7 | Kavga

409 55 6
                                    




2011.



Bahçede tek başıma dolaşırken, kafama isabet eden top yüzünden durmak zorunda kalmıştım.


"Ah, benim hatam Jungkook. Gözlerim bugün çok ağrıyor seni görmedim." dedi Namjoon sahte bir endişeyle.


"Hadi lan oradan. Esprimi çalma." dedim tebessüm ederek.



"Eve beraber gidelim." dedi Seokjin yanıma gelerek. Onunla birlikte Namjoon'da gelmişti. "Eski oyunları tekrar denemek ister misiniz?"




"Olur. Hangi köprüden atlayacağız?" dedim.



"Görürsün birazdan, hadi gel."



Sevinçle onları takip ettim. Aramızda bir sorun yoktu o zaman? Çok kısa bir zamanda bir mekanın terasındaydık.



"İşte buradan." dedi Seokjin gülümseyerek.



"Su olmadan bu kadar mesafeden atlayamayız." dediğimde Seokjin kollarını boynuma sardı. Ondan kurtulmaya çalıştığımda söylendi.



"Kaçma. Denemeden bilemezsin değil mi Jungkook?" dediğinde bünün benim sözlerim olduğunu anımsadım. Neden taklit etmişti?



"O zaman amerikan güreşi yapalım." dedi Namjoon.



"Olur! Sana suplex* yapmayı öğreteceğim." dediğimde kollarımdan tutulmuştum.




"Ha? İkiye bir mi yapacağız? Tamam o zaman şimdi daha da gaza geldim!"





Bu oyunun sonu acımasız bir dayak yemem ile sonuçlanmıştı.




Ben... Sadece can sıkıntısını yenmek istemiştim. Hepsi buydu. O geldiğinde beri sınıf değişti, ben değiştim, arkadaşlarım değişti. Eskiden çok yakındık ama şimdi...



Bir başka okul çıkışı yine hırpalanmıştım. Yerden kalkmaya gücüm olmadığından biraz yerde yattım.



"Jungkook?" dedi Joohyun. Gözlerimi açmayarak onu takmadım.



"Ne ekersen onu biçersin sözünü hiç duydun mu? İşte sana olan bu." dedi ve ortamı terk etti.





Sızlanarak ayağı kalktım. Yerdeki eşyalarımı topladıktan sonra eve gittim.





  Bir hafta sonra




Sabah okula normalde geldiğimden daha erken gelmiştim. Birisi spor ayakkabılarımı alıyordu. Bir haftada iki çift kaybetmiştim. Öğretmenime söylediğim de kendi sorumluluğumda olduğunu söyleyip beni terslemişti. O yapmayacaksa işi ben kendim çözecektim. Aslında yapanlar belliydi. Namjoon ve Seokjin. Kanıta ihtiyacım olduğu için böyle bir şeyi yapmaya gerek duymuştum.



Taehyung'u görmemle hızla duvarın arkasına geçtim. Onun bu kadar erken gelmesini gerektirecek şey neydi? Yoksa o mu ayakkabılarımı alıyordu?



Hafifçe kafamı kaldırarak ne yaptığına baktım. Sınıfa girmişti. Önce çiçekleri suladıktan sonra bir sırayı silmeye başladı. Yazık, ona hâlâ zorbalık mı yapıyorlardı?



Onu boşverip işime geri döndüm. Namjoon ve Seokjin görüş açıma girdiğinde pür dikkat izlemeye başladım. İşte, ayakkabılarımı alıyorlardı! Görmüştüm.




"Siz olduğunuzu biliyordum, adiler!"dedim yerimden çıkarak.



"Ee, ne olmuş?" dedi.




"Bunu bir daha yapmayın." dedim ve sınıftan içeriye girdim. Sırama yöneldiğim sırada Taehyung'un sıramın önünde durduğunu fark ettim. Ne yapıyordu o?





"Hey," Kolundan tutarak geriye doğru çektim. "Ne yapıyorsun, bu iğrenç!" dedim tiksinircesine. Ondan nefret ediyordum.




Bana tebessüm ettiğinde daha da sinirlenmiştim.




"Yine aynı gülümseme..." dedim. Omzundan tutarak sıraya doğru ittirdim. "İyi çocukmuşsun gibi davranmaktan vazgeç!"




Tuhafça bana baktığında vücudumda ki sinir sayısı gittikçe artıyordu.




"Ne var? Eğer bir derdin varsa, söyle!" dedim ve çenesinden tuttum. "Her seferinde bana o aptal gülümsemeyi gösteriyorsun. Kızgınsın değil mi?" dedim ve omzuna vurdum.





"Ha? Bir şey söylesene!" diyerek vurmaya devam ettiğimde bileğimi ısırmıştı. Hızla elimi geri çektim.





"Acıdı. Ne yaptığını sanıyorsun?"





Bir den bana vurmaya başladığında şaşkınlıkla geri çekildim. Tepki vereceğini düşünmüyordum. Bir tekmesi yere düşmemi sağladığında onu durdurmaya çalıştım.






"Eliemden gelani yaptam!" dedi ve üzerime çıktı. Ardı ardına yumruk yaptığı ellerini göğsüme geçiriyordu.




"Ne diyorsun? Ne demeye çalıştığını anlamıyorum!" dedim üzerimden ittirmeye çalışarak.





Defalarca aynı şeyi tekrar edip bana vurduktan sonra üzerimden kalkmış ve koşarak sınıftan çıkmıştı.





O gün öğretmenimiz Taehyung'un başka bir okula transfer olduğunu söylemişti. Okula gelmesinin nedeni ise bendim. Bundan emindim.




Kavga ettiğimiz günden sonra ki gün sırama, çok kalp kırıcı sözler yazılmıştı. O yüzden Taehyung, her gün erken gelip benim için sıramı temizliyordu. Ben ise aptal gibi onunla kavga etmiştim.





Taehyung'a haksızlık yaptığımı o gittikten sonra fark etmiştim. O benim bu yaptıklarımın hiçbirini hak etmiyordu. Sahi, kavga ettiğimiz zaman bana bir şeyler söylemişti. Bu bizim ilk diyaloğumuz sayılırdı. Neden hiç onunla konuşup onu anlamak istememiştim bilmiyordum. Ama bundan oldukça pişman olmuştum.





Düşüncelerim beynimi esir alırken, odamın penceresinden gökyüzüne baktım.







"Özür dilerim, Kim Taehyung."

The Shape of Voice || TaekookWhere stories live. Discover now