15. Bölüm

292 17 0
                                    

Multi : Uras
Koşarak çığlığın geldiği yere gittim. Alev ve yanında...
"Bulut!"
Alev beni görmüş bana sesleniyordu. Bir ağaca bağlanmıştı. Yanında da Uras vardı. Uras henüz bir evim varken evden atılmamı sağlayan piçti. Bununla kalmamış yakınımda olan herkese zarar veriyordu.
"Kimler de gelmiş. Bulut uzun zamandır seni görmüyordum. Bağlayın şunu."
Bunun ardından arkamdan iki adam gelip beni Alev'in karşısındaki ağaca bağladılar. Ne kadar direndiysem de bir işe yaramadı. Uras elinde bir jilet tutuyordu.
"Uras! Bırak o şeyi."
Bana yaklaştı.
"Daha hiç bir şey yapmadım. İşim bittiğinde tabii ki bırakacağım."
Yavaşça gidip Alev'in yanağını okşamaya başladı. Sonra elini aşağı doğru kaydırarak boynuna beline ve bacağına indi. Bacağına geldiğinde durdu.
"Alev. Adın buydu değil mi?"
Alev Uras'ın yüzüne tükürdü.
"Pislik! Bırak beni!"
"Biraz sabırlı olun bırakacağım işte."
Dayanamıyordum. Yerimde çırpınmayı çoktan bırakmıştım ama yapacak bir şeyler olmalıydı.
"Orospu çocuğu bıraksana lan kızı!"
Beni duymamazlıktan gelmişti. Elini Alev'in üzerinden çekmeden jiletli eliyle yavaşça Alev'in yanağımda küçük bir kesik açtı. Canım öylesine yanıyordu ki yaşadığımdan emin değildim.
"Şerefsiz piç!"
Bu sırada Alev kesiğin acısıyla kısık sesli olarak inlemişti. O inlemeyle tekrar kendime gelmiştim. Tarif edilemez bir acıyla ölüyordum. Alev'in yanağından süzülüp yere bir "şıp" sesiyle düşen kan damlasını gördüğümde resmen köpürdüm.
"Ulan pislik seni mahvedeceğim. Onursuz!"
Yanıma geldi.
"Sözlerine dikkat et Bulut. Gerizekalı kızın hala bende."
Tekrar Alev'in yanına gittiğinde Alev küfredip yüzüne tükürdü. Uras sinirlenmişti.
"Beyinsiz kaşar!" Diyerek haykırdıktan sonra Alev'e tokat attı. Alev'in inlemesiyle gözlerimi kapattım. Tekrar açtığımda Alev'in yanağı kızarmıştı ve Uras parmaklarını Alev'in dudaklarında gezdiriyordu. Kafamı yana çevirdim.
"Aaa Bulut en güzel yeri kaçıracaksın."
Bunun üzerine yanımda dikilen iki adamdan biri çenemi tutup beni Alev'e çevirdi. Bu sırada Uras bana baktı ve Alev'in dudaklarına eğildi. Çenemdeki elin gevşemesi ve bir yere düşme sesiyle kafasını kaldırıp baktı. Ben de öyle. Anıl, Can ve Burak gelmişti.
Diğer adam onlara doğru ilerlerken Can'ın ikinci bir yumruğuyla yere yığıldı. Burak beni ağaçtan ayırmak için ipler ile uğraşırken Anıl ise Alev'in iplerini açıyordu. Bu sırada Can da biraz uğraşın sonunda Uras'ı yere sermişti. Sinirden patlamak üzereydim ve ağaçtan kurtulur kurtulmaz yerde yatan Uras'ın üstüne atladım. Yumruk üstüne yumruk atarken kendimi kaybetmiştim ki Anıl beni kalkmam için uyardığında uyanmıştım. Kanlar içindeki Uras'a bakmadan Alev'in yanına gittim. Bana sarılmasıyla büyük bir acı yaşamış da olsam alışıyordum. Elim yanağına gitti. Önce kesmiş, sonra da tokat atmıştı şerefsiz.
"Çok canın yanıyor mu?"
"Hayır. O kadar değil."
Aniden
"Özür dilerim." Deyip onu göğsüme bastırdım.
"Seni koruyamadım. Ama bundan sonra... bundan sonra yanından bir saniye bile ayrılmayacağım."
"Ayrılma..."
"Alev"
"Hmm?"
"Ben seni seviyorum."
Söylemiştim. Aniden söyleyivermiştim. Ve söyler söylemez içimi bir korku kapladı. Ya biz yalnızca arkadaşsak onun için. Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Ben de seni seviyorum Bulut."

Alev Rengi BulutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin