17.Bölüm

272 19 0
                                    

Gözlerimi açtığımda Alev'i resmen üstüme çıkmış şekilde buldum. Kalkmam kesinlikle imkansızdı. Onu uyandırmak da istemediğimden bekledim. Bir süre sonra o da uyandı ve bana baktı. Gülümseyerek kalktı ve ben de kalktım. Rutin işleri hallettikten sonra Gizem'i uyandırmamız gerektiğini fark ettik. Alev Gizem'in dibinde şarkı söylemeye başladı. (Multide var)
"All hearts bleed. Til they turn to rust. Gonna live it up. Cause it's dangerous. I don't wanna play the part. I just wanna dance with somebody."
Sesi gerçekten güzeldi. O şarkıyı söylemeye devam ederken Gizem uyanmıştı bile. Huysuz bir şekilde Alev'e bakıyordu. Alev ise kendini kaybetmiş bir şekilde şarkının bitimine kadar söylemişti. Şarkı bittiğinde belinden tutup kendime çektim. Aramızda santimetreler vardı yalnızca. Beni ne kadar gergin ve heyecanlı hissetirse de sakin kalıyordum.
"Bugün çadırlara gitmek ister misin?"
"Bana uyar."
Çadırlara gitmeyi çok istiyordum çünkü dün yaşananları bizimkilere anlatmam ve kafamı dağıtmam gerekiyordu. Onaylaması da beni mutlu etmişti dolayısıyla. Sonra Alev'i bıraktım. Gizem'in
"Ben de geliyorum."demesiyle üçümüz yola çıkmıştık.
              
                            ⚬⚬⚬

Çadırlara yaklaştığımızda bizi ilk gören Can olmuştu. Koşarak geldi ve selamlaştık. Burak ve Anıl'ın yanına gittik. Anıl tabii ki Gizem'i gördüğü için içten içe kuduruyordu ama dışarıdan fazla sakindi. Sonra ana çadıra geçip oturduk. Biz sohbet ederken Alev telefonu ile ilgileniyordu. Üzerinde fazla durmadım fakat bir şeyler vardı. Biraz sonra bana dönüp sessizce
"Aykan yanımıza gelmek istiyor."dedi ve sinirlerim bozuldu fakat Alev'i üzmek istemiyordum.
"Sen istiyorsan gelsin."
Sonra telefonunda bir şeyler yazdı ve bize döndü.
"Baylar, biraz sonra bir arkadaşım gelecek adı Aykan. Umarım sizin için sorun yoktur?"
Önce Burak ardından Can ve Anıl sorun olmayacağını söylediler. Aykan'ı bir şekilde onlara anlatmalıydım.
"Anıl biraz yanıma gelir misin?" Dedim ve kalktım. Anıl da peşimden geldi ve bir çadırın arkasına geçtik. Anıl'a anlattım ve yanında oturduğu Burak ve Can'a da anlatmasını söyledim. Sonra ikimiz de geldik ve oturduk. Anıl çok kolay olacağını söylemişti ama nasıl anlatacaktı bilmiyordum. Biraz sonra Anıl:
"Ben suyumu dolduracağım. Burak seninkini de doldurmamı ister misin?" deyip göz kırptı. Bunun üzerine Burak:
"Gerek yok zaten tuvalete gitmem gerekiyor kendim yaparım"deyip Anıl ile beraber kalktı. Kızlar bir şey olduğunu anlamış bana ve Can'a soran gözlerle bakıyorlardı. Biraz sonra Anıl döndü. Burak gelmiyordu. Birkaç dakikanın ardından Anıl:
"Burak'ın başına bir iş gelmiş olmasın"dedi.
Can hala her şeyden habersizdi:
"Bekleyin bakıp geliyorum"
Can da biraz sonra Burak ile döndü.
Kızlar ne olduğunu sordular.
"Yalnızca bir yılan..."dedi Can.
"O bir pitondu!" Burak karşı çıkmıştı.
Ben ise soran gözlerle onlara bakıyordum. Can bana bakıp hafifçe kafasını eğdi. Biraz daha sohbet ettiğimiz sırada Aykan geldi.
Multi: Can

Alev Rengi BulutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin