Yalanlar-11-

29.4K 1.6K 91
                                    

Keyifli okumalar...

Kocaman, turuncu valizini zar zor da olsa peşinden sürükleyerek insanların arasından ilerlemeye çalışan Çağla son demlerine geldiği sinirlerinin her an patlaya bileceğinden şüphelenmeye başlamıştı. Sıcak bir yandan insanların gürültüsü bir yandan derken bir de üstüne ağır kocaman valizini bu insan selinin arasında ilerletmeye çalışıyordu. Tepesinde sıkıca topuz yaptığı saçlarından firar eden bir kaç tutam terden dolayı ıslanan yüzüne yapışmış durumdaydı.

Aynaya bakmayı çok sevmesine rağmen içinde bulunduğu durumu az çok tahmin ettiği için şuan en son istediği şey bir ayna olurdu, herhalde. Tam bu sırada diğer koluna taktığı kol çantasının içinde bulunan telefonu büyük bir gürültüyle çalmaya başladı. Yürümeye bir süreliğine ara verip kol çantasının içinde telefonunu bulmaya çalıştı. Çoğu kadın gibi onun da çantası bir sürü gereksiz ıvır zıvır doluydu. Gerçi, Çağla için hepsi gerekli kategorisi içerisinde yer alıyordu. Mesela eline gelen pembe sütyeni onun için gerekliydi. Şansızlık bu ya giydiği sütyeninin başına bir sey gelebilirdi. Ya da eline gelen parlak ten rengi çorap da önemliydi. Çorabı bir yere takılıp yırtılırsa o zaman ne yapardı. Düşüncesi bile ürkütücüydü.

O yüzden Çağlanın hiç küçük kol çantası olamamıştı. Çünkü o küçücük çantalara hiçbir şey sığdıramıyordu. Melek, genelde küçük çantalar tercih ederdi ve o çantasının içini bile dolduramazdı. Çağla bu duruma hayret etmeden duramıyordu. Hâlâ büyük bir gürültüyle çalan telefonunu sonunda bulup aramayı cevapladığında derin bir nefes verdi.

"Efendim, halaların bir tanesi."

"Çağlacım senin zaten bir tane halan var."

"Olsun. Benim on tane halam olsa bile sen bir tanem olurdun benim." Çağla'nın sözlerine karşılık karşı taraftan bir kıkırtı sesi yükseldi. Sesli bir şekilde itiraf etmese de halasını şimdiden özlemişti. Kolay değildi ki. Bütün çocukluğu, gençliği onun yanında geçmişti.

"Ne yapıyorsun? Arkadaşının yanına gidebildin mi?"

"Daha değil ama şuan oraya doğru yürüyorum."

"Bu sıcakta neden yürüyorsun? Taksiye binsene."

"Haklısın, halam. Ben neden bu sıcakta yürüyorum ki. Neyse halaların bir tanesi şimdi kapatıyorum, yerleştiğimde seni ararım."

"Melekten herhangi bir haber alırsan haberim olsun."

"Tamam, yanaklarından kocaman öpüyorum." Çağla, telefonunu kapatıp çantasına koyarken bir yandan da ilerlemeye devam ediyordu. Bakışları çantasında yola çıktığını fark etmemiş bir halde yürürken kulakları sağır edecek bir ses tonuyla çalan korna sesiyle irkilerek önüne döndü ve herhangi bir tepki vermesine fırsat kalmadan hızını düşüremeyen beyaz bir araba ona çarptı.

Efran, aniden yola çıkan kızla arabasının hızını düşürmeye çalışsada bunun için geç kalmıştı. Arabayla, yolun ortasında ne işi olduğunu bilmedigi sarışın kıza çarptığında endişeli bir şekilde arabadan indi. En son istediği şey aptal bir kız yüzünden katil olmaktı.

Arabanın önüne gittiğinde yerde oturmuş, çatık kaşlarıyla yaralanan dizlerine bakan kızı gördüğünde hafifçe tebessüm etti. Allahtan güzel bir kıza çarpmıştı. Belki bu çarpma bahanesiyle numarasını da alabilirdi. Sonuçta yeni insanları tanımak güzel bir şeydi.

"İyi misiniz?" Çağla duyduğu sesle bakışlarını kanayan ve aşırı derecede sızlayan dizlerinden sesin sahibine çevirdi.

Karşısında gördüğü adamla kaşlarının daha fazla çatılmasına engel olamamıştı. Televizyonlarda gördüğü, büyümeyen ve işleri güçleri kız peşinde koşmak olan zengin tiplere benziyordu. Belki çok keskin bir ön yargıyla yaklaşıyordu ama adamın kendisinde uyandırdığı izlenim de buydu.

YalanlarWhere stories live. Discover now