3.8

7K 397 37
                                    

Anonimin ağzından...

    Bacaklarım heyecandan ve korkudan tir tir titrerken, hızlı hızlı attığım adımlarıma, onların sokağının başında son verdim ve derin nefesler alarak soluklanmaya başladım. Durmak istemiyordum, ama bir yandan da içimden bir ses deli bir güçle bağırarak buradan uzaklaşmamı söylüyordu.

   Ne yapacağımı şaşırmış şekilde etrafıma bakındım. Hava kararmıştı, saat 20:00' i geçiyor olmalıydı. Ve mesaj uygulamasında hâlâ tek bir kez bile çevrimiçi olmamıştı.

   Başına bir şey gelmiş olabilir miydi?

   Bu düşünceyle kalbimin sıkıştığını hissettim ve var gücümle evlerine doğru koşmaya başladım.

    Oraya gittiğimde ne olacağını bilmiyordum, sadece onu istiyordum. İçimdeki kötü his beni yiyip bitiriyordu, hissediyordum; kötü bir şey olmuştu, ya da olacaktı.

    Bu his korkuma korku eklese de, onu görmem gerekiyordu.

    İyi olmalıydı. Eğer onun canı yanarsa, benim canım daha çok yanardı çünkü.

   Eğer onun saçının bir teline bile zarar gelirse, ben ölürdüm.

    Apartmanları görüş alanıma girdiğinde, gözlerimi kırpıştırarak onun odasının penceresini görmeye çalıştım, ışığı yanmıyordu.

    Buraya kadar gelmiştim, ama şimdi ne yapacaktım? 

   Klavyesinin ve telefonunun parçalanmış camının arkasına saklanan bir korkaktım ben...

    Eğer kendime birazcık güvenim olsaydı, gider çalardım kapılarını. Gerekirse, o evden çıkana kadar, ya da oraya gelene kadar kapının önünden ayrılmazdım.

    Sonunda geldiğindeyse bir dakika bile düşünmeden dolardım kollarımı beline. Sımsıkı sarılırdım, bırakmazdım hiç.

    Ama aptal bir anonimden başka hiçbir şey değildim.

    Sevdiğim adamın evinin önünde durmaya bile cesaretim yoktu.

    Gözlerimi kapatarak, sertçe yutkunduğumda, çenemin çoktan titremeye başladığını biliyordum. Nitekim saniyeler sonra göz pınarlarımdan yanaklarıma doğru süzülen yaşları durduramaz oldum.

    Çaresizce birkaç adım atarak, geçen gece geldiğimde onun oturup kediyi sevdiği kaldırıma doğru ilerledim ve kendimi bıraktım.

    Gözyaşlarım büyük hıçkırıkları beraberinde getiriyordu. Umrumda değildi, burada kimse yoktu. Zaten apartmanda arkamda kalmıştı. Arkam dönük oturuyordum.

    Burnumu bir kez daha çekerek, siyah pantolonumun cebinden telefonumu çıkardım ve yavaş hareketlerle uygulamaya girdim, hâlâ çevrimiçi değildi. Dudaklarımı yerken, ekrana kilitlenmiştim. Endişe artık her yerdeydi.

   Tam o anda, Free çevrimiçi oldu. Yaşlı gözlerimi kocaman açarak, attığım bir sürü mesajı görmesini izledim. Birkaç saniye sonra, attığı mesaj, sabahtan beri içimdeki sıkıntının tam olarak açıklaması gibiydi.

Free: Tam arkandayım, Kayıp.

   Mesajı gördüm, gözlerimi birkaç kez kırpıp hayal olmasını diledim, ama tamamen gerçekti. Yavaşça ayağa kalktım ama başka hiçbir şey yapamadım. Arkamı dönmedim, oradan bir milim uzağa ilerleyemedim.

    Gözlerimi kapattım.

    Arkamdaki ayak seslerinin gerçekliğini sorguladım bu defa da.

    Kalbim deli gibi çarparken, sanki bütün gücüm çekildi.

   Onun sesini duydum.

   "Kayıp?"

    Kapattığım gözlerimden yeniden yaşlar akmaya başlarken, önümde sadece birkaç saniyem ve iki seçeneğim vardı.

    Ya, şu an tüm gücü çekilmiş bacaklarıma hükmedecek ve koşmaya başlayacaktım. Ya da, kendimi bırakacaktım ve tam ayaklarının dibine bayılacaktım.

    İkinci seçeneğin sonuçlarını hızlıca kafamda tarttığımda, onu hızla eledim. Beni görürdü. Beni görürdü ve her şey biterdi, biliyordum. Beni görürdü ve kocaman bir hayal kırıklığına uğrardı.

   Derin bir nefesi ciğerlerime güçlükle  gönderirken, başımı iki yana salladım ve o an, bedenimde kalan son güçle koşmaya başladım.

   Bunu neden yapmıştı? Ben korkudan ölecektim, o böyle bir şeyi neden yapmıştı? Neden beni köşeye sıkıştırmıştı?

   Arkamdan gelmiyordu.

   Bir dakika bile yanından ayrılmak istemezken, yine onu orda bırakıp kaçmıştım işte.

    Arkamı dönsem görecektim güzel yüzünü. Ama kaçmıştım.

    Tüm gerçekler, hayatın acımasızlığı, çirkinliğim, korkaklığım, acizliğim ve sevgisizlik birer birer yıkıldı omuzlarıma.

   Ona asla sarılamayacaktım.

   Beni hiçbir zaman sevmeyecekti.

    Altından kalkamadım. Tek başıma yapamadım.

    Gözyaşlarım çoğalmaya başlarken, nefesimin kesildiğini, ciğerlerimin yandığını hissediyordum.

    Durmadım, her şeye inat daha da hızlanmaya çalıştım. 

    Benim canım acıyordu.

    Benim canım çok acıyordu.

  

Anonim: KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin