B|19

2.2K 206 175
                                    

 🎶 BTOB -  Missing You  

19.Bölüm

Isabella'nın son birkaç günü hep endişe ve üzüntüyle geçmişti. Jackson'ın her an gidebilecek olmasının verdiği bir endişe ve üzüntüydü bu. Bunları saymazsa çok mutluydu. Sophia sağlıklıydı. Jackson çok mutluydu. Sanki yeniden doğmuş gibiydi. Onu ilk tanıdığında içinde bulunduğu karakterle şimdiki çok farklıydı. Yine eski neşeli hallerine bürünmüştü. Fakat yine de çok üzün sürmüyordu. Jackson'da Isabella'dan uzaklaşacak olmanın verdiği üzüntüyü yaşıyordu. Üstelik Isabella'nın ne kadar üzüldüğünü belli etmeme çabalarını gördükçe çok kötü hissediyordu.

Bugün Kore'den arkadaşları geliyordu Çin'e. Jackson'ı almaya ve Sophia'yı görmeye geliyorlardı. Bundan Isabella'dan haberi yoktu. Mutlaka öğrenecekti ama söyleyemedi Jackson. 'Beni almaya geliyorlar.' diyemezdi ya.

Şuan havaalanında onları bekliyordu. O sırada Isabella'ya hazır olmasını ve ona geleceğini belirten bir mesaj atmıştı. Yalnız olmadığını da not düşmüştü. 

Isabella aldığı mesaj karşısında heyecanlanmıştı. Jackson'ın kiminle geleceğni bilmiyordu fakat aklına gelen tek kişi Sophia'ydı. Heyecanla odasına çıkıp üstünü giyinmeye başladı. Bir yandan hızlı hızlı etrafı toplamaya çalışıyordu. Annesi her zamanki gibi yine evde yoktu. Bazen annesinin doktor olmasına üzülmüyor değildi. Onu çok göremiyordu. Hafta sonları bile doğru düzgün görüşemiyorlardı.

Dolabıyla birkaç dakika bakıştıktan sonra gözüne kırmızı elbisesi çarptı. Abartılı değildi. Sade ve günlük bir elbiseydi. Kırmızısı göz alıcıydı ve Isabella'ya çok yakışıyordu. Kendine aynada baktığında Jackson'ın kendisini beğeneceği tahminini yürüttü. Güzel olmuştu. Hemen saçlarını tarayıp düzeltmişti. Makyaj yapmayı bir an düşünse de buna gerek olmadığın düşündü. Jackson'ın kendisini doğal haliyle beğenmesini istiyordu. Ev içinde makyaj yapmakta gereksiz olacaktı. Bu yüzden vazgeçti ve aşağı inip etrafı toparlamaya devam etti.

Jackson, arkadaşlarının geldiğini görünce kocaman bir gülümsemeyle karşılamıştı onları. Hemen sarıldılar tek tek. 

"Seni böyle iyi görmeyi ne kadar zamandır bekliyorduk haberin var mı?"

Jin Young duygulu bir şekilde Jackson'a tekrar sarılmıştı. Bu sitemini herkes onaylamıştı.

"Artık iyi olduğuma göre bunları konuşmaya gerek yok. Hadi gidelim Isabella bizi bekliyor."

Çok fazla yükleri olmadığından otobüse binmişlerdi. Zaten otobüs bu vakitlerde çok dolu olmuyordu. En arkayı doldurduktan sonra sohbete başlamışlardı.

"Isabella'nın hala haberi yok mu geldiğimizden?"

"Hayır. Sürpriz olacak."

Jackson, sürpriz kelimesini duraksayarak söylemişti. Arkadaşları bu tuhaflığın farkına varmışlardı. Jackson devam etti.

"Hem de ne sürpriz."

"Bir sorun var değil mi?"

Jae Bum, Jackson'ın sorununu anlatması için öne atılmıştı. Belli ki canını sıkan bir durum vardı. Isabella ile ilgili olduğu belliydi.

"Isabella, Kore'ye gideceğim için fazlasıyla üzgün. Belli etmemek için çok çabalıyor ama anlıyorum. Çok durgun. Şimdi sizin beni almaya geldiğinizi öğrenince çok kötü olacak. Bir de sizin telefonlarınızın toplandığını öğrenince, hiç görüşemeyeceğimizi düşünmeye başladı."

"Sana gerçeği söyleyeyim mi?"

Jackson, Mark'ın sorusuna karşılık sadece başını salladı.

BATERİST | Jackson Wang #wattys2020Where stories live. Discover now