9 | Bisiklet

353 42 0
                                    






Okul nedeniyle sabah erken kalkmış, her şeyimi sattığımdan dolayı, kısacası annemin verdiği harçlıktan başka hiçbir şeyim yoktu, annemin bisikletini ödünç alıp okula öyle gitmiştim.


Bisiklet almalıydım, her zaman anneminkini kullanamazdım. Yok, önce yeni bir yatak almalıydım ya da yatağımın yerini tutabilecek bir uyku tulumu? Ah, ihtiyacım olan çok şey var. Öncelikle iş bulmalıydım ki annemden geçinmeye devam etmeyeyim. Anneme zorluk çıkartmak istemiyordum.



Merdivenlere oturup elimdeki sandviçine bir ısırık aldım. Çoğu kişi ya ikili gruplarla ya da 5-6 kişilik bir grupla oturup yemek yiyordu. Ben ise tek başımaydım. Gözlerim üç metre uzağımda olan başka bir çocuğa kaydı. O da benim gibi yalnızdı. Adı neydi?  Hoseok? Öyle bir şey olmalıydı. Arkamdaki sırada oturuyordu.


Arkadaşı olduğumu düşünmesini istemiyordum. Sandviçimden son bir ısırık alıp hepsini bitirdim ve yerimden kalktım. Ben onun gibi değildim.





Şimdi Taehyung ve ben gerçekten arkadaş mıydık? Bugün salıydı. O köprüye gidecekti. Sonra görüşürüz dediğine göre görüşebilirdik ama nasıl? İşaret dili mi çalışacağım? Hayır, bu olmazdı. Tesadüfmüş gibi mi yapacağım? Hayır dürüst bir sebeple gitmeliyim. Ona çiçek ve çikolata alsam sever miydi? Erkeklere de böyle şeyler veriliyordu sanırım. Biraz bu seçeneğindeki düşündüm. Bu da olmazdı. Garip kaçardı. Sorun olmaması için ne söylemeliyim? Sokayım, ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yok.




Bisiklete binip gidecekken duyduğum ses ile duraksadım.




"Hey, az bisikletini versene."





Konuşan çocuk uzun boylu, yapılı biriydi. Okul forması yoktu, bizim okulda mı çözememiştim. Hoseok'un bisikletini istiyordu ama Hoseok diretiyordu.





"Ne yapacaksın? İstemiyorum."





"Yemek almaya gideceğim." dedi ve bisikleti kendine doğru çekti.



"Neden kendi bisikletini kullanmıyorsun?" dedi Hoseok'ta kendine doğru çekerek.





"Yemekten sonra hemen getireceğim, okay?"





Bisiklete oturmaya çalıştığında Hoseok engel olmaya çalışıyor ve bir yandan bağırıyordu.





"Ellerini bisikletimin üzerinden çek. Biri yardım etsin!"




Etrafa bakındığında göz göze geldik. Gözlerimi kaçırdım. Neden göz göze gelmek zorundaydık? Zorbalık görüyordu. Gözümün önünde Taehyung belirdiğinde ani bir atakla oraya doğru gittim.




"İstersen benim bisikletimi alabilirsin."






"Harbi mi? Kralsın." dedi ve omzumu patpatladı. Gittiğinde sızlanan çocuğa baktım. Az önce kıçını kurtarmıştım, sadece korkup köşeye kıvrılan biri miydi? Sinirle başımı iki yana salladım ve bisikletimin yanına gittim. O herif bisikletimi çalmıştı! Anahtarı getirmediğinde endişelenmiştim ama ciddi misin sen? Neye benzediğini bir hatırlasam... İnsanların yüzüne bakamıyordum, bir şey beni engelliyordu. Hepsinin yüzüne bir etiket yapıştırıyordum, yüz hariç diğer her şey benim için güvenli bölgeydi. Hem, yüzüne bakmadığım birinin yüzünü nasıl hatırlayacaktım ki?







Yürümeye başladım. Bisikletim olmadığı için Taehyung'u görmeye de gidemezdim. Bugün olmak zorunda mıydı? Dünya onu görmemem gerektiğini söylüyordu. 







"Buyurun, kupon alın. Lütfen dükkanımıza uğrayın."






Elime tutuşturulan kupona baktım. Ekmek kuponuydu. Ekmek? İşte bu! Bisikletimi çaldırmam bu sebebi bulmam içindi. Artık onunla nasıl bir nedenden dolayı görüşebileceğimi biliyordum.





Fırına girip ekmeği aldıktan sonra koşa koşa işitme dili nin öğretildiği binaya gittim. Kenarda nefesimin düzelmesi için dinletilen elimde ki ekmeği sıkı sıkıya tutuyordum. Biraz uzun bir ekmekti. Nefesim düzene girdikten sonra Taehyung'un bulunduğu sınıfın kapısını çaldım. Bir çocuk açmıştı. 1.70 boylarında olmalıydı. Açık bir ten rengi ve siyah saçları vardı. Bu kimdi ki?






"Ee, Taehyung burada mı?" dedim. Soru sorarcasına bana baktığında açıklama yapma gereği duymuştum. "Şey, ben Taehyung'un bir arkadaşı sayılırım."






Kafasıyla onayladıktan sonra gözünü aldığım ekmeğe kaymıştı.





"Ah, bu.. Baget almıştım. Taehyung'a veririm diye düşündüm. Bunu çok müthiş bir adamın verdiği kuponlarla aldım. Sonra düşündüm ki, madem Taehyung ekmek görevinde, ben de bunu balıkları beslemesi için ona vereyim."





"Burada değil."




"Ha?" dedim içeride oturup bir şeyler yazan Taehyung'a. Oradaydı ya işte? "Ekmeğe ihtiyacı yok mu?" dedim biraz daha ısrar ederek.




"Burada değil."




"İşte orada değil mi?" dedim işaret parmağımla Taehyung'u kast ederek.





"Kabalık olsun diye söylemiyorum." dedi kalın sesiyle. Bu bile bana göre stres vericiydi. "Ama gerçekten onun arkadaşı mısın?"





"En azından merhaba dememe izin verir misin? Sadece hızlıca bir şeyler söylemem gerek. Hem, sen kim oluyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak. Beni engellemesi sinirimi bozmuştu.





"Burada değil. Şuan olmaz." dedi ve kapıyı geri yüzüme kapattı. Evet, güzel reddedilmiştim.





Sıkıntıyla sokaklarda ekmeğimle birlikte yürümeye başladım. Çok bir şey istememiştim ki? Ekmekten bölerek ağzıma attım. Tadı gerçekten güzeldi. Balıklarda severdi...





'Arkadaş' tam olarak ne demekti? İnsanlar ne zaman birbirlerine arkadaş demeye başlar? Bir süre konuştuktan sonra mı? Birbirlerine telefon numaralarını verdikten sonra mı? Birlikte fotoğraf çektikten sonra mı? Diğer herkes bunun cevabını biliyor mu?






"İşte, buradasın!" Duyduğum sesle arkamı döndüm. "Çok şükür ki, adresin bisikletinde yazılıydı. Yarın lazımdı değil mi?" dedi bisikleti önüme getirerek. O an onun yüzündeki etiketi kafamda sildim. Bana yardım eden biri o kadar da tehlikeli olamazdı.






"Nerede buldun?" dedim ve çekinerek gözlerine baktım.






"Oh, bir tarlanın ortasında buldum. Her yerde onu arıyordum. Getirebildiğini için çok mutluyum." dedi gülümseyerek. O... çok tuhaftı.






"Neden bu kadar zahmet ettin?"




"Çünkü bugün bana yardım ettin. Aklıma gelmişken, o ekmek ne için?"





"Bir yerden aldım. Gerçekten güzel, biraz ister misin?" dedim ona doğru uzatarak.





Bir yerden ekmeği yerken diğer yandan bana el salladı ve görüş açımdan kayboldu. Bu neydi?




Bisiklete binip eve sürmeye başladım. Bugün Taehyung ile konuşamamıştım. Ama onun yerine her nasılsa, arkamdaki sırada oturan çocukla konuşmaya başladım. Jung Hoseok. Çalınan bisikletimi buldu ve geri getirdi. O zaman, arkadaşlık tohumlarının eksildiğini düşündüm. Acaba o da benim gibi düşünüyor muydu?






Gerçekten arkadaş olmuş muyduk?

The Shape of Voice || TaekookWhere stories live. Discover now