45. BÖLÜM: BURUK VEDA...

606 119 29
                                    

                            Azat, kokusunu çoktan aldığı sonu anlamış, Ahmet'e hiçbir şey söylemeden müdürün odasına doğru yürümeye çoktan başlamıştı. Küçük gibi görünen ama Azat'ın en büyük macerası bitmek üzereydi. Yine eskiden olduğu gibi kafasında bitiş sahneleri kurguladı. Ama aklından geçirdiklerinin hiç biri olmayacağını zaman hiç çaktırmasa da kaderinde yazılanların kaza anı gelince cesurca önüne serilecekti. Müdürün odasının kapısına gelince bir kez tıklatıp gitmeyen ayaklarıyla odaya girdi. Müdür geçen haftakinin aksine yüzünde suçlayıcı ifadeden ziyade neredeyse mahcup olmuş bir hava vardı. Görüntü beklediği kadar kötü değildi. Aslında bu en kötünün habercisiydi. Müdür, Azat'ı görünce koltuklardan birini gösterip oturmasını istedi. Gösterilen koltuğa oturan Azat, sessizliğini koruyordu. Müdür, belli ki konuşmasını önceden kafasında tasarlamış ama giriş yapmak için zorluk çekiyordu. Mecburiyeti, mahcubiyetini yendi ki konuşmaya başladı.


'' Azat Hocam malum... Geçen hafta aşılması, dayanması zor bir olay yaşadık. Kurumlarında yaşanan aksaklıklar ayyuka çıkınca hele ki böyle elim bir sonla patlak verince devletin ne kadar acımasız olduğunu daha önce size bahsetmiştim.''


                    Çok garipti. Müdür hiçbir öğretmeniyle sizli bizli konuşmazdı. Ama nedense şimdi garip bir resmiyet vardı. Azat kendisini, hakkında verdiği hükmü tebliğ eden hakimi dinleyen suçlu gibi hissetti. Müdürün konuşmasının devamı girişini aratır cinstendi.


'' Sizin nöbetiniz esnasında olduğu, gösterilmesi gereken itinanın eksikliği bakanlık müfettişlerince sabit bulunmuş. Öncelikle size şu tebliğ belgesini vereyim.''


Azat, kendisine uzatılan kağıdı alır almaz üstündeki yazıya odaklandı.


'' Bakanlık Makamının Onayı, Teftiş Kurulu Başkanlığının görev emirleri gereğince; Müfettişliğimizce, okulunuzda yürütülen inceleme-soruşturmada, gerçekleşen intihar vakasının vuku bulduğu günün ilgili belletici öğretmenin ihmalkar olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun l38/b maddesi hükmü gereğince, görevinizden üç aylık süre için geçici olarak uzaklaştırıldınız.

Bilgilerinize rica ederiz.''


                      Azat, kağıdı okur okumaz beyninde şimşekler çakmaya başladı. Vücudundaki tüm organlarının bir anlık felç geçirdiğini hissetti. Böyle bir sonuç bekliyordu ama gerçekleşince kaldırmakta güçlük çekti. Sınıf öğretmeni olduğu küçük bir kızın hayatına son vermesiyle savaşması yetmiyormuş gibi bir de bu durumun faturası kendisine kesilmişti. Çok ağırına gitti Azat'ın. Kızmıştı ama kızgınlığını yansıtacak bir muhatap yoktu karşısında. Müdür, sadece bir elçiymiş gibi davranıyordu. Olayla alakası yok sadece bakanlığın kararını bildiriyor gibiydi. Azat'tan başka kimsenin zarar görmemesi de ayrı bir garabetti. Bir şeyler dönüyordu ama Azat'ın şuan anlaması çok zordu. Elindeki belgenin son kelimesi beyninde birkaç kez yankılandı. '' Uzaklaştırıldınız... Uzaklaştırıldınız... Uzaklaştırıldınız...'' Sanki kalbi, tüm kanı sadece beynine pompalıyordu. O an için her hangi bir tepki geliştiremedi. Müdürün halinde büyük bir yükün altından kalkmış olmanın ferahlığı vardı. Azat'ın gergin olduğunu anlamıyormuş gibi konuşmasıyla durumu daha da güçleştirdi.

BANA ANNEMİ GETİR (TAMAMLANDI) KİTAP OLDUWhere stories live. Discover now