24. BÖLÜM: KANATSIZ MELEK

1.2K 264 57
                                    

                     Bir öğrenciyle girdiği ilk diyalogtan memnun kalmıştı Azat. Konuştuğu çocuk anlamsızca gözlerinin içine de bakmamıştı. Son derece saygılı davranmıştı. Azat, merdivenlerden çıkarken duvarlardaki tabloları incelemeye başladı. Her yerde Osmanlı padişahlarının portreleri ve ünlü filozofların anlamlı sözleri vardı. Koridorlardan ve merdivenlerden her gün defalarca geçen çocukları farkında olmadan bilgilendirmek amaçlanmıştır diye düşündü. Çocuğun sade tarifiyle kolayca buldu müdürün odasını. Zaten açık olan kapıya iki kez vurup içeri girdi. İçeride masa başında kır saçlı, hafif göbekli, müdüriyet kokan duruşuyla bir adam oturuyordu.

'' Kolay gelsin. Azat ben. Okulunuza yeni atanan sınıf öğretmeniyim.''

'' Hoş geldin hocam. Gel. Buyur otur.''

Azat'ı görünce ayağa kalkan müdür, verdiği ilk intibanın aksine misafirperverce davranıyordu. Tokalaştıktan sonra müdürün işaret ettiği koltuğa oturdu Azat.

'' İstanbul'dan geliyorsun değil mi hocam? Dün yazın gelmişti.''

'' Evet müdür bey. Özür durumundan geldim. İşte bunlar da belgelerim.''

'' Anladım. Tekrar hoş geldin hocam. İnşallah hakkında hayırlı olur. Okulumuzu gezdin mi?''
'' Evet hocam biraz dolaştım.''

''Zamanla öğrenirsin hocam her tarafı. Zaten çok büyük değil. Kalacak yer ayarladın mı peki? Ev falan baktın mı?''

'' Hayır. İlçenize şimdi geldim. Direk okula girdim.''

''Tamam hocam. Sana pansiyonda bir oda verelim. Şimdilik orda kalırsın. İlerde istersen ev tutar çıkarsın. Onlar kolay işler. Yardımcı oluruz.''

''Peki müdür bey. Teşekkür ederim.''

''Gelelim okula. 4/A sınıfını okutacaksın. O sınıfın şu anda öğretmeni yok. Bayan bir öğretmenimiz bakıyordu ama doğum iznine ayrıldı. Şuanda da bir öğretmenimiz dışarda oyun oynatıp etkinlik yaptırıyor. Böyle boş dersi öğretmen oldukça o sınıfla ilgilenmeye çalışıyoruz ama yetmiyor tabi ki. Yeterli sayıda öğretmen olmadığı için çocuklar derslerde biraz geri kaldılar. Kısa zamanda telafi edeceğinizi umuyorum.''

'' İnşallah hocam. Elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Okula ilk girdiğimde sınıfı bahçede gördüm zaten. Tesadüfe bakın ki benim sınıfımmış.''

'' Şu an son ders işleniyor. Zil çalmak üzere. İstersen öğretmenler odasına gidelim. Öğretmen arkadaşlarla tanıştırayım.''

                     Müdürün kalkmasıyla Azat da ayaklandı. Odadan çıkıyorlarken çıkış zili çaldı. Okula hakim olan o derin sessizlik birden yerini güçlü bir gürültüye bıraktı. Koridorda koşuşan çocuklar ve aralarında güçlükle yürümeye çalışan öğretmenler... Çocukların mutlulukları, gözlerindeki cıvıltılarından okunabiliyordu. Sanki okuldan gitmiyorlar da kurtuluyorlardı. Çıkış kapısındaki sıkışıklık onları rahatsız etmekten ziyade bir oyun havasında yaşanıyordu. Kiminin sırtında çantası, kiminin elinde defter kitabı kalabalığın içine tereddüt etmeden dalıyorlardı.

Müdür önde, Azat arkada öğretmenler odasına girdiler. Müdür, Azat'ı tüm öğretmenlere tanıttı. Birkaç öğretmen hariç geneli sıcak karşıladı.

'' Hoşgeldiniz. Ben Mehmet. Beden eğitimi öğretmeniyim.''

''Hoşgeldiniz. Ben derya. İngilizce öğretmeniyim.

''Hoşgeldiniz. Ramazan ben de. Sınıf öğretmeniyim.

'' Benim adım Tuncay. Sınıf öğretmeniyim.

BANA ANNEMİ GETİR (TAMAMLANDI) KİTAP OLDUWhere stories live. Discover now