4

893 28 4
                                    

Yüzüme boşalan bi kova suyla gözlerimi açtım ellerimi ve ayakların bağlı bir şekilde sandalyede oturtulmuş yetmezmiş gibi bide sandalyeye bağlanmıştım ah tabi ağzımın da bantlı olduğu gerçeğini unutmamak gerek etrafıma bakındım sadece yüzünde maske olan biri vardı yanıma yaklaşıp maskesini yavaşça çıkardı"beni özledin mi Xingxing " artık karşımda hayatımı mahveden adam duruyordu peki şimdi ne istiyordu konuşamıyor olduğum gerçeği beni delirtiyordu bu adama karşı susmak istemiyordum lanet herif! Yüzünde pis bir sırıtış takınarak gözlerime baktı."konuşmayacak mısın benimle www hadi ama" dalga geçiyordu resmen benimle "neyse asıl konuya gelince sana bir kağıt imzalatacağım ve bırakacağım istediğin kişinin sürtüğü olmaya gidebilirsin" dediğinde gözlerim sinirden dolmuştu ve titriyordum. Saçlarını karıştırıp "ow benim minik XingXing'im sinirlenmiş mi çok tatlı" hala benimle dalga geçiyordu yüzüme yaklaşınca burnuna kafa attım acıyla tıslayıp yüzüme yumruk attı ve karnıma sandalye düşünce karnıma bir de tekme atıp bağırdı"bana bak Sürtük o kağıdı imzalayacaksın anladın mı yoksa buradan cesedin çıkar" dedi ve sinirle çıkıp gitti. Karnımdaki kanı görünce fazladan acının sebebini anladım dikişlerim yeni kapanmaya başlıyordu ve attığı tekmeyle artık kapanmıyor aksine kanıyordu ve inanılmaz derecede ağrıyordu. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı yerde biriken kanımdan oluşan gölcük git gide büyüyordu ve etraf dönmeye başlıyordu. Gözlerim kararmaya başladı ve nefes alamadığımı hissettim biri içeri gelip yanımda diz çöktü ve Kris'e seslendi en son Kris'e ve o çocuğun tartıştığını hatırlıyorum ama konuyu anlayamıyodum. Sonra yine karanlık...

Luhan~~

Yixing gözlerimin önünde ölümle tehdit edilip götürülürken bir şey yapamıyordum Sehun'un kolunu çekiştirdim ama ya ona da bişey olursa diye düşünmeden edemedim. Lay gitmişti ve ben bişey yapamadım ben Sehun ve Suho bahçenin ortasında dikiliyoduk üçümüzün de yumrukları sıkılıydı ve üçümüzde aynı duyguları yaşıyorduk korku ve endişe Sehun'a sarılıp ağlamaya devam başladım. Aniden geri çekilip "polis. Polisi aramamız lazım Sehun Lay'e bişey olmasını istemiyorum polise gidelim korkuyorum" dedim ağlamaya devam ederken Suho Sehun ve Ben hemen Suho'nun arabasına binip karakola gittik gelirken kamera kayıtlarını da getirmiştik. Polis arabanın plakasını inceletip yanımıza geldi "araba Zhang şirketinin sahibi Wu Yifan'a ait namı diğer Kris " gözlerimi kocaman açıp Lay'i ilk gördüğüm zamanı hatırladım hemen polise dönüp"o Lay'in eski sevgilisi ilk tanıştığımızda "eğer Kris'le çıkmasaydım ailem ölmeyecekti" diyip ağlıyordu. Ama niye kaçırmış olabilir ki?" dedim. Polis bana bakıp "bunu araştırıp size bilgi vereceğim ama-" sözünü yanına gelen polis kesti "efendim Kore'de Wu Yifan'a ait olan bir depo var şehir merkezinden oldukça uzak yani bay Zhang'ın orda tutuluyor olma ihtimali yüksek." "hemen bir ekip ayarlayın gidiyoruz ve her ihtimale karşı bir ambulansta gönderin olay yerine" dedi polis yardımcısı gider gitmez üçümüz aynı anda "bizde geliyoruz" dedik. "Siz gelemezsiniz sizi de tehlikeye atamam üzgünüm" dedi ve gitti. Bizimkilere dönüp"takip edelim!" dedim kararlı sesimle ikisi de onaylayınca hemen çıktık.

Seul'den bayağı uzaklaşmıştık ve ormanın ortasındaki bir depoya gelmiştik hemen inip sessizce arkadan dolandık polisler bizi henüz görmemişlerdi açık bir pencereden içeri baktım Lay yerde kanlar içinde yatıyordu ve iki adam orda kavga ediyorlardı ve Lay umurlarında bile değildi "Lu noldu neden ağlıyosun ne var orda." Sehun'un sesini duyana kadar ağladığımın farkında bile değildim beni kenara çekip kendi baktıktan sonra bana sarılıp saçlarımı okşamaya başladı " Lay iyi olucak söz veriyorum ağlama" dedi biraz da olsa rahatlamıştım çünkü Sehun sözlerini her zaman tutardı. Etrafa bakınıp "Suho nerde" dedim Sehun da benim gibi etrafına bakınıp "bilmiyorum" dedi. Biraz ileriye gidince karakol daki polisi gördük"ne işiniz var burda gelemezsiniz dedim" dedi "bizde geldik ve arkadaşımız içerde kanlar içinde yatıyor bunu mu düşünücez kurtarın onu. Lütfen.." ağlamaya devam ettim
Sehun kollarını etrafıma dolayıp "lütfen hemen içeri gidin ve kurtarın" polis başıyla onaylayıp geri döndü bizde peşinden gittik deponun kapısını kırıp içeri girdiler İki adam silahlarını Suho ve Lay'e doğrultmuştu polisler içeri girince ikisi de bize döndüler daha iri ve uzun olan "lanet olsun siktirin gidin!" diye bağırdı ben ve Sehun hemen Lay'in yanına gittik Sehun Lay'i kucaklayıp ambulansa götürürken adamlar çoktan kelepçelenmişti bile.

Hastahaneye geldiğimizde Lay hemen ameliyata alınmıştı bizde girişte bekliyorduk ama  yoktu hiç bir haber yoktu. Sonunda doktor odadan çıkınca "hastanın acil kana ihtiyacı var 3 ünite kan getirin hemen " dedi ve geri döndü biraz sonra bir hemşire elinde 3 ünite kanla geldi ve hemen ameliyathaneye girdi biz de kapıda bekliyorduk Suho'nun yanına gittim ve "sen içeri nasıl girdin" dedim ağlamaktan çatallaşan sesimle Suho dolu gözleriyle bana bakıp "önden gittim biraz pencereden Yixing'i o halde görünce girecek bir yer aradım ve buldum içerde birşeylere çarpınca fark ettiler beni sonra bende hemen Yixing'in yanına gittim yarasına tampon yaptım ama çok kan kaybetti" dedi ve ağlamaya başladı. Sanırım onu o halde görmek Suho'yu korkutmuştu

1 ay sonra//Yixing

Hastaneden çıkalı iki hafta oldu okullar açılmıştı ve ben sadece bir haftadır okula gelebiliyordum hayır yani okulu sevdiğimden değil kesinlikle derslerden geri kalıyorum ve herkes okula gidince yurdda sıkıntıdan patlıyodum kendimi fazla yormamam şartıyla doktor okula gitmeme izin vermişti sağolsun. Luhan ve Sehun ben ve Suho aynı sıralarda oturuyorduk. Dersler yine çok sıkıcılardı hayır yani anlamıyorum ilerde günlük hayatımda cümle kurarken cümlemden sonra yüklem veya çatıları aramiycam bu ders niye var ah keşke zi- oha zil çaldı resmen eridim.şuan lanet olsun ki hala konuşamıyorum. Okul çıkışı HunHan ikilisi birlikte bi yere gideceklerini söyleyip gittiler. Biz de Suho'yla yurda dönüyorduk. Suho karşı taraftaki marketten bişeyler alacağını söyleyleyince gitti bende etrafıma bakındım tam o sırada hızla gelen bir araba gördüm ve lanet olsun o bunu fark etmiyo araba iyice yaklaştı hemen koşup "Suho!!" Diye bağırdım durur durmaz kolunu tutup yoldan çektim "iyi misin bir şey oldu mu bi yerin acıdı mı?" Diye sıraladım sorularımı Suho bana şaşkınca bakıyodu"noldu niye öyle bakıyosun?" Dedim başını sallayıp kendine geldi "s-sen konuşuyosun. Aman Tanrım Yixing iyileştin "boynuma sarılınca daha yeni dank ediyordum ve ben konuşabiliyordum artık iyileştim. Ikimizde ayağa kalkıp silkelendik ve konuşmaya başladık gerçi genel olarak hep ben konuşuyordum konuşamadığım günlerin acısını çıkartıyordum yurda geldiğimizde ikimiz de sırayla duş alıp yataklarımıza girdik Suho arada bana kaçamak bakışlar atıyodu en sonunda ben dayanamayıp "birşey mi sorucaksın"dedim merakla. Bana dönüp elini ensesine götürdü"e şey ben sadece yani eğer sende istersen tabi Kris'in kim olduğunu ve aranızda geçenleri bilmek istiyorum seni ilk gördüğümde de onun yüzünden ağlıyordun değil mi?" Dediğinde merak etmiştim ve bütün acılarım geri geldi "n-neden bilmek istiyosun" dedim evet gerçekten merak ediyorum "bilmiyorum sadece senin hakkında daha çok şey bilmek istiyorum yani anlatmak zorunda değilsin tabi" dedi utangaçca. Burukça gülümseyip "sen de o gün neden ağladığını anlatırsan olur" dedim önce biraz durup sonra "peki.. o zaman dinliyorum seni" dedi. Ve anlatmaya başladım "o benim ilk aşkımdı ben onu seviyordum ama o benim duygularımı kullanarak ailemi ve herşeyimi aldı. Ailem bir şirkete toplantı için gidecekti ve  yolda kaza yaptılar ama aslında öldürüldüler Kris birilerini ayarlayıp onlara kaza süsü verdirmişti..... sonra. Sonra 2 ay boyunca sürekli bana destek oldu şirketteki işlerle benim adıma ilgileniyordu sonra gelip bana bir belge verdi ve şirketle ilgili olduğunu söylemişti bende ona güvenip imzaladım sonra yüzünde iğrenç bir sırıtış belirdi ve beni evden kovdu şirketteki hisselerime ama hiçbiri umutumda değil biliyor musun benim için sadece ailem vardı o lanet herifin teki ve beni yine belge imzalatmak için kaçırttı depoda yüzüme yaklaşınca burnuna kafa attım o da karnıma yumruk ve tekme attı böylece dikişlerim patladı sonra hastanede uyandım zaten.ailem benim yüzümden öldü Suho" Dedim ve hıçkırarak aģlamaya başladım. Suho kollarını etrafıma sarınca şaşırsamda bende sarıldım ve omzunda ağlamaya devam ettim taki sakinleşene kadar. Burnumu çekip geri çekildim ve Suho'nun gözlerine baktım o da ağlamıştı doğru ya acınacak haldeyim konuyu değiştirip. "Evet sen neden ağlıyodun" dedim ve tekrar burnumu çektim. Ellerini önünde birleştirip"ailemle eskiden çok iyi anlaşıyordum beni çok severlerdi sonra şirketin büyümesi için aile bağlantılarının önemli olduğunu söyleyip benim o şirketin sahibinin kızıyla evlenmemi istedi yani okul bittikten sonra ama ben evlenmek istemiyordum o kızla itiraz edince de bağırıp "eğer evlenmezsen seni evlatlıktan red ederim Joon Myeon!" Dedi bende cinsel tercihimi söyledim sonra da evden kovuldum ailem benim herşeyimdi ama beni sırf istemediğim biriyle evlenmeyi reddettiğim için beni sildiler ve benim de zoruma gitti ama düşününce beni pek de sevmiyolarmış"dedi burukça gülümseyip. "Desene ikimiz de karanlıkta kaybolduk"diyerek iç çektim.

Nasıl gidiyor yazım yanlışları için üzgünüm oy ve yorum yapmayı unutmayın ve son olarak alakasız ama uyarmak istiyorum Blue Whale denen oyunu sakın oynamayın nedenini isteyen araştırır isteyen de yorum yapabilir anlatırım

The Only Star İn The Night [SULAY]Where stories live. Discover now