#jacksonwang etiketinde #1
"İstersen dünyanın öbür ucuna git, istersen aylarca iletişim kurma, yine de senden ayrılmam. Ben artık istesem de senden kopamam. Benim içim dışım sen olmuşsun. Kokum sen, dudağımdaki tat sen, ellerimdeki sıcaklık sen, nef...
Jackson, Isabella'nın oturduğu apartmana yetişince ücreti ödedi ve hemen taksiden atlayıp apartmana koştu. Hızlı olmaya çalışıyordu. Isabella'nın bir saniye bile fazla ağlamasını istemiyordu.
Kapıya yetiştiğinde sakince zili çaldı fakat açan olmadı. Tekrar tekrar çaldıktan sonra kapı arkasında tıkırtılar geldi. Birkaç dakika içerisinde de kapı açılmıştı. Beklediği Isabella'dan çok daha kötüsüyle karşılaşmıştı. Isabella'nın mavi gözlerini göremiyordu. O kadar şişmiş ve kızarmıştı ki. Bu halini gördüğünde kendine bir küfür armağan etti içinden.
Isabella kapıyı tekrar kapatmaya çalışacağı sırada Jackson'ın müdahalesi ile bunu başaramamıştı. Jackson içeri girip kapıyı kapatmış ve herhangi bir kaçma durumuna karşın kilitlemişti. Isabella hiçbir şey söylemeden arkasına dönüp odasına yürümeye başlamıştı. Jackson'da sessizce arkasından yürüyordu.
"Isabel, biraz konuşalım. Lütfen."
Isabella odasına gireceği sırada duraksadı ve arkasını dönüp Jackson'a ifadesizce baktı.
"Beni rahat bırak."
"Ama..."
"Uyumak istiyorum sadece. Git burdan," diyerek içeri girmiş ve kapıyı çarparak kapatmıştı. Kilitlemeyi de ihmal etmemişti. Jackson'ın omuzları umutsuzlukla düşüvermişti. Biraz sakinleşmesi ve iyi olması için zaman tanıyacaktı. Bu yüzden sessizce salona gidip koltuğa oturdu. Yerdeki poşetlerde gezdirdi gözünü. Canı sıkıldığı için poşetleri karıştırma kararı aldı ve hepsini önüne çekip tek tek bakmaya başladı. Etek, pantolon, bluz, çorap, yiyecekler, makyaj malzemeleri, takı...
Sona kalan siyah poşette gözüne bir şey ilişti Jackson'ın. Hemen poşeti eline alıp çıkardı. Lacivert bir kutu buldu. Mücevher kutularına benziyordu. Merakla kapağını açtı. Yan yana duran iki kolye vardı. Biri altın sarısı biri de gümüş renginde. Üstlerinde ise isimleri yazıyordu. Kolye ucunu yerinden kaldırdığında arka tarafında bir şey yazdığını fark etti. Hemen kolye ucunun arkasına baktı. Bir tarih vardı. Bu tarih, çıkmaya başladıkları tarihti. Isabella'nın hep istediği bir şeydi bu kolye işi. Jackson'a söylememişti tabii. Bunu bugün vermek istemişti ama bu mümkün olmamıştı. Şimdi ise kendisi veremeden bulmuştu Jackson.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kolyeleri uzun uzun inceledi. Tekrar tekrar aşık oldu. Isabella'nın vermesini istediği için kutuya yerleştirmiş ve poşete geri koymuştu kolye kutusunu. Belli ki sürpriz yapacaktı ve bunu bozmak istemiyordu. Poşetleri toparladıktan sonra tişörtünü çıkarıp koltuğa uzandı. Şuan bu rahatsız koltuk yerine Isabella'nın yanında uyuyor olmayı tercih ederdi ama yine kızı üzmeyi başarmıştı. Yarın kendisini zorlu bir gün bekliyordu. Kendini affettirmeden gitmeye niyeti yoktu.
Bir şeyin düşme sesiyle uyanan Jackson gözlerini açıp aydınlık odaya göz gezdirdi. Kimse yoktu. Kalkıp içeri gitti hemen. Isabella mutfakta yerdeki cam kırıklarını topluyordu.
