Yalanlar-2-

61.9K 3.4K 412
                                    

Keyifli okumalar :)

Mehmet, ağrıyan gözlerine daha fazla dayanamayarak oturduğu sandalyede başını geriye doğru yasldıktan sonra gözlerini kapattı. Üç saat önce genç kızı yoğun bakımdan çıkarıp normal odaya almışlardı ve Mehmet yatağının kenarına çektiği sandalyeye oturarak büyük bir sabırla kızın uyanmasını beklemeye başlamıştı. Ama bedeni sabahtan beri süren koşuşturmanın etkisine daha fazla dayanamamıştı. Uyuduğu koltukta rahatsız bir şekilde birkaç defa dönsede uykusuna devam etti.

O sırada göz kapaklarını ağır ağır aralayan Melek, ilk önce beyaz bir tavanla karşılaştı. Gözlerini kırpıştırıp etrafı incelemeye başladığında sonunda hastanede olduğunu anlasada yatağının yanındaki sandalyede uyuyan adamın kim olduğunu bilmiyordu. Aslında bir kaç dakika durup düşündüğünde kendisininde kim olduğunu bilmediğini fark etti. Bu bilinmezlik her saniye artmaya devam ederken kaşlarını çatarak elini kaldırdı. O sırada kolunda hissettiği batma hissiyle serum takılı olan kolunu daha fazla kaldırmadan geri indirerek karnının üstünde duran elini kaldırdı. Parmaklarını başına götürüp bastırdığında bir şeyleri hatırlamak için çırpınıyordu. Ama yoktu! Beyninde sanki koca bir boşluk vardı ve bu boşluk onu boğuyordu. Kısık ve neredeyse duyulmayacak bir ses tonuyla inledi.

Bakışları tekrar yanında uyuyan adama kaydığında bir süre sesini çıkarmayıp adamı incelemeye başladı. Gür siyah saçlarından bir kaç tutma itaat etmeyi rededercesine kenara doğru kıvrılan saçlarından kurtulmuş alnına dökülmüştü. Bu görüntü nedense genç kızın içinde tuhaf bir his yaratmış tebessüm etmesine neden olmuştu. Göz kapakları kapalı, yüz hatları huzursuz bir haldeydi. Sanki bir sıkıntısı var gibi. Genç kız düşüncelerini bir kenara itip tanımadığı bu adamın sanadalyedeki, rahatsız olduğunu belirten yatış biçimine odaklandı.

Onun neredeyse iki katı olan boyu ve cüssesi küçük sandalyede oldukça tuhaf bir görüntü ortaya koyuyordu. Oturduğu sandalyede yayılmış, başını sandalyenin başlığına yaslamıştı. Bu görüntüyle açığa çıkan boynunda iri adem elması kendisini belli ediyordu. Yatış şeklinde adamın uyandığında boynunun ve belinin ağrıyacağını tahmin edebiliyordu. Bu düşünceler eşliğinde yüzünün hafifçe buruşmasına mani olamadı.

Derin bir nefes aldığında sırtındaki ağrı canını acıtmıştı ama herşeyden çok yanında uyuyan bu adamı merak ediyordu. Hem de delicesine. Ağrıyan vücuduna inat elini kaldırarak adamın dizlerindeki eline doğru uzattı. Yattığı yerden ancak baş parmağına ulaşabildiği için adamın parmağını kendi küçük avucunun içine alarak sıktı.

Mehmet rahatsız uykusundan sıyrıldığında kaşları çatıldı. Parmağında hissettiği ufak bir baskıyla göz kapaklarını araladı. Bakışları fotoğraftakinden daha güzel olan yeşil gözlerle buluştuğunda hızla oturduğu yerde doğruldu. O sırda paramağını sıkan genç kız bu ani hareketiyle ürkerek geri çekildi. Yüzüne yansıyan korkmuş ve bir o kadar meraklı bakışlarla ona bakıyordu.

Mehmet'in ağrıyan boynuyla kaşları çatılsada bir şey yapmayıp öne doğru eğildi. Dirseklerini dizlerine yaslayarak bakışlarını Meleğe sabitledi. Bir süre ikisi de sesini çıkarmayıp birbirlerine baktılar.

"Siz kimsiniz?" ilk konuşup aralarındaki sessizliği bölen Melek olmuştu. Aklında binlerce soru olmasına rağmen kendi isminden bile merak ettiği soruyu sormaktan kendini alı koyamamıştı.

Küçük hastahane odasına yayılan cılız ve naif ses Mehmet'in derin bir nefes almasına neden oldu. Kızın ses tonu, en sinirli bir insanı bile rahatlatacak derecede uysaldı. Mehmet bir süre sessiz kalıp bu sesin ruhunu okşamasına izin verdi.

"Mehmet KILIÇ" genç kız kulaklarına nüfuz eden kalın boğuk ses tonuyla gözlerini kapattı. Bu ismin, sesin ona bir şeyler çağrıştırmasını ne kadar çok istese de bu adam ona yabancıydı.

YalanlarWhere stories live. Discover now