"Ege..." dedim, sakince. "Aybars ile tek sorun Berrak mı?"

Bir elini direksiyondan çekip boynunu sıktı. Gergindi ama daha çok yorgundu.

Göğsümde uyutsaydım, diner miydi yorgunluğu?

"Nasıl başladığını bile hatırlamıyorum. Önce maçlarda Ekin'e sataşmaya başladı. Yaralamaya çalışmaya kadar götürdü işi. Ekin'e karşı garip bir öfkesi var. Benden direkt nefret ediyor ama Ekin'e zarar vermek istiyor gibi."

Ekin'e zarar vermek isteyen fazla kişi olurdu ama kimse yaklaşamazdı yanına. Hep sınırlarını bilirlerdi biraz da Ekin'in gücünden korkarlardı. Daha çok babasının gücünden...

"Derdi seninle ama Ekin ile uğraşıyor, garip." dedim, sorgulayarak.

"Ekin ile dostluğumuzu biliyor işte." Yüzünü hızla bana çevirdi. "Uzak duracaksın, rica etmiyorum Nora, uzak duracaksın."

"Ne zamandır bu kadar kabasın?"

Başını tekrar önüne çevirdi. "Hayat keyifle ağzıma sıçtığından beri."

Başımı yola çevirip kollarımı göğsümde bağladım. En son bu arabaya bindiğimde Ege neşeli bir adamdı. En son bu arabaya bindiğimde Ege tüm kalbiyle bana aitti.

"Berrak," dedim, cümleye başladığım an pişman olarak. "Sana iyi mi geliyor gerçekten?"

Gözlerini kıstı ama bakışları bana dönmedi. "Bu nereden çıktı?"

"Sıla söyledi, sizi ilk gördüğümde."

"Evet." dedi, dümdüz.

İşte yine dart tahtasıydım ve Ege okları tam kalbime atıyordu.

"Mutlu musun onunla?"

Madem vuruyordu, öldürseydi. Sağ bırakınca geri dönüyordum işte, tam öldürseydi.

"Evet." dedi, yine dümdüz.

Dudaklarımı ısırdım, kollarımı kendime daha sıkı sardım. Tahmin etmediğim bir şey söylememişti, şimdi yıkılmak olmazdı.

"Peki," dedim, dilindeki ok belki bu kez öldürücü darbe ile saplanır göğsüme umuduyla. "Benimle olduğundan daha mı çok?"

Sustu. Suskunluğundan kelimeleri ayıklamak istedim ama onun kadar yorgundum.

Göğsünde uyusam, geçerdi.

"Neyin var?" diye sordu, başını hafifçe eğmişti. Merak edişinden hoşlanmıyordu belli ki, yine de sormuştu.

"Bir şeyim yok," dedim sakince. "Sadece bir an kötü hissettim, önemli değil."

"İnsanlar kötü hissettiklerinden terleyip titremezler Nora. Ya da boğuluyormuş gibi olmazlar. Panik atak mıydı?"

Başımı yavaşsa sağa sola salladım. "Hayır."

"Ne, söyle o zaman? Neydi?"

Bakışlarımı sağa çevirip pencereden dışarı baktığımda sinirle güldü.

"Söylemeyeceksin..."

Bakışlarımı hafifçe ona çevirdim, birkaç kere derin nefes aldı.

"Beni neden oradan çıkarttın, sonuçta Aybars Berrak için geldi ve sen onları tek bıraktın."

Kaşları çatıldı. Ne yani, bunu düşünmemiş miydi?

"Ekin var, yalnız değil." dedi, bana değil de kendine söylüyormuş gibiydi.

İLKYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin