*** BAŞLANGIÇ ***

298 36 25
                                    

Açelya İris Akay'dan....

Daha birkaç yıl öncesine kadar ablamın "Açelya uyan artık, okula geç kalacaksın!" demesiyle uyanırken şimdi eşimin bana "İris uyan, toplantıya geç kalacağız tatlım." Demesiyle uyanıyorum.

Tüm gecemi istifra etmekle geçirdiğimden dolayı gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Gözlerimi hafif araladığımda; camları, tavandan yere uzanan, tahta kenarlı pencerenin önünde durarak, eşim sweetinin kapüşonunu düzeltiyordu. "Hadi kalk, biran önce işlerimizi halledip hastaneye gidelim de, neyin varmış öğrenelim." Pencereden içeriye yansıyan parlak güneş ışınlarının arasında onu net olarak göremiyordum ama bana gülümsediğini hissedebiliyordum. 

İçimin huzurla dolup taşmasına neden olan sesi sayesinde bütün sabahlarım güzel başlıyordu. Genelde evli çiftlerde eşini uyandıran kadın olurken bizde bu durum tam tersiydi. Uykucu olan bendim.

 Kalkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Birkaç gündür süren mide bulantım hala kendini hissettiriyordu. Banyodan çıktıktan sonra üzerime rahat bir şeyler giyerek, gitmek için hazırlandım. Bugün, eşimin büyük bir dans okulu ile toplantısı olduğundan dolayı erken kalkmalıydı. Toplantı sonrasında da benim için hastaneye gidecektik. Bu nedenle bende onunla birlikte kalkmak zorunda kalmıştım. Bu arada, mesleğimize gelecek olursak "ben, eşim ve çok yakın bir arkadaşımızla ortak olarak açtığımız bir dans okulumuz var. Eşim ve arkadaşımız bu konuda fazlasıyla yetenekli oldukları için bunu, öğrenmek isteyen insanlarla paylaşmayı tercih ettiler. Onlar kadar yetenekli olmasam da orada bir dans öğretmeniyim."

Eşim çoktan aşağı inmiş ve beni bekliyordu. Onu daha fazla bekletmeden aşağı indim. Çünkü şu hayatta en nefret ettiği şey "BEKLETİLMEKTİR." Toplantını yapılacağı yere doğru yola çıktık.

****

Toplantı yerine gelince o işlerini halletmek için içeri girdi. Bende yakındaki; sakin bir kafede mide bulantımı yatıştıracak bir şeyler içerek onu beklemeye başladım. Sabah sakinliği üzerinde, hoş bir kokusu olan huzurlu bir kafeydi. Yaklaşık yarım saat sonra, eşim işini halledip yanıma geldi. Daha fazla vakit kaybetmeden de hastane yoluna koyulduk.

Her zaman hastane ortamı beni germiştir. Özellikle kokusu beni boğuyormuş gibi hissetmişimdir. randevu saatimizden biraz erken gelmiştik. Uzun süre bekleyeceğimiz düşüncesi de sıkıntıma sıkıntı eklemişti.  Ama hafta içinin vermiş olduğu rahatlıktan dolayı kısa sürede sıra bize gelmişti. Eşimin elini sıkıca kavradım ve arkasından yavaşça doktorun odasına ilerledim, O kadar stresliydim ki karnımdaki kasılmalar kendini daha da belli ediyor ve mide bulantımı tetikliyordu,

Odaya girdiğimizde kısaca doktora selam verip masasının önüne, karşılıklı konulmuş beyaz deri koltuklara oturduk.

"Merhabalar hoş geldiniz, Açelya hanım değil mi?" diyerek gülümsedi kır saçlı ama yaşını göstermeyen doktor, Gülümseyerek karşılık verdim

"Evet Açelya ben, Size kısaca sıkıntımdan bahsedeyim..."

Rahatsızlığımdan bir süre bahsettikten sonra, doktor beni muayene etmeye başladı. Biraz kan örneği verdikten sonra, doktor bizi tekrar çağıracağını söyledi. Dışarı çıkıp odanın önünde beklemeye başladık.. test sonuçlarının çıkması uzun sürmüştü. Sıkılmış ve aynı zamanda daralmıştık beklemekten..

" Sana o kadar çok erik yeme demiştim, bak mideni bozdun işte. Şimdi hem günlerce mızmız olacaksın, hem de böyle saatlerce sonuç beklemek zorunda kalıyoruz."

GiriftWhere stories live. Discover now