben yerin dibine girmek istiyordum. Hala beni düşünüyordu. Hata olduğu gibi bendeyken kendinde suç arıyordu. Benim böyle bir şey yapmamı kabullenemiyordu. 

"İki gündür doğru düzgün uyuyamıyorum Bade, kafamda bir sürü senaryo uydurdum ama hala yaptığına bir anlam veremedim. O günden beri hayatım bok gibi ilerliyor." 

Bardaktaki sıcak çikolata yavaşça soğurken ben aksine cayır cayır yanıyordum. Verecek bir cevabım yoktu. En kötüsü ise kelimelerim kifayetsiz kalmasıydı.

"Senin bir suçun yoktu, belki tek hatan yanlış zaman da beni aramaktı." 

"Sorunun ne Bade, bana açıklama yapmak zorundasın." 

Biçimli parmaklarıyla çenemi tuttu ve yavaşça kendisine doğru çevirdi. Ela gözleri şefkatle bakarken ben aksine bom boştum. 

"Senle ilgili bir konu değil. Seni kırdığım için üzgünüm. Şuan için sadece bunu söyleyebilirim." 

Çağrı'nın kaşları çatıldı ve gözlerindeki şefkat yerini öfkeye bıraktı. Gözleri ateşi vaat ederken ilk defa bana böyle bakıyordu. Aramızdaki mesafeyi en aza indirerek iyice bana yaklaştı. Nane kokulu nefesi dudaklarıma çarpıyordu.

"Yoksa Tolgay sana bir şey mi yaptı? Söyle o şerefsizi ellerimle öldüreyim." 

Zilin uğultulu sesi okulu etkisi altına aldı ve kantinden çıkan öğrenciler yavaş adımlarla okula doğru yürümeye başladılar. Her geçen kişi Çağrı ile beni süzüyordu ve bu beni rahatsız etmişti. Çağrı'nın kemikli parmakları çenemi bıraktı ve ayağa kalktı. Kumral saçlarını düzelttikten sonra konuştu. 

"Daha sonra detaylı konuşacağız , benden kurtulma şansın yok. Buna ilaveten bana özür borçlusunuz hanımefendi." dedi ve göz kırptı. Cevap vermeme fırsat vermeden gözden kayboldu. Ben ise yeni bir sıcak çikolata almak için kantinin yolunu tuttum. 


***

Çıkış zilinin çalalı neredeyse 1 dakika olmuşken herkes tasmasından kaçmışcasına okuldan çıkıyordu. Sanki bu özgürlüğe atılan bir adım gibiydi. Sınıfın yarısı çoktan gözden kaybolmuştu ve Gizem'in ısrarlı sesi beynimi ağrıtıyordu.

"Hadi kırma beni, bugün yürüyerek eve gidelim. Hem yolda gıybet de yaparız." 

Gözlerimi devirdim ve sıramın altını kontrol ettim. Sıramın altında kitap kalmadığına emin olduktan sonra çantamı sırtıma taktım ve Gizem'den tarafa döndüm.

ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin