3

1K 34 6
                                    

Gözlerimi açtığımda ağzımda oksijen maskesi vardı ve başımda da 'dıt dıt' öten bi makina vardı. Herşey bulanık görünüyordu. Başımda uzun boylu esmer bi hemşire bana bakıp"omo uyanmışsınız! Hemen doktoru çağırayım" hemşire odadan çıktıktan bir süre sonra daha net görmeye başladım sesler geliyordu yabancı değil ama tam olarak çıkaramıyordum. Doktor geldiğinde gözlerime lazerimsi bi ışık tutup gülümsedi"nasıl hissediyorsunuz ağrınız var mı?" dedi. Hiç bişey hissetmiyordum sanki tüm vücudum hatta beynim bile uyuşmuştu sadece başımı salladım. Doktor odadan çıkmak için kapıyı açtığında Luhan'ı gördüm dolu şişmiş ve kızarmış gözlerle doktora bakıyordu Luhan'ın gözlerini gördüğümde aklıma takılan tek soru 'kaç gündür uyuyorum ben?' oldu. Doktor başını salladıktan sonra Luhan ve Sehun içeri girdi ve yanıma gelip ellerimi tuttular"Yixing iyi misin?" dedi Luhan titrek sesiyle sordu. Konuşmaya çabalıyordum ama olmuyordu sanki biri boğazımı sıkıyordu yine başımı salladım. Luhan derin bir nefes alıp Sehun'a sarıldı. Doktor gelince bana bakıp"maskeyi çıkarabiliriz şimdi çıkarıcam eğer nefes almakta zorluk çekersen söyle tamam mı?" dedi ve yavaşça maskeyi çıkardı sonra gülümseyip oksijeni kapattı ve tekrar bana dönüp"sorun yok gibi. 2-3 gün daha hastanede kaldıktan sonra taburcu olabilirsin.şimdi biraz dinlen." dedi ve odadan çıktı. Onlara kaç gündür uyuyorum demek istesem de diyememiştim

1 hafta sonra~~

Hastaneden çıkalı birkaç gün olmuştu ama bi sorun vardı ben konuşamıyordum. Doktor 'fiziksel bir sorun yok beyin konuşmak için kendini geçici bi şekilde kapatmış' demişti. Bıçaklandığım günün tarihi 2 temmuzdu ama çıktığım gününkü 15 temmuzdu ilk fark ettiğimde şok yaşamıştım ben iki hafta boyunca uyumuştum inanamıyorum!. hala Luhan'la aynı odada kalıyoduk çünkü Sehun 'iyileşip kendine geldikten sonra değişiriz acelesi yok' demişti. Yanlızca bi kaç haftadır tanışmamıza rağmen onu ve Luhan'ı çok Sevmiştim hatta şuan hayatımdaki en değerli kişiler haline gelmişlerdi. Okulun açılmasına sadece 2 hafta kalmıştı ben kağıda birşeyler karalayıp Sehun'a uzattım (Sehun-ah artık yeni odama yerleşmek istiyorum gerçekten iyiyim ben sadece konuşamıyorum) okuduktan sonra çatık kaşlarla bana bakıp "emin misin?" dedi.başımı onaylar biçimde salladım ve gülümsedim kağıda tekrar birşeyler yazıp Sehun'a uzattım (hadi gidip eşyaları toplayalım sevgiline de söyle Kaldırsın o narin kıçını da gidelim) dedim ve gülümsedim. Sehun kağıdı okuduktan sonra Luhan'ın poposuna baktı. Luhan bunu fark edip Sehun'un kola vurdu "yaya, nereye bakıyosun sen!" kızarmıştı Sehun etraftakilere aldırmadan sevgilisine bir öpücük verip"Lay hyung diyor ki sevgiline de söyle Kaldırsın o narin kıçını da eşyalarımızı toplayıp odalarımıza yerleşelim" Luhan bana çatık kaşlarla bakıp"doğru mu! Ah herneyse benim narin kıçım sizin eşyalarınızla uğraşamaz ben izleyici olucam" dedi ve kalçalarını sallaya sallaya odamıza doğru gitti Sehun'a baktım gözleri Luhan'ın kıçındaydı kafasına vurup kıkırdadım ve odamıza gittik.

Eşyaları yerleştirdikten sonra ben yeni odama gidip yatağa yattım dinlenmem gerekiyordu tam uykuya dalacakken oda arkadaşım olduğunu düşündüğüm çocuğa baktım arkası dönüktı bir kağıt çıkarıp (merhaba ben Yixing bana Lay diyebilirsin Sehun'la odaları değiştik umarım sorun olmaz) yazdım kolunu dürtük kağıdı verdim ve yüzüne baktım gözlerimi kocaman açtım 'bu bardaki çocuk ama' dedim içimden ki zaten sesli konuşamıyorum. Kağıdı okuyup bana bakınca onun da gözleri büyümüştü "s-sen o geceki barmensin" dedi. Gülümseyip başımı salladım. Bi kağıt daha çıkarıp (bir süre daha konuşamiycam psikolojik bi sorunmuş doktor söyledi) yazıp tekrar uzattım kağıdı okuyup"yani konuşamıyo musun?" dedi başımı salladım ve gülümsedim "bende Joon Myeon ama bana Suho derler sende konuşunca dersin ve o gün seni hastaneye götürdükten sonra gelip teşekkür edemedim, teşekkür ederim hayatımı kurtardın ama kendininkini tehlikeye attım bir daha yapma tamam mı?" dedi ve elindeki kıyafetlerle banyoya gitti. Başımı sallamakla yetinip yatağa uzandım yorgun bedenimin direnmesine izin vermeden uykunun kollarına bıraktım.

Gece bazı sesler duyup uyandım Suho kabus görüyordu galiba. Yavaşça yanına yaklaşıp kolunu dürttüm ama uyanmadı biraz daha dürttüm ama kabusa kendini fazla kaptırmıştı. Bileğimi tutup sıkmaya başladı onun için endişelenmiştim hala dürtmeye devam ediyorum bir yandan da bileğimi kurtarmaya çalışıyodum ama nafile içimden 'ne görüyo ki bu kadar şimdiye kadar ayının bile uyanma olasılığı daha fazlaydı' bana sarılınca şok geçirmiştim ama hala uyuyordu başımı boyun girintisine koymuştu kımıldıyamıyordum bile ne yapacağını bilmiyodum iki seçenek vardı 1; direnmeyi kesip uyumak 2; boynuna küçük bir ısırık bırakmak ikilemde kalmıştım ve ikincisine yaptım. Boynunu dişleyince aniden kalkmıştı ama hala bana satılıyordu"ne işin var yanımda" dedi dudaklarımı büzüp kağıda birşeyler yazıp ona verdim(kabus görüyordun seni uyandırmaya çalışırken bana sarıldın bende tek çare konuşamadığımdan boynunu ısırdım birazcık!) bana bakıp "üzgünüm sadece bir kabustu"dedi ve tekrar yattı bende yatağa yatıp gözlerimi kapattım kendimi uykunun kollarına bırakmam zaman almadı..

Sabah uyandığımda telefonuna baktım bilmediğim bi numaradan mesaj gelmişti merak edip mesaja baktım " yakında senin için geleceğim bekle beni" yazıyordu. Kaşlarımı çatıp kimden geldiğini düşünmeye başladım ama numara hiç tanıdık değildi. Oflayıp banyoya gittim kısa bir duş alıp çalıştığım bara gittim belki biraz çalışırım ve kafa dağıtırım diye düşündüm ve öyle de oldu. Patronum beni kovmamıştı ve gerçekten çok iyi ve anlayışlı biriydi ve fazla sexydi ah ne diyorum ben. Kim Namjoon benim sadece patronum kıkırdadım ve işime devam ettim yorucu bir günün ardından yurda geri dönmüştüm. Duş alıp unicorn desenli pijamalarımı giyip kendimi yatağa sonra da uykunun kollarına bıraktım. Sabah tekrar duş alıp kahvaltı etmeye gittim sonra da tekrar odaya geldim işe gitmek için hazırlanıp çıktım koridorda HunHan ikilisiyle karşılaşınca gülümseyip selam verdim ve yurdun çıkışına doğru gittim Suho dışarıdaki bir bankta oturuyordu gözlerimi buluşunca hemen gözlerimi kaçırdım. Ve yurttan çıktım tam yurdun önünde siyah bi araba vardı ben çıkınca içerden iri yarı bi adam çıkıp üzerime gelmeye başladı korkup yurda girmek için geri döndüğümde kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. Biraz döşendikten sonra elinden kurtulup kendimi yurdun bahçesine attım bi kaç kişi Suho da dahil bana şaşkınca bakıyordu çünkü nefes nefeseydim ve titriyodum adam içeri gelince gözlerimi kocaman açıp koşmaya başladım ama fazla uzun sürmedi adam beni yakalamıştı bile. Beni omzuna atıp arabaya doğru gitti ağlamaya başladıp bağıramadığım için adamı yumruklamaya başladım. Ama işlemiyordu Suho çoktan yanımıza gelmişti bile beni çekmeye çabalıyordu biraz sonra da HunHan ikilisi gelince adam direnmekten vazgeçip beni indirdi ve belindeki silahı kafama dayayıp"eğer şimdi gitmemize izin vermezseniz arkadaşınızın yaşamak için olan son şansını yok etmiş olursunuz ve cenaze işlemlerine hemen başlarsınız" dedi soğuk sesiyle. Etraftakiler korkudan bi yerlere saklanmış HunHan ve Suho da olduğu yere çakılmış bize bakıyordu. Konuşmaya çabaladım ama olmuyordu biraz daha demedim ve sonunda tek cümle kurabilmiştir "benim yüzümden başkalarının da ölmesine izin veremem gidin" dedim. Birazda olsa rahatlamıştım adam kafamda silahla beni arabaya çekiştirdi. Arabaya biner binmez eter koklatıp bayıltmışlardı zaten sonrası karanlık....

The Only Star İn The Night [SULAY]Where stories live. Discover now