Yalanlar-13-

25.3K 1.6K 68
                                    

Keyifli okumalar...

Çağla, bindiği taksi de geriye doğru yaslanarak bakışlarını pencereden dışarıya çevirdi. Bakışları etrafta hızlı hızlı koşuşturup duran insanların üzerinde aheste aheste gezinirken kulaklarına aniden açılan radyodan yayılan müziğin sesi doldu.

Yaşamak yıldızlarda.
Seninle olmak istiyorum.
Sevişmek hüner değil, yanında kalmak istiyorum.
Yaşmak hüner değil, seninle ölmek istiyorum.

Sessiz bir mırıltıyla şarkı sözlerini tekrarlarken ruhuna çöreklenen huzursuzluğu bir köşeye atamıyordu. Aklı tamamen Melek ile doluydu. İstanbul daki tanıdık bütün arkadaşlarını arayıp Meleği sormuştu. Ama onlarında Melekten en ufak bir haberi bile yoktu. Sanki bu koskoca şehir Meleği yutmuştu.

Çağla, en yakın arkadaşı için endişelenmeden edemiyordu. Nerdeydi? Ne yapıyordu? Parası var mıydı? Ama Çağla aklına koymuştu, ne kadar sürerse sürsün Meleği aramaya devam edecekti. Meleğin, Çağladan başka dostu yoktu, Çağla'nın da ondan başka.

"Verdiğiniz adres burası, hanımefendi." Taksicinin sesiyle daldığı düşüncelerden sıyrılan Çağla çantasından cüzdanını çıkararak parayı ödeyecek taksiden indi. Başını kaldırıp geldiği yere baktığında tek kaşının hafifçe yukarı kalkmasına mani olamamıştı. Oldukça mütevazı olan ve dış cephesi tamamen kahve tonlarındaki villaya bakarken aklına kendi yaşadığı küçük apartman dairesi geldi. 

Kendisi su, elektrik faturası derken elinde kalan iki kuruş parayla ay sonunu nasıl getiririm diye dertlenirken böyle zenginlik içinde yaşayan insanların acaba ne gibi dertleri vardı?

Bu villanın benzerleri olan yakınlardaki diğer villalara da kısa bir göz attıktan sonra avucunun içindeki kağıda son kez bakıp çantasına koydu.

..... adresi.
Efran Karakaya.

Arkadaşının verdiği kısıtlı bilgilere göre bu Efran denen adamın bahçesini tasarlayacaktı. Efran... Ne değişik bir isimdi. Çağla bir an için hayatında ilk defa duyduğu bu ismin anlamını merak etti.

Çağla aklındaki düşüncelerle villanın o gösterişli kapısına doğru ilerlerken Efran, duştan yeni çıkıyordu. Beline bir havlu sarıp başka bir havluyla kıvırcık saçlarını kuruturken çalan kapı sesiyle yüzünü hoşnutsuzca buruşturdu. Bugün beklediği birisi mi vardı? Bir an aklına Mehmet gelse de onun bu aralar oldukça yoğun olduğunu hatırladı.

Melek adında hiç tanımadığı bir kız ansızın hayatına sokmuştu. İşin tuhaf tarafı da bu tuhaf durumun Mehmet'e gayet doğal gelmesiydi. Efran, bir yandan saçlarını kurutup bir yandan ıslık çalarken kapı sesini ne kadar duymazdan gelse de kapının önündeki her kimse gitmeye niyeti olmadığı belliydi. Bir an için gelenin annesi olabileceği aklına geldi ve bu düşünceyle hızlı adımlarla banyodan çıkarak kapıya doğru ilerlemeye başladı.

Kapıyı açmazsa annesinin paranoyaklık derecesine varan endişesi baş gösterebilirdi. Hatırlıyordu,  bir keresinde telefonunu uzun bir süre açmadığı için annesi neredeyse bütün polis merkezlerine tek tek gitmişti.

"Gayet, iyiyim anne." Sesli bir şekilde söylenerek aniden kapıyı açtığında kucağına düşen kişiyle dengesini sağlayamayarak geriye doğru sendeledi ve sırt üstü bir şekilde yere düştü. Tabi üstüne düşen kişiyle birlikte.

Efran, bu sert düşüşün etkisiyle gelişi güzel bir küfür savururken Çağla bu ani düşüşünün üstüne işittiği küfürle gözleri daha da büyüdü ve kalmak için adamın göğsüne elini koydu. Fakat hata yaptığını elleri kayıp tekrar adamın üstüne düştüğünde anladı.

YalanlarWhere stories live. Discover now