8. Bölüm

4.1K 383 148
                                    

Sabahın ilk saatlerini karnımı doyurmakla tamamlamış, ileriki vakitlerde leş gibi olan evimizi düzen haline sokmaya çalışmıştım.

Doğrusu bunu başarmak saatlerimi alacak gibiydi ve buna zamanım yoktu. Alışverişe gitmeli, eve gelip müstakbel eşim için öğlen yemeği hazırlamalıydım.

Cucumber'ın kuru mamasını metal kabına döktükten sonra bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim.

Jimin muhtemelen okuldaydı bu nedenle özlem gidermemizi akşama bırakabilirdim.

Evet, ilk gün onlara iyi davranmış olabilirdim fakat bu demek olmuyordu ki, diğer günlerde böyle davranacağım.

Beni ağlattıkları her anın acısını elbette çıkaracaktım. Bugün süper iyi kalpli rolünü oynuyordum çünkü  gerçekten mutluydum.

Ayaklarımı sürüyerek  yukarıya çıkmış, sevdiğim şarkıları mırıldanarak hazırlanmıştım.

Nasıl anlatmalıyım, bilmiyorum fakat içimi sarmalayan mutluluk duygusu beni kanatlandırmış gibiydi.

Zaman ilerledikçe uçma ihtimalim epey yüksekti. Bu nedenle sevincimi dizginleştirmeye çalışıp, dışarıya attım kendimi.

Öğlene az bir süre vardı. Namjoon'un mola saatine yetişmem gerekiyordu bu yüzden hızımı gerçekten arttırmalıydım.

Kız çocuğu gibi sekerek bahçemizin etrafından dolanıyordum. Tanrım! Çok işim vardı. Çiçeklerim, bitkilerim.. Hepsine sevgimi bolca göstermeli ve özlem gidermeliydim.

Dudaklarıma yapışan gülümsememle birlikte arabaya kurulduktan sonra hiç vakit kaybetmeden marketin yolunu tutmuştum.

Genel açıdan baktığım zaman market alışverişinde saatlerimi harcayabiliyordum. Oysa bugün pek vaktim yoktu.

Kısa bir yolculuğun ardından uzun süredir görmediğim tanıdık marketin park alanına arabayı yerleştirmiştim.

Tek dileğim ben yokken Cucumber'in düzenlediğim evi dağıtmamasıydı. Evet, o yavru bir köpekti ve yaramazlık yapmasını engelleyebilecek şeyler sınırlıydı.

Saçma düşüncelerimin ardından sonunda marketin sebze bölümüne geçebilmiştim.

Gördüğüm tüm sebzeleri market arabama doldurmuş, gözüme güzel görünen meyveleri ise almayı unutmamıştım.

Kahvaltılıklar, konserveler, aburcuburlar, içecekler ve son olarak donmuş yemeklerle alışverişimi sonlandırmıştım.

Mükemmel eşimin kredi kartını kasiyere taktim ederken aklımı kurcalayan düşüncelerimin peşine düşmüştüm.

Eşimin kredi kartını kullanıyordum ve kendime ait tek bir kuruşum bile yoktu. Çalışmıyordum.

Asıl sorun neden çalışmadığımdı.

Şöyle ki, Namjoon'un evleneceği kişi bir kadın olmalıydı. Sonuçta ihtiyaçlarını tek başına gideremezdi. Bunu çok fazla düşündüğüm için evde kalmayı tercih etmiştim.

Böylelikle yemek, temizlik ve diğer şeyler açısından oldukça bilgi edinmiştim. İstediğim şey Namjoon'un eksiksiz bir evlilik geçirecek olmasıydı. Hayatımı ona adamıştım ama artık her şeyi öğrendiğime göre aynı zamanda bir iş sahibi de olabilirdim.

Mutlulukla araba yerleşmiş, büyük bir arzuyla evin yolunu tutmuştum.

İşlerimi bitirdikten sonra çalışabileceğim şeyleri düşünecektim.

•••

"Hoş geldin, bir tanem."

Buram buram özlediğim kokusunu içime çekiyor, bir yandan sarılışına karşılık veriyordum.

Fake Baby//Namjin//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin