Yalanlar-4-

48.6K 2.7K 324
                                    

Keyifli okumalar...

Ayşen Hanım, oğlunun bu davranışı karşısında nasıl tepki vereceğini ne söyleyeceğini bilmiyordu. Evet, oğlunun hayatına birisinin girmesini istiyordu ama böyle akıl dışı bir şekilde değil. Bir eli kalbinin üstünde merdivenlerden inip salona gittiğinde bakışları koltukta gereğince oturan  eşini buldu. Parmaklarının koltuğunun kenarına ritmik bir şekilde vurduğunu görünce fazlasıyla sinirli olduğunu anladı. Ayşen Hanım, kendisini geçmişti. Bu duruma oğlu için katlanabilirdi ama Mehmet'in asıl ikna etmesi gereken kişi babasıydı! Bu da pek kolay gözükmüyordu.

Mehmet'in de Ayşen Hanımdan farkı yoktu. Onunda aklında babası vardı. Yaşlı kurdu ikna etmek kolay olmayacaktı. Bu konuda kesin olan bir şey varsa aralarında çıkacak olan tartışmaydı. Gergin olduğu zamanlarda yaptığı gibi elini boynuna koyarak ovalamaya başladı. Mehmet, ailesine her zaman önem veren biri olmuştu. Aile önemliydi! Şağlam durmak için sorumluluk sahibi olmak için. Bakışları kocaman yatakta yatan Meleği bulduğunda üzerindeki gerginliğe rağmen gülümsedi.

Bu kız da onun ailesi olacaktı. Mehmet, bu kızla aile olmak istiyordu. Onun sorumluluğunu almak istiyordu ve alacaktı. Bunun için kendi ailesiyle tartışsa bile.

Son kez Meleğe baktıktan sonra odadan çıktı. Merdivenlerden inip salona gittiğinde annesi ve babasını koltukta sessizce otururken buldu. Ortama hakim olan gerginlik o kadar fazlaydı ki; bir maddeye dönüşüp soyuttan somuta geçiş yapacaktı adeta. Mehmet, geldiğini belirtmek için sesli bir şekilde boğazını temizlendiğinde istediği gibi bakışlar üzerine çevrildi.

Mehmet'in bakışları annesini es geçip babasında sabitlendi. Babası, öfkesinin başlangıcı olan bir sessizlik içinde oturduğu koltuktan kalktığında Mehmet, birkaç adım atarak ona biraz daha yaklaştı.

"Açıklamanı dinliyorum, Mehmet. Annenin söyledikleri doğru mu?"

"Yazlık evden dönüyordum. Yolda, otobüslerden birinin kaza yaptığını görünce inip baktım. Melek, yan yatmış otobüsün camından dışarı fırlamıştı, ben de onu alıp hastaneye götürdüm. Doktorlar bana kalıcı hafıza kaybı geçirdiğini söyleyince ben de o-" babasının, öfkeli bir şekilde konuşmasıyla Mehmet, sözlerinin devamını getiremedi.

"Sen de kızın hastalığından yararlanabileceğini düşündün!"

"Baba, beni dinler misin?"

"Mehmet! Seni bu saatten sonra dinlesem ne olacak?! Herşeyi kıza  söylediğin yalanları da geçtim sen, onun hayatını nasıl tehlikeye atacak kadar sorumsuzca davranabildin?  Kaza yapmış bir insanı ambulansı beklemeden hastaneye  götürecek kadar cahil değilsin! Hadi bunu da geçtim. Kızı neden bu kadar erken hastaneden çıkardın?!"

"O an ki endişeyle ambulansın gelmesini bekleyemedim. Hastanede kalamazdık, polisler ya da doktorlar şüphelenebilirdi." Mehmet, babasının aksine oldukça sakin bir ses tonuyla konuşuyordu.

"İsmail, biraz sakin olur musun? Bu meseleyi oturup sakince konuşalım." Annesi, olaya müdahale edip babasını sakinleştirmeye  çalıştığında İsmail Bey'in son sabır kırıntıları da uçup gitmişti.

"Oğlumuz resmen gencecik bir kızın hayatını mahvediyor. Sen bana sakın olmamı söylüyorsun!" babasının bu sözleri üzerine Mehmet daha fazla sessiz kalmadı.

"Mahvetmiyorum. Ben ona çok iyi bakacağım." İsmail Bey, işittiği  sözler karşısında dayanamayıp oğlunun yakasını yapıştı. İradesi bu kadar kuvvetli olmasa adam olmuş oğluna hayatında ilk defa elini kaldıracaktı.

"Biz seni böyle bencil mi yetiştirdik?! O kızın bir hayatı bir ailesi vardır. Kim bilir şuan ailesi ne durumdadır. Bunu hiç mi düşünmüyorsun?"

YalanlarWhere stories live. Discover now