18. Bölüm

255 17 3
                                    

Aykan yavaşça bana ve yanımda oturan Alev'e bakarak geliyordu. Biraz daha yaklaştığında herkese selam verdi.
"Merhaba. Ben Aykan. Sizler de Can, Anıl ve Burak olmalısınız. Alev ve Gizem sizden bahsettiler."
Anıl Gizem adını ondan duyunca sinirlenmişti. Ama sadece onu çok iyi tanıyan biri bunu bilebilirdi çünkü Anıl duygularını çok iyi saklardı.
"Hoşgeldin Aykan. Ben Anıl. Hadi bir yere otur."
Aykan bunun üzerine Alev ve Gizem'in arasına oturdu ve kolunu Alev'in omzuna doladı. Üstüne atlayıp öldüresiye dövmek isterdim ama kendimi tuttum ve sadece ona öleceğini kasteden bir bakış atmakla yetindim. Can bu davranışımı görmüş olacak ki boğazını temizleyip konuşmaya başladı:
"Eee Aykan. Bize biraz kendinden bahset."
Bunu söylememeliydi.
"Aykan Özgün. Babam bir tütün fabrikasında yönetici. Annem ise Özgün Holding'i yönetiyor. Genelde işlerinde olduklarından evde birkaç hizmetçimiz var. Gizem ve Alev ile üç sene önce lisede tanıştık. Ya siz? Ah doğru ya siz burada yaşıyordunuz. Neyse. Umarım alınmadınız."
Burak çıkıştı:
"Sanırım Can kendinden bahsetmeni istemişti yeşil kağıt parçalarından değil. Ayrıca bizim de bahsedecek şeylerimiz var. Belki senin gibi zengin bir züppe değiliz ama biz de yaşıyoruz."
Aykan sinirlense de belli etmeyerek
"Dinliyorum öyleyse"
"Ben Burak. Burak Çiğ. Babam da annem de yok. Babam annemi terk etmiş annem ise ben doğduktan sonra intihar etmiş. Ben de malikanelerde hizmetçilerle büyüdüm ama benim pozisyonum seninkinden farklıydı. Bir evin hizmetçileri bana çocukları gibi davrandılar. 4 yaşımdan sonra ben de o evde çalışmaya başladım. Ev sahiplerinden sürekli dayak yedim. Dayanamayıp evi terk ettim ve buradayım."
Burak susar susmaz Anıl lafı aldı:
"Anıl Uygar. Babam işsizdi. Annem de evimizdeki kap kacağı satıyordu. Bir gün babam kumar oynarken verecek hiç bir şey kalmayınca benim üzerime oynamış. Ne olduğunu anlamadan tanımadığım insanlarla hırsızlık yapmaya başladım. Ben çalıyor, onlar ise kumarda kullanıyorlardı. Sonunda polisler tarafından bulunduğumuzda beni yetimhaneye götürdüler. Kaçtım. Kovalandım. Daha çok kaçtım. Can, Bulut ve Burak ile tanıştım ve hala yaşıyorum."
Bu kez Can konuştu:
"Adım Can Demirci. Ailem beni doğar doğmaz yetimhaneye bırakmış. 5 yaşındayken çocukları yoğun bakımda uyanması neredeyse imkansız olan bir aile beni evlat edindi. Fakat ne olduysa ailenin biyolojik çocuğu hayatta kaldı. Beni istemediler. Sonuçta atıldım. Ve bir şekilde onlarla tanıştım."
Aykan üçüne de alayla bakıyordu. Sonra büyük bir kahkaha patlattı.
"Kendinizi acındırmaya çalışmanız çok komik. Bu konuşmaya daha önce çalıştınız falan mı?"
Alev ve Gizem onu susturmaya çalışıyorlardı.
"Aykan..."
"Komik değil"
"Ah peki. Sadece beni güldürdüğünüz için susacağım. Peki sen Bulut? Senin acıklı hikayen nerede? Dur tahmin edeyim aileni tanımıyorsun değil mi?"
"Tanıyorum. Çok iyi hem de"
"Eee komik kısmı nerede?
"Komik kısmı babamın gözlerimin önünde defalarca annemi kanlar içinde kalana ya da kusana kadar dövmüş ve yine önümde döverek öldürmüş olması. Çok komik değil mi? Hayatlarımızın kötü olması çok komik. Hepimizin hayatında ölüm ya da kayıplar olması çok komik. Bunların seni güldürmesini anlıyorum. Sen bunları yalnızca kocaman evinin kocaman televizyonunda duydun çünkü. Asla anlayamayacaksın. Asla böyle hissedemeyeceksin. Asla ailenden kaçmanın ya da öz ailenin seni istememesinin küçücük bir bedende yarattığı kırgınlığı bilemeyeceksin."
"Evet bilmek de istemiyordum zaten. Bu kadar acıklı hikaye yeter ben gidiyorum."
Hızlıca kolunu Alev'in omzundan çekip beline koydu ve kendine çekip alnından öptü ve kalktı. Alev ona şaşkın bir şekilde bakarken ayağa kalkıp resmen ayaklarım yerdeyken uçtum ve Aykan'ın yanına gittiğim gibi yere yapıştırıp yumruklamaya başladım. Bir saniye için etraf karardığında nefes almayı unutmuş olduğumu fark ettim fakat sanırım artık nefes almak için çok geçti çünkü her yer karardı ve ben kontrolumü yitirdim. 

Alev Rengi BulutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin