Final\\Yağmur yağıyor.

3.2K 269 128
                                    

"Onu seviyorsun değil mi, büyükbaba?"

Küçük çocuk yaşlı adamın kucağına heyecanla sokulurken, gözlerini kırışıkların olduğu fakat hala ışığını kaybetmemiş gülümsemeye dikti.

"Seviyorum evlat, her gece biraz daha seviyorum. Her sabah biraz daha seviyorum, şimdi bile seviyorum. Bir insan ne kadar sevebilirse, o kadar seviyorum onu."

Kurumuş dudaklarından buğulu bir öksürük dökülürken, ellerini ağzına kapattı. Yaşlanmıştı artık. İki çocuğu kucaklayacak kadar iyi hissetmiyordu, bugün biraz yorulmuştu.

"Bir insan bu kadar sevebilir mi, büyükbaba?"

Bu sefer soru küçük kızdan gelmişti. Namjoon gülerken kısılan gözleriyle iki güzel çocuğa baktı.

Söyleyebilecek bir şeyler aradı fakat bulamadı. Eşine karşı beslediği aşkı boyutlandıramıyordu. Çok diyemiyordu mesela, çok seviyorum. Her şeyden çok seviyorum.

Sadece, mümkünmüş gibi biraz daha fazla seviyordu işte.

"Sevginin boyutu olur mu hiç?"

Namjoon, gülümsemesini sonlandırırken kısık sesiyle konuştu. Bu iki çocuk yaşlı adamın tek arkadaşıydı. Her hafta sonu yurda çizdikleri resimlerle gelir, büyük adamı mutlu ederlerdi.

Ve şimdi on yıl geçmişti. Koskoca on yılı nasıl atlattığını bile bilmiyordu.

"Görüşme süreniz bitti."

Bakıcı kadın küçük çocukları aceleci bir şekilde kollarından tuttuktan sonra vedalaşmalarına bile izin vermeden dışarıya çıkmıştı.

Bu yurdun sistemini gerçekten sevmiyordu. Eğer kendine bakabilmeye gücü olsaydı, belki bu duruma katlanmak zorunda olmazdı.

Derin bir iç çekerek ellerini sandalyesinin tekerliklerine attı, hemen pencerenin yanına yerleştikten sonra gömleğinin cebinde sakladığı küçük fotoğrafı eline aldı.

"Yirmi beş sene evvel."

Fotoğrafta ışık saçan bir gülümseme vardı. Saçtığı ışıktan yararlanan Namjoon, aynı şekilde gülümserken huzurla dolduğunu hissediyordu.

"Kim SeokJin."
İsmi ağzından özlemle döküldü.

"Güzel adam." Dedi. "Yağmur yağıyor."

"Biraz da içimi yağıyor sanki."

Buğulanan gözlerini yapraklarını döken sarı ağaçlara dikti.

"Gözlerime de."

Islanmış gözleriyle, güneş kadar parlak fotoğrafa bakarken göz bebeklerinde oluşan gökkuşaklarından bir haberdi.

"Biraz yanaklarıma."

Göz yaşları çenesine doğru göç ederken, gülümsedi.

"Yağmur yağıyor. Tam on senedir yağmur yağıyor."

Tutmayan bacaklarına, her daim titreyen ellerine baktı. Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Ne kendi, ne dünya.

"Yağmur yağıyor, güzel adam."

Fotoğrafı yerine koyduktan sonra bakıcısını çağırdı. Genç kadın yaşlı adamı yatağına zar zor yerleştirdikten sonra odadan ayrıldı.

"Ve şimdi on sene geçmişti... On sene."

•••

Y/N: Gerçekten de yağmur yağıyor.
Sanırım yazdığım en saçma finaldi. Gülsem mi ağlasam bilemedim, ne duygusal, ne de mutlu bir şey oldu. Tek diyebildiğim saçma olması. Yine de bitirmek istedim, eğer bu olmasaydı devam etmeyecektim. Bu zamana kadar beğenerek okuyup, yanımda olanlara kucak dolusu sevgilerimi sunuyorum. Umarım yorumlarınızı eksik etmezsiniz.

Fake Baby//Namjin//On viuen les histories. Descobreix ara