7. Bölüm PART 1

4.8K 217 38
                                    

BEKLEMEKTEN DOLAYI SİNİRLENDİĞİNİZİ GÖRÜNCE (HAKLI OLARAK :(  ) BÖLÜMÜ YARIDAN KESİP 8. BÖLÜME PART 2 OLARAK EKLEDİM. ŞEMSKANLARDAN SONRA PART 2 Yİ YAYINLICAM VE BU SEFER DAHA DİKKATLİ OLMAYA ÇALIŞACAM. BÖLÜM GERÇEKTEN ÇOK UZADI VE NASIL YAPACAĞIMI NEREDEN KESECEĞİMİ BİLEMEDİM. UMARIM ÇOK KÖTÜ OLMAMIŞTIR...


Sabahın ayazı soluğunu yüzüme doğru savururken çıplak ayaklarımın battığı çamurlaşmış toprak soğuğu içime yumruklarcasına atıyordu. Oysa gözlerimi karşı dağın hain pusuna dikmiş öylece dururken sol avucumun içi ateş gibi yanıyordu. Dün gece saklandğım yerde, çalılığın arkasında oturuyordum. Görüşüm bulanıklaşmıştı ama dağların üstünden kalkan siyah dumanı görmemek mümkün değildi. Bakarken bile boğulduğumu hissediyordum. Bu yüzden yumruk yaptığım sol elimi iyice sıktım. O haine ait olduğundan emin olduğum bir şey bulmuştum. Bir kolye. Mavi bir taşın iki tarafındada küçük delikler vardı. Taşın ortasında, deliklerin arasına işlenmiş bir haç sembolü vardı. Evet... bu kesinlikle ona aitti. Bir an için kolyeyi boğazına geçirdiğimi, ve onu nefessiz bıraktığımı hayal ettim. Ama içim gende soğmamıştı. Bu çok farklı bir şeymiş meğer... Haber spikerlerinin gayet soğuk, hatta alışmış bir ifadeyle yaptıkları açıklamalardan daha da farklı bir şey. Sanki, elimi kızgın bir maşaya tutturmuşumda feryadımı hiç kimse duymamış gibi.

  Kaç kişi şehit olmuştu, bilmiyordum. Ama şimdiden yükselip yankılanan ağıtlar kulağımda çınlanıyordu....

---------------

Gayet sessiz geçen bir kahvaltıdan sonra kızlara dönüp ''Bu gün de burada kalamaz mısınız?'' diye sordum. Kısa bir an göz göze gelip çekingen bir tavırla bakışlarını tekrar masaya indirdiler.

''Ağabeyim mesaj atmış.'' dedi Betül. ''On beş dakkaya kadar buraya gelip alacakmış bizi.''

''... '' bir şeyler söylemek istesem de söyleyecek hiçbir şey bulamadım. Harun ağabeyin o terörstle konuştuğunu hatırladıkça midem allak bullak oluyordu. Düşündüğüm gibi bir şey olmaması için dua ediyordum. Ama açıkçası başka bir ihtimalde gelmiyordu aklıma. Neyin ne olduğunu anlamanın tek bir yolu vardı, Harun ağabeyle konuşmam gerekiyordu. Onun öncesinde Murat'ı arayıp her şeyin yolunda olduğunu söylemeliydim yoksa telaşlanır ve beni topa tutardım.

''Hemen geliyorumi Betül Harun ağabey gelince bana haber verir misin lütfen?''

''Tamam da ne oldu? Bir sıkıntı mı var?''

''Yok canım ne olacak? Öylesine merhabalaşmak için... Dediğim gibi hemen geliyorum.''

Masadan kalkıp hızlı adımlarla merdivenlere doğru yöneldim. Komodinin üstünde duran telefonumun şarjı yüzde beş gösteriyordu. Konuşmayı uzatmasak iyi olucaktı. Neyseki Murat ikinci çalışta açıp her zaman olduğu gibi telaşla ''Evra, iyi misin? '' diye sordu. ''Sabah haberlerinde gördüm, dün gece Batman'da çatışma çıkmış... Her şey...''

''Murat sakin ol... Bak çatışma hakkında yada benzer bir şey için konuşmak istemiyorum. Sana iyi olduğumu meraklanmamanı söylemek istedim. Şarjım çok az o yüzden...''

''Bana nasıl sakin olmam gerektiğini söylersin? Neredeyse doğunun her yerinde atışma var, insanlar şehirleri terk ediyor, kimisinden haber bile alınamoyor ve sen bana sakin olmamı söylüyorsun... Başına bir şey gelecek diye aklım çıkıyor ve senin umrunda bile değil!''

Murat'ın bu kadar sinirli olmasını beklemiyordum. Kafam yerinde değildi ve tüm düşüncelerim birbirine girmişti. Endişelenmekte haklıydı ama onu sakinleştirmekten daha da öenmli işlerim vardı. Harun ağabey her an gelebilirdi, o gitmeden önce kesinlikle konuşmam gerekiyordu.

Dağlar DumanWhere stories live. Discover now