16. Bölüm

272 17 0
                                    

Beni sevdiğini söylemişti. Ben de ona söylemiştim onu sevdiğimi. Sabah kulübede Alev'in bakışları altında uyandım. Uyandığımı gördüğünde uyuyormuş gibi gözlerini kapatmıştı ama ben görmüştüm bir kere.
"İşime gelir Alev. Biraz manzara izlerim."
"Yaa pislik"
"Pardon da ben neden pislik oluyorum?"
"Çünkü seni seviyorum."
"Güzel sebep"
Biz bunları konuşurken kulübeye Gizem girdi. Alev kalkıp ona sarıldı ve içeri aldı. Biraz sohbet ettiler ve ben dinledim. Geçmiş hakkında sohbet ettiler, Gizem ve Anıl'dan bahsettiler. Sonunda akıllarına bir şey gelmişti ki ikisi birden bana dönüp aynı anda
"Bulut"dedi.
Gülerek cevap verdim.
"Ne oldu böyle?"
"Şey bugün bizim bir arkadaşımız daha gelecek de söyleyelim dedik."
"Peki gelsin bakalım."
Gelecek kişinin bir kız olmasını bekliyordum fakat biraz sonra içeri bizim yaşımızda bir erkek girdiğinde şaşırdım. Alev ve Gizem ona sarılıp bana döndüler.
"Bu Aykan. Aykan bu da Bulut."
Çocuğu görür görmez sinir olmuştum. Yapmacık bir samimilikle elimi sıktı ve kızlara döndü. Epey sohbet ettiler. Çocuğun sürekli Alev'e bakması dikkatimi çekmişti. Sohbet boyunca bana Aykan ile yaşadıklarından bahsetmişlerdi ve o Aykan denen çocuğu parçalamak istiyordum. Ben onun üzerine atlamamak için kendimi zor tutuyordum ki aniden Aykan konuyu bana çevirdi.
"Bulut Alev senin neyin oluyordu tam olarak?"
Bir kere sorusunun nedeni çok belliydi. Alev'i sevip sevmediğimi öğrenmeye çalışıyordu. Ona istediği cevabı verecektim.
"Her şeyim."
Alev güldü. Güldüm. Aykan ise epey bozulmuş görünüyordu.
"Şey Alev'ciğim bana biraz su getirir misin acaba?" Dedi. Alev'ciğim kısmını bastırarak söylemişti. Alev hiç bir şey anlamıyordu. Ne çocuğun ona aşık olduğundan ne aramızdaki tartışmadan ne de aslında susamadığından haberi yoktu. Fakat Gizem durumu anlamıştı ve aramıza girmek istemiyor gibiydi çünkü Alev'den hemen sonra tuvalete gitmesi gerektiğini söyleyerek usulca kulübeden çıktı. Aykan ile yalnız kalmıştık. Beklemediğim bir şekilde:
"Alev'e yaklaşmayacaksın." diye tısladı.
"Alev beni seviyor. Ben de onu seviyorum. Yani kapa çeneni."
Tam bu sırada elinde su ile Alev ve hemen arkasından Gizem girdi. Konunun uzamasını istemiyordum.
"Aykan'dı değil mi? Seninle biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabii"
Sırıtarak dışarı çıktı. Ben de. Dışarı çıktığımızda ikimizin gülümsemesi de anında silindi.
"Kiminle ne bok yiyeceğin umurumda değil ama seni tekrar Alev'in yanında görmek istemiyorum. Anladın mı. Birbirimizi seviyoruz ve bu senin Alev'e yaklaşmaman gerektiği anlamına gelir."
"Bak ne diyeceğim." dedi ve bana bir yumruk atmaya yeltendi. Elini tutup sakince çevirdiğimde boşta kalan eliyle yumruk atacaktı ki aynısı oldu. Karnına bir tekme atıp yere düşürdüm. Kalktığında beklemediğim bir şekilde yumruk yedim. Dudağımın kenarıyla gülüp kanayan burnuma aldırmadan bir yumruk da ben atmış oldum. Sarsılınca ikinci bir yumruk attım. Bu kez toparlanıp bana alayla baktı. Ardından karnıma ve suratıma olmak üzere iki yumruğu muhteşem isabetlerle attı ki boğuluyordum. Toparlanıp ona yumruğu indirecekken Alev'in bağırma sesini duydum.
"Yeter! Ne yapıyorsunuz!"
Aykan onu görünce meleğe dönüşmüştü.
"Ben yalnızca karşılık verdim" dedi ve omuz silkti
Bununla beraber tüm olayı da üzerime yıkmıştı.
"Bulut!?"
"Alev sonra konuşsak olur mu? Zaten Aykan da gidiyordu değil mi?"
Şaşırtıcı şekilde beni bozmadı ve kızlarla vedalaştı. Takrar kulübeye döndük. Alev her yerimin kan içinde olduğunu görünce bir bezi çeşmeden doldurduğu bir kova suya batırıp yaralarımı temizlerken neden böyle davrandığımı soruyordu.
"Alev sürekli sana bakıyordu ne yapsaydım yani"
"Çünkü ben konuşuyordum."
"Yine de bakıyordu"
"O benim arkadaşım."
"Ama o seni seviyor."
"Biliyorum."
Bak buna şaşırmıştım işte.
"Ne! Nereden?"
"Bir zamanlar bana beni sevdiğini söylemişti. Ben de onu arkadaşım olarak gördüğümü söylemiştim. Kabullenmişti ama beni bırakmayacağını söyledi."
"Onunla görüşmeni istemiyorum."
"Bulut saçmalama o bana hiç bir şey yapmaz"
"İstemiyorum dedim."
"Ben de saçmalama dedim"
"Alev lütfen. Dinle beni. O çocuk iyi değil."
"Bulut saçmalıyorsun."
"Saçmalamadığımı göreceksin. Keşke görmesen ama beni dinlemezsen göreceksin."
"Her neyse. Yaraları temizledim ama bütün suratın kesik ve morluk kaplı."
"Teşekkürler meleğim."
Bastırarak söylemiştim.
"Rica ederim odunum"
Benim gibi bastırarak söylemişti. Uyumaya karar vermiştik ki aklımıza Gizem geldi. Nereye gitmişti? Biz tartışırken kulübeden çıktığından beri onu görmemiştim. Etrafı dolaşmaya çıkacaktık ki Gizem'i kulübenin arkasında sızmış bulduk. Kulübede bir yere onu taşıyıp biz de uyuduk.
Multi: Aykan

Alev Rengi BulutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin