5. Bölüm

4.8K 473 272
                                    

Seokjin yavru köpeğe doğru emeklerken bir yandan oyuncağını havaya doğru savuruyordu.

Namjoon küçüğünü eğlenmesi için arka bahçeye çıkarmıştı. Seokjin'in ilgilenemediği çiçeklerle ilgilenmiş, en son aldığı tohumları küçük bahçelerine ekmeye çalışıyordu.

Şapkasını çıkararak terlemiş saçlarını karıştırdı. Güneş kavurucu ışınlarını hiç acımadan Namjoon'un başında toplamıştı sanki.

Arkasına bakıp bilmem kaçıncı kez daha küçük bebeği kontrol etti. Uslu uslu durduğunu görmesiyle birlikte, muzip gülümsemesi ile kaldığı yerden işine devam etmeye başlamıştı.

O sırada Jin, Cucumbur'a doğru emeklemeye devam ediyordu.
Küçük köpeğin komik oturuşu küçüğü heyecanlandırıyordu.

Doğrusu.. Cucumber sadece kakasını yapmaya çalışıyordu.

"Muçu, muçu!"

Jin, ağzındaki tükürükleri püskürte püskürte köpeğine seslendiği gibi emeklemeyi durdurmuştu.

Küçük poposunun üzerine, çimenlere oturarak önündeki kakaya baktı.

Genel olarak bebeklerin çevreye, objelere veyahut başka şeylere merağı haddinden fazla olurdu.

Elbette ki küçük Jinnie'de oldukça meraklı bir bebekti. Daha önce görmediği şeye açtığı gözleri ile bakarken, kakanın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Bir süre sonra sıkılıp, elindeki robot oyuncak ile kakayı dürtüklemeye başladı.

Bu hoşuna gitmiş olacak ki, dudaklarından heyecanla dökülen kıkırdılar şiddetini arttırıyordu.

Bu çocuğun iğrenç şeylere merağı asla dinmeyecek gibiydi.

Namjoon, sevimli kıkırtılara daha fazla dayanamayarak elindekilerini kenara bıraktı.

Bebeği ile ilgilenip biraz hasret giderdikten sonra işine kaldığı yerden devam edebilirdi.

Sırtını dönük bir şekilde oturan Jin'e doğru dudaklarında belirmiş gülümsemesi ile ilerliyordu.

"Bebeğim?"

Hafifçe eğilip küçüğe bakacağı sıra yüzüne sıçrayan küçük bok parçası ile nefesini tutmuştu.

Y/N: Midem bulandı. Sjdjsjej

"Hayır, hayır." Dedi korkuyla.. Buna inanmak istemiyordu.

Yanağına bulaşan iğrenç kokulu şeyin köpeklerinin dışkısı olduğuna inanmayacaktı.

"TANRIM, SEOKJİN!"

Ani bir hareketle küçüğü koltuk altlarından tutarak havaya kaldırmıştı, boka bulanmış oyuncağı sertçe fırlattığın da sinirden gözleri ayrı oynuyordu.

"Sen! Sen beni deli ediyorsun!"

Namjoon sadece çok fazla sinirlenmişti ve karşısındakinin bebek olduğunun farkında bile değildi.

Jinnie, korkunun getirdiği endişeyle birlikte çığırarak ağlamaya başlamıştı fakat Namjoon onun savurduğu kollarını umursamıyordu bile.

Hızlı ve bir o kadar sert bastığı adımları ile evlerine doğru yürümeye başladı.

Burnuna gelen iğrenç koku midesini çalkalıyordu. Sakin olmaya çalışarak, mümkün olduğunca nefes almamaya çalıştı.

Koşturarak banyoya girdi ve küçüğünü boş küvetin içerisine bıraktı.
En azından oradan kaçamazdı!

Namjoon, hızla soyunurken
şiddetle ağlayan eşine çevirdi, boş gözlerini.

O eski Seokjin'i istiyordu. Artık.. Dayanamıyordu. Kendini dul bir kadın gibi hissetmeye başlamıştı. Namjoon, güzel meleğinin büyük halini özlüyordu.

Stres ve sıkıntının getirdiği boğucu his ile dolmuş gözlerinden birkaç damla aktı.

"Sus. Sus artık!"

Sadece.. Sadece her şey fazla gelmişti. Yoğun işleri, sabırsız patronu, küçük Eşi.

Ne yapacağını bilmiyordu. Jin ağlamasının bir işe yaramadığını fark ederek poposunun üzerine, kuru küvetin yüzerine oturdu.

Minik elleri ağrımaya başlamış gözlerini ovalıyordu. Burnunu çekti, sulu gözlerini ona doğru yaklaşan Namjoon'a sabitledi.

"Bakma öyle."

Namjoon delireceğini hissediyordu. Derin bir nefesle ciğerlerini oksijenle doldurup sakin kalmayı denedi.

Küçük eşinide soyduktan sonra onlar için suyu ayarlamıştı. Bebeğini kucağına alıp hiç konuşmadan dakikalarca ikisini yıkamıştı.

Büyük olan tatmin olduğun da, küvetten kalkarak ilk beyaz, yumuşak bornozunu üzerine geçirdi. Hemen sonra küçük Jin'i kucağına almış, bornozun ucunu ikisini örtecek şekilde kapatmıştı.

"Beni kızdırdın."

Odaya geçerken duyduğu burun çekişler ile yelkenlerini suya indirmişti bile. Derin bir nefes alarak kuruladığı eşini yatağın yumuşak yüzerine bıraktı.

Jin, minik ayaklarını havaya kaldırarak kendi kendine sallanmaya başladı. Bir yandan ayak parmaklarına ulaşmak için şekilden şekle giriyordu.

Namjoon burukça gülümserken çıkardığı kıyafetlerle yatağın kenarına oturdu.

İlk öncelikle eşinin minik poposunu pudraladı, beceriksizce bağladığı bezin sonrasın da Süngerbob'lu sarı tişörtü giydirmişti. Hemen ardından koyu kot rengine sahip, şortlu tulumu geçirmişti üzerine.

Kendi de hazırlanıp hızla çıktı evden, Jimin'lerim evine doğru yürümeden önce yavru köpeğide diğer kolunun altında kucaklamayı unutmamıştı.

Bugün pazar olmasına rağmen işe gitmesi gerekiyordu. Jimin'e güveniyordu ve bugün okul olmadığı için genç adam Jin'e bakmayı kabul etmişti.

Kapıyı çaldıktan sonra durgun bebeğine gizli gizli baktı.

Onu çok fazla kırmıştı.Biliyordu. Yine de bir şey söylemek istemiyordu.

"Hyung ve küçük hyung hoş geldiniz!"

Jimin sevimli gülümsemesi ile kapıda belirirken Namjoon bakışlarını arkadan gelen Taehyung'a dikti.

Şu ikisi.. Bu ilişkiyi hiç onaylamıyordu.

"Hoş bulduk, Jimin. Bu iyiliğini asla unutmayacağım. Gerçekten başkasına emanet edeceğimden emin değildim."

Jimin kocaman gülümserken, Taehyung tanıdığı adama selam vererek kucağında ki bebeğe uzanmıştı.

Namjoon sevgili eşini Taehyung'a teslim etti. Cucumber çoktan içeriye doğru topuklamıştı.

Seokjin'i öpmeden işe gitmek istemiyordu.. Sinirli tarafını bir tarafa gömerek suskunluğunu koruyan bebeğinin yumuşak yanaklarına iki adet buse kondurdu.

"Size iyi şanslar çocuklar!"

•••

Y/N: Hangi kafayla yazıyorum bu bölümleri bilmiyorum ama yazarken eğleniyorumm. Snsnsnsnsn VMin görmek ister misiniz?

Fake Baby//Namjin//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin