22. BÖLÜM: BİLİNMEZLERE DOĞRU...

1.2K 291 45
                                    

          Sesin sahibi tabi ki Yavuz Bey'di. Kızgın bir demire dökülen soğuk suyun yaptığı etkiyi yaptı hocasının sesi. Yüreğinde hissetti cızırtıyı. Belki de beklediği mucizenin habercisiydi duyduğu ses. Heyecanlandı. Hocası insafa gelmiş olmalıydı. '' Görevine devam edebilirsin. Seni göndermiyorum.'' cümlesinin geleceğinden neredeyse emin gibiydi. Aker, hocasının hitabından sonra durdu. ''evet'' der gibi arkasına dönmeden sırasını bekleyen sözleri dinlemeye koyuldu.

'' ismini sordun bana. Daha önce de sormuştun. Ben yetiştirdiğim elemanlara hiçbir zaman iltifat etmedim. Hep onlarla aramda aşılması imkansız bir duvar vardı. Soğuk yüzümü hiç eksik etmedim onlardan. Çünkü düşmanın yüzü hep soğuktur da ondan. Sıcak insanı gevşetir Aker. Yumuşatır, rehavete düşürür. Hepinizin çelik iradelere sahip olabilmeniz için size hayatın ve kendimin hep soğuk yüzünü gösterdim. Bu yüzden isminin anlamını, sana niye koyduğumu o kadar sormana rağmen hiç söylemedim. Çünkü senin bendeki yerini en iyi ismin anlatıyor. İsminin anlamı dürüst, güvenilir erkek demek. İsminin analizini araştırabilirdin. İnternetten bile ulaşman çok kolaydı. Her harfin temsil ettiği bir karakter unsuru vardır;

A: algılama gücü yüksek ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.

K: başarılı, unvan sahibi ve daima yükselen bir kişiliği ifade eder.

E: ruhsal karışıklığı temsil eder. Yani üzüntü ve sevinci bir arada yaşayan ve ruhsal gel gitleri olan kişiliği ifade eder.

R: tereddütlü kişilik demektir.

          Bu harfler tamamen seni anlatıyor. Biraz da beni.... Teşkilatta seni bana benzettiklerini defalarca duydum. Haklılar da. Sadece biz değil yaşadığımız hayatlar da birbirinin aynısı. Bizim gibi insanlara geceleri ihtiyaç duyulur. Ay'ın görevi nedir? Güneş ne zaman dünyayı terk etse, dünya karanlığa boğulup dara düşse hep ay yetişir imdadına. Kovar karanlığı. Dünya'nın karanlığa garkolduğu her an yanında olur(A-Y). Seni yetiştirdiğim günden beri ne zaman ülkemize karanlık eller uzansa ne zaman kem gözler dikilse hep seninle beraber sahneye çıktık. (A)-ker ve (Y)-avuz. Hep ay olduk seninle karanlık günlerde. Canımızı hiçe sayıp savaştık karanlıkla. Hepsinde de başarılı olduk Allah'ın izniyle. Her zaman sahadaki elim kolum oldun. İşte bu yüzde seçmiştim seni. Etrafı aydınlatmak gereken ışığı sen daha küçükken gözlerinde görmüştüm. Anladın mı?''

           Aker, sırtı hala hocasına dönük dinliyordu. Duyduklarından ziyade söyleyenin hocası olduğuna inanamıyordu. Yavuz Bey'in söyledikleri her ne kadar güzel olsa da beklediği mucize gerçekleşmemişti. Eskiden hocasından bunları duyacak olsa belki de dünyanın en bahtiyar insanı olurdu. Ama şimdi gidişinin fermanı silinmez kalemle imzalanmıştı. Bunun hüznü duyduğu sözlerin sevincine galebe çalıyordu. Artık en küçük bir ümidi kalmamış, sonu olarak gördüğü yeni hayatına doğru tekrar adım atmaya başlamıştı. Olduğu yerden ayrılmış ümitsizliğe doğru yürüyordu. Ümidi elden bırakmış kalbine muhalefet eden aklını duymuyordu bile. Belki bu gidiş bir son değildir diye cılız bir düşünce geldi aklına. Hilmi dayısının dediği gibi hayırsız gibi görünen sonların aslında hayırlı bir başlangıç olabileceğini düşündü. Sonra hiç ihtimal vermedi. Adımlarını hızlandırdı. Hızlıca yürüyordu. Hilmi dayısının haklı çıkacağını nerden bilebilirdi ki. Davetsiz ışık hüzmelerinin misafir olduğu kapı aralığı dikkatini çekti. Huzurun terk ettiği insan hayatının, mutluluğa kapısını sürgülediği bu binaya girmeyen çalışan şualara baktı. Belki de böyle olmak lazım diye düşündü. Karanlıktan kaçacağına karanlığı aydınlatmak en iyisiydi. Kaderin kendisini aydınlatacak oyunlarının olduğunu bilmeden kapı aralığından çıkıp gitti.

BANA ANNEMİ GETİR (TAMAMLANDI) KİTAP OLDUWhere stories live. Discover now