13. Bölüm

4.8K 175 170
                                    




    '' Aqlê sıvık barê gırane  ''

Bedirhan'ın boğuk sesi boş odanın içinde çınlıyor, iliklerime kadar işleyip kanımı donduruyordu. Perdelerin sıkı sıkı çekildiği bu havasız ortamı tavandan sarkan loş bir lamba var gücüyle aydınlatmaya çalışıyordu. Bana kendimi sorgu odasındaymışım gibi hissettiren bu loş ışığın gerisinde duran adam duvarın bir köşesinde karanlığa gömülmüştü.

Kaşlarımı belli belirsiz çatıp ''Ne? '' diye sordum. Boğazından kıkırdayıp yine aynı ses tonuyla ''Hafif akıl ağır yüktür demek... Halini ne de güzel özetliyor, değil mi?'' dedi. Kalkıp bir iki adımda karşımda durdu. Işık yüzünün bir kısmını aydınlatıyordu ve o haliyle karanlıkta kalmasını tercih edeceğimi anladım. İfadesi hem boş hem taşkındı.Dudaklarını kibirle kıvırıp yandan gülümsedi.

''Benden kaçabileceğini mi sandın? Beni bırakıp Murat'a- aman yani İstanbul'a dönebileceğini?''

''Ben-'' lafımı kesip birden üstüme atıldı. Duvarla kendi arasına sıkıştırdığı bedenim korkudan cayır cayır yanıyordu.

''Evra...'' Alnını alnıma dayayarak derince soludu. ''Aklını başına topla! Duydun mu beni? Sen nereye gidersen git ben seni bulurum. Kaldı ki bu bölgede benden habersiz kuş bile uçamaz. İyice anladın mı şimdi ne olduğunu ve daha da önemlisi kiminle olduğunu ha?''

''...''

Geri çekilip ellerini hafiften beyazlamaya başlamış gür saçlarına geçirdi. İşaret parmağını bana doğru sallayıp ''Merak etme.. Zamanla öğreneceksin. Bizzat ben sana öğretecem hemde neyin ne olduğunu.'' diye söylendi. ''Yürü şimdi gidiyoruz.''

''Nereye?''

Sorumu duymazdan gelip emanet gibi duran kapıyı çarparak açtı. Acizliğimden ötürü bir kere daha tiksindim kendimden. Bir kere daha nefret ettim. Bedirhan rüzgarsa bende onun önünde sağ sola savrulan toz dumandan başka hiçbir şey değildim.

-----------------

Evime tekrar dönmek beni hiçte mutlu etmedi. Aksine, eşikte yere yığılmak ve mümkünse bir daha asla kalkmamak istiyordum. Anlayın işte, böyle yaşamak yerine ölsem de olur diyorum.

Bedirhan önden çıkıp kapısı parçalanmış odama tereddütsüzce girdi. Gözlerimi kapıdan ayırmadan onun o anki halini canlandırmaya çalıştım zihnimde. Fakat hemen vazgeçip kaçırdım bakışlarımı. Düşüncesiyle bile elim ayağım titriyordu.

Bedirhan rahat bir şekilde kurulduğu yatağımda gözlerini dinlendirirken  ''Evra.'' diye seslendi.

''Ne istiyorsun?'' diye sordum.

''Buraya gel.''

''Bedirhan-''

''Gel dedim!''. Yatağın ondan olabildiğince uzak olan bir köşesine oturdum.

''Tamam. Söyle şimdi.'' dedim. Ama lafımı bitirir bitirmez fırlayıp kolumdan tuttuğu gibi beni kendine doğru çekti.

''Dur ne yapıyorsun!'' diye bağırdım ama o gayet sakin bir şekilde ''Dün gittiğimden beri hiç doğru düzgün uyumadım. Bırak biraz dinleneyim artık.'' dedi.

''Kendin uyuyabilirsin.'' Üstüme çıkıp tıpkı dün gece yaptığı gibi kafasını boynuma gömdü. Oysa yatağım sığması için yeterince büyüktü. Onu üstümden çekmeye çalışırken bileklerimi sıkıca kavrayıp iki yanımda sabitledi. Hareket edemez bir haldeydim.

''Çekil... eşyalarım... eşyalarımı toplayacağım.''

''Bakıyorum gitmeye pek bi hevesli oldun, hayırdır?''

Dağlar DumanWhere stories live. Discover now