Yalanlar-7-

35.1K 2K 95
                                    

Keyifli okumalar...

Annesinin söylediği sözler ardı ardına beyninde yankılanıp duruyordu. 'Oğlum, baban Meleğin ailesine ulaşmış.' Söylemiş miydi babası herşeyi? Meleğini ondan alacaklar mıydı? Elindeki telefonu çaprazındaki tekli koltuğun üzerine fırlatıp elini boynuna götürerek ovuşturmaya başladı. Gergin olduğu zamanlar da yaptığı gibi...

Engel olmalıydı. Babasına sonuna kadar engel olmalıydı! Meleğin uyanmamasına dikkat ederek yavaşça kucağına aldı ve odasına doğru ilerlemeye başladı. Genç kızı yatağa yatırıp üzerini örttüğünde doğrulmak yerine bir süre yüzünü Meleğin saçlarının arasına gömerek derin bir nefes aldı. Kokusu burun deliklerine dolup ciğerlerine kadar işlemişti. Kendisini zar zor Meleğin kokusundan ayırıp üzerindeki pikeyi omuzlarına kadar çıkardı. Hava sıcak olsa da sonuçta insanlar uyurken üşürdü. Son kez yatakta huzurla uyuyan kıza baktıktan sonra arkasını dönerek odadan çıktı.

Salona gidip koltuğa fırlattığı telefonunu eline aldı ve Efran'ı aradı. Telefon ancak dördüncü çalışında açılmıştı.

"Alo?" Efran'ın sesinden buram buram uyku akıyordu.

"Efran, uyan kardeşim sana işim düştü."

"Mehmet, manyak mısın? Git yat sabah tekrar ara."

"Efran! Acil bir iş olmasa seni aramazdım." Mehmet, ciddi bir üslup takınarak konuştuğunda karşı taraftan bir kaç anlamsız küfür mırıldanmaları geldi.

"Söyle, kardeşim."

"Benim eve gelip Meleğin başında bekler misin? Zaten uyuyor ama uyanırsa evde tek başına korkmasına istemiyorum."

"Hayırdır, sen bu saatte nereye gideceksin?"

"Annemlere. Babam, Meleğin ailesine ulaşmış. İş iyice dallanıp budaklanmadan babamla konuşup bu işi halletmem gerekiyor."

"Tamam, kardeşim sen Meleği sıkıntı etme. Ben, başında beklerim fakat geri geldiğinde herşeyi anlatacaksın."

"Tamam, o zaman ben evden çıkıyorum. Sende fazla oyalanmayıp hemen gel."

"Çık sen. On dakikaya oradayım zaten."

"Evimin anahtarı sende var dimi?"

"Var, var." aramayı sonlandırıp telefonu cebine koyduktan sonra sessiz olmaya özen göstererek evden çıktı.

Geceden dolayı boş olan yolların rahatlığıyla on dakikaya varmıştı. Üzerine çöreklenen gerginliğin geçmesi için bir kaç dakika arabanın içinde sessizce oturdu. Babasıyla konuşurken sinirlerine hakim olmalı ve onu ikna edebilecek sözler söylemeliydi. Yoksa bu iş çözülecek yere daha da sarpa sarardı. Arabadan inip derin bir nefes aldı ve eve doğru ilerlemeye başladı.

Kapıyı çalmasının üstünden bir dakika geçmişti ki annesi uykulu gözlerle kapıyı açtı. Arkasında da her zaman ki gibi babası vardı.

"Oğlum. Bu saatte burada ne işin var? Hem Meleği evde tek başına mı bıraktın?"

"Babamla konuşacağım, anne. Melek de evde yalnız değil. Efran başında."

"Sen gidip yat Ayşen." İsmail Bey'in sert bir ses tonuyla söylediği sözlerden sonra Ayşen Hanım oğluna son kez bakıp içeri girdi.

"İçeri geç."

"Dışarıda konuşsak daha iyi olur, baba." Mehmet'in sözleri üzerine babası kısa bir süre sessiz kalarak oğluna baktı. Daha sonra duvardaki anahtarlıktan evin anahtarını aldı ve ayakkabılıktan terliklerini alarak evden çıkarak kapıyı kapattı.

YalanlarDonde viven las historias. Descúbrelo ahora