Yalanlar-20-

24.5K 1.5K 153
                                    

Keyifli okumalar...

Bu bölümü EmreAltnta6 ithaf ediyorum ^_^

Gecenin siyahının insanda oluşturduğu korkuya inat kaldırımda sakin adımlarla yürüyen adam elleri montumu cebinde oldukça düşünceliydi. Yılların verdiği tecrübe birşeylerin yerlerine oturmadığını ona haykırıyordu. Doğru olmayan bir şeyler vardı. Ve ne yapıp edip bu akşam bu belirsizlikleri biraz olsun yerlerine oturtacaktı.

Gelmek istediği yere geldiğinde ellerini ceplerinden çıkarmadan bir süre karşısındaki eve baktı. Evin ışıkları yanıyordu. Kapıyı çalıp direk sorabilir ve gerçekleri öğrenebilirdi ama ya söylemezse. Bir süre daha kararsızca evin karşısındaki kaldırımda dikildi. Daha sonraysa her zamanki düzenli ve sakin adımlarla karşıya geçerek eve doğru ilerlemeye başladı. Kapının yakınına kadar geldiğinde aniden bir kaç adım kapıdan uzaklaşarak biraz ileride ki pencereye doğru ilerledi ve başını yavaşça pencereye doğru uzattı.

Düz, hiçbir duyguyu içinde barındırmayan surat ifadesi gördüğü görüntüyle sarsılırken cebindeki elleri iki yanına düşmüştü. Bir süre bilinçsizce karşısındaki çifte baktı. Onların birbirlerine sıkıca sarılmasına ve yüzlerindeki kocaman gülümsemeye şahit oldu. Bu şansı içinde kocaman bir öfke doğurdu. İki yanındaki elleri yumruk olurken hızlı adımlarla camın önünden ayrılarak kapıya doğru ilerledi.

Elini kaldırıp kapıya vuracaktı ki aklına çok daha başka bir fikir ansızın süzüldü. Hayır, bu kapıyı çalmanın zamanı şimdi değildi. Ve bu kapıyı çalan da kendisi olmayacaktı.

...

Melek, Mehmet'ten ayrıldığında hâlâ hayatta olduğu için Allah'a şükretti. Sevgiden boğularak ölünmüyormuş demek ki eğer böyle bir şey mümkün olsaydı Melek Mehmet'in sevgisi karşısında boğulurdu. Bu adam güzel seviyordu ve bu adam güzel sevilirdi. Melek de bu güzel sevgiyi elinden geldiği kadar Mehmete verecekti. 

Mehmet, alnını alnıma yasladığında Melek iki eliyle onun kollarını sıkıca kavramıştı.

"Melek."

"Efendim."

"Seviyorum seni." Mehmet'in çocukça söylenişine karşılık Melek ona kocaman bir tebessümle karşılık verdi.

"Hep sev."

"Dünya diğer gezegenler gibi dönmeye başlayana kadar seveceğim. Peki sen?"

"Bende gökyüzündeki bütün yıldızlar ışıklarını kaybedene kadar seni seveceğim."

"Desene bu sevgi bi ömre yetmez."

"Yetmesin. Diğer tarafta da severiz biz."

"Severiz Meleğim." Melek , ellerini Mehmet'in kollarından ayırarak ona sıkıca sarıldı. Mehmete sarılmak Melek için tarifi imkansız şeylerden biriydi. Güven vardı, merhamet vardı sarılışında. En önemlisi Meleğin hiçbir zaman tadamadığı baba şefkati vardı Mehmet'in kollarında.
Mehmet, şu kısacık zamanda onun için bir dağ gibi olmuştu. Adeta Allah onu baba eksikliğini doldursun diye ona göndermişti. Çünkü Melek bir şeyden çok emindi. Mehmet ona sadece eş olmayacaktı. Yeri geldiğinde bir baba, yeri geldiğinde bir sırdaş olacaktı.  Kısacası hayatı Mehmet olacaktı.

Meleğin bu düşünceleri arasına ansızın sızan bir gerçek yüzündeki huzurlu ifadeyi pençeleri arasına alarak yerine huzursuzluğu bıraktı. Birbirlerine yalan söylüyorlardı! Melek, belki Mehmet söyler diye kendi kendini oyalıyordu ama Mehmet hiç de söyleyecek gibi durmuyordu. Hayır, bu durum daha fazla böyle devam edemezdi. Yarın söyleyecekti herşeyi. Belki kahvaltı da ya da kahvaltıdan sonra Mehmet'i karşısına alıp herşeyi tek tek anlatacaktı. Anlatacakları içinde onu eskiden gördüğü de vardı.

YalanlarWhere stories live. Discover now