4. Bölüm

4.9K 480 29
                                    

Kim Namjoon

Çok yoğun olduğum bir döneme bu olayın denk gelmesi, işlerimi daha fazla zorlaştırıyordu.

Şimdi oradan-buraya koşturmaktan başka bir halt edemiyordum. Bedenim çok fazla yorgundu. Tüm gün ayakta duruyor, bu da yetmemiş gibi Jin ile ilgileniyordum.

Patronum yeni bir ürün çıkarmam gerektiğini vurgulayıp duruyordu, bu nedenle Jin'in eski haline dönebilmesi konusun da bir şeyler yapamıyordum.

Gerçekten yaşlanmış hissediyordum.
Dinlendirici gözlüklerimi mutfaktan gelen tıkırtılar eşliğin de masanın üzerine bırakarak, bilgisayarı dizlerimden uzaklaştırdım.

Cucumber, hemen koltuğun üzerin de uyukluyordu. Bu seslerin sahibi başka ne olabilirdi ki? Derin bir nefes alarak tepkimli adımlarımı mutfağa doğru sürükledim.

Hemen sonra gördüğüm manzara sinirlerimi zorlayan son nokta olmuştu.

Gözlerim yere atılmış sebzelere, ardından dolabın içerisin de açtığı alana girmeye çalışan küçüğe çevrildi.

Elinde tuttuğu domatesi yere fırlatarak tamamen küçük bölmeye oturduğun da, gözlerimi sonuna kadar açmıştım.

"Ne yapıyorsun sen? Aşağıya nasıl indin! Uyumuyor muydun? Ah, Tanrım!"

Ayaklarımın dibine sürüklenen domatesi elime alarak korkmuş gözleri ile bana bakan sevgili bücüre yaklaştım.

Beni deli ediyordu. Sürekli etrafı dağıtıyor, bu da yetmezmiş gibi ağlayarak duygularımla beni istediği gibi yönlendirebiliyordu.

Artık bunu oyuncak haline getirmişti. Titrek bir nefes alarak dolabın alt rafına sıkışmış bedenini kollarımın arasına aldım.

"Ne yapacağım ben seninle? Beni deli ediyorsun."

Dudaklarını öne doğru uzatarak bana bakıyordu. Birkaç saniye sonra küçük dudakları titremeye, gözleri  ise dolmaya başladı. İşte, yine ağlayarak ona bağırmamı engelleyecekti.

İşaret parmağımı dudağına bastırıp, mırıldandım.

"Ağlama. Ağlama, kızmayacağım."

Yüzünü boyun girintime bastırarak poposundan düşmemesi için destek oldum.

Titreyen küçük dudakları her adım atışım da, boynuma çarpıyordu.
Alabildiğim kadar oksijeni çekerek göğsümü kabarttım ve sakinliğimi korumaya çalıştım.

Uykulu olduğunu biliyordum. Bu saatler de daha huysuz ve çekilmez oluyordu.

Sırtını avucumun içiyle okşamayı bırakıp yumuşak yatağımıza yatırdım küçük bedenini.

Bilgisayarı kapatmak için aşağıya gidecektim ki, işaret parmağımı ani bir hareketle avucu arasına almıştı.

Nefesimi tuttum, uykusuzluktan kısılı gözleri benimkilere odaklıydı.

Küçük bir bebeğe dönüşmesine rağmen o aşk dolu bakışları değişmemişti. Hala içimi ısıtıyordu ve hala çok güzel görünüyordu.

Hızlanan kalbimin sesini dinleyerek bedenimi yanına bıraktım. Hiç beklemeden kollarımın arasına yuvarlanıp tişörtüme asılmıştı.

Kafası boynuma düştü, nefesi tenimi yaktı, huzurlu mırıltıları... Gecenin ayı-yıldızı oldu.

Çok geçmeden uyukladığını fark etmiştim. Bir süre işaret parmağımla yumuşacık olan tombiş yanaklarını sevdim.

Garip hissediyordum. Kocamın bir bebek olduğunu herhangi birisine söyleseydim, muhtemelen benimle dalga geçerdi.

Ama bu gerçekti. Seokjin benim kocamdan çok her şeyimdi.

Alnına uzanan saçlarını parmaklarımın uçlarıyla geriye ittikten sonra dudaklarımı teninin her santimin de gezdirdim.

Çok geçmeden gözlerime çöken uykunun yenilgisine uğramıştım bile.

•••

Fake Baby//Namjin//Where stories live. Discover now