Yoongi kaşlarını çatıp, bağırdı.
"Bu ne lan hepsi çok kısa!"
Lise mezuniyetinde giymek için bir kaç elbise beğenmiştik kızlarla
ama Yoongi elbiseyi kendisi görmeden alamayacağımı söylemişti o yüzden bende beğendiğim elbiseleri üstümde denerken resmini çekmiştim. Şimdi ise her zamanki takıldığımız parkta oturuyorduk ve elbiseleri ona gösteriyordum.
Oturduğum salıncaktan kalkıp onun yanına gittim. "Ee ama sen de hiç birisini beğenmiyorsun Yoongi?!"
Telefonumu bana uzatırken sordu.
"Yok mu şöyle kolları bacakları kapalı boynuna kadar gelen dikkat çekmeyen bir elbise?"
Kendime hakim olamayıp kahkaha attım. "Salak mısın sen? Başına güneş mi geçti?"dedim ve kafasına vurdum.
"Her neyse ChaeYoung ben o elbiselerin hiç birisini beğenmedim. Başka bir şey seç."dediğinde telefonumu bankın üstüne koyup kaydıraktan kaymak için merdivenleri tırmanmaya başladım.
"Şuan tam bir kıroluk yaptığının farkında mısın?"dedim ve kaydıraktan kaydım.
Kaydırağın ucunda beni bekliyordu. "Hayır hiç de kıroluk değil."dediğinde sinirden çığlık attım. "YAH! Min Yoongi!"
Güldüğünde o salak diş etlerini görünce dayanamayıp ben de gülüşüne karşılık verdim.
Kaydıraktan çıkıp ona doğru yaklaştığımda Yoongi'yi nasıl ikna edebileceğimi düşünüyordum. Çünkü Lise mezuniyeti lanet olasıca sadece bir gündü ve onda da istediğim şeyi yapmak istiyordum.
Kollarımı boynuna doladım. "Yoongi~~"dediğimde konuşmama izin vermeden sözümü kesti. "Aegyolu konuşman bir işe yaramayacak biliyorsun dimi?"dediğinde suratımı asıp dilimi çıkardım.
"Peki belki bu işe yarar o zaman."dedim ve hızlıca dudağını öpüp geri çekildim. Şaşkınlıkla gülümserken ne kadar tatlı göründüğünün farkında değildi. Gerizekalı. Ona git gide aşık oluyordum.
"Chae! Beni böyle kandırabileceğini düşünüyorsan eğer..."dedi ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. "Haklısın. Kazandın. İstediğin elbiseyi giyebilirsin."dediğinde gülümseyip yanağını öptüm. "Merak etme güzel bir şey seçeceğim o kadar açık bir kıyafet olmayacak."
Kafasını tamam anlamında salladı. "Sana güveniyorum."
Elimi tutup yürümeye başladığında kızlardan gelen mesajları okuyordum.
Bir barbekü restorantılardı. Metroya binip yanlarına gittiğimizde hepsi ayı gibi yemek yiyordu ve kahkaha atıyorlardı.
Seokjin ve Jisoo'nun arasına oturduğumda hızlıca saçlarımı yukarıdan at kuruğu yapıp yemek yemeye başladım.
Ağzımdaki marulu çiğnerken Taehyung'a fısıltıyle bir şeyler anlatan Yoongi ile göz göze geldim. Bana göz kırptığında ağzımı açıp yediğim şeyi gösterdim. Gözlerini devirdiğinde gülmeme engel olamadım.
"Büyüdük ya!"diye bağırdı bir anda Lisa.
Namjoon "Daha on sekizine bile girmedin ne büyümesi salak!"dediğinde gülmeye başladık.
"Söz verin bu grup sonsuza kadar kalıcak."dediğimde herkes burukça gülümsedi.
Hoseok"Eğer birileri gitmezse sonsuza kadar kalır."dedi.
Söylediğine anlam verememiştim. Yemek çubuklarımı masaya bıraktım. "Kim gidiyor?"dediğimde herkes benden gözlerini kaçırmaya başlamıştı.
"Siz daha söylemediniz mi?"diye sordu Jimin
"Neyi?"dediğimde Jennie "Bir şey yok Chae."dedi.
