Bölüm 13

3.3K 326 74
                                    

🍁+50 Vote🍁

Yaşımıza rağmen ilişkimiz hiçbir zaman olgunluk kazanmamıştı.

Biraz çocukça davrandığımı kabul ediyordum. Çoğu zaman saçma hareketler de sergileyebilirdim. Bu davranışlarımı içimde bulunan genç ruha veriyordum.

Evliliğimizin büyük bir çoğunluğu didişmekle geçmişti ve asıl sorun kavga ettiğimiz konuların saçmalığıydı.

İkimiz de buna alışmıştık. Biz saçma konular üzerine kavga etmeyi seviyor olmalıydık. Belki de didişmekten zevk almamız gerizekalı olduğumuzun büyük bir kanıtıdır. Bilmiyordum.

Tek bildiğim son yaptığının oldukça ileriye gitmesiydi. Üstelik neler olabileceğini en iyi o biliyordu.

Eşime güzel yemekler yapabilmek için dersler bile almıştım. İşte bu süre zarfında mutfakla kuvvetli bir bağımız oluşmuştu. Daha sağlıklı besleniyordum.

Öğün ve ara öğünlerimi mümkün olmadıkça kaçırmazdım.

Demek istediğim vücudum bugün olduğu gibi aç kalmaya alışık değildi.

Y/N: aç olduğum zaman ben temalı.

Bu nedenle çöktüğüm yerden doğrulmam zamanımı almıştı. Karanlığın izin verdiği kadarıyla, göz bebeklerini görebiliyordum.

Düşmemem için ellerini belime dolamıştı fakat buna izin vermedim. Sinirliydim. Belki de kırgındım.

Ben onun sağlığı için üzerine titrerken bana yaptığı acımasızlık, saygısızlık.. Tanrım, bunlara katlanamıyordum.

Yetişkin bir insan neden odasına kapatılırdı ki? Üstelik saçma bir inatlaşma yüzünden, işe gitmemi engellemek için!

"Bir tanem."

Bakın, işte buna oturup gülebilirdim.

"İzin ver!"

Sinirleniyordu ama buna hakkı yoktu.

Zavallı midemi doyurmak istiyordum bu yüzden şimdi Namjoon ile uğraşamazdım.

Doğrusu nasıl bir açıklamaya yapacağını merak ediyordum.

"İyi görünmüyorsun."

Ben merdivenleri yavaşça inerken itirazlarıma rağmen kolumdan tutmaya çalışıyordu.

Mutfağa doğru yavaşça yürüyordum. Ve sanırım yaptığı şey kalbimi sızlarmıştı.

Bedenimi kolları arasına çekip, sıkıca sarıldığı zaman ne yapacağımı unutmuştum. Sanki yıllardır bana uzak gelen kokusu burnumun dibindeyken sakin kalamıyordum.

Kırgınlığımı daha içten hissetmeme neden olurken, sızlayan burnumu boynuna bastırdım.

"Özür dilerim." Dedi, samimi bir ses tonuyla. Elleri sırtım ve omuzlarım arasında gidip geliyordu. Dudakları saçlarımı bulduğu vakit gerçekten ağlamak üzereydim. Ağzımdan kaçan garip bir mırıldanmayı durduramamıştım.

"Sabah.." Diye mırıldandı, nefesi kulağıma çarpıyordu.

Hafifçe saçlarımı okşamaya başlarken, konuşmasına devam etti.

"Sabah uyandığım da. Öyle güzel görünüyordun ki, nefesim kesilmişti."

Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etmesini bekledim.

"İnsanların, özellikle Jungkook'un sana karşı iyi olmayacağını biliyordum. Kimsenin seni üzmesini istemiyorum. Bunu deli gibi isterken seni üzen ben oldum."

Fake Baby//Namjin//Where stories live. Discover now