1-Kötü Haber

24K 1.2K 160
                                    

Geniş caddede elimde şemsiyem ve ayağımda topuklu botlarımla akşamki yılbaşı partisine hazırlanabilmek için eve gitmeye çalışırken çalan telefonum yüzünden etrafıma bakmadan yola çıktım ve bir kamyonetin aniden fren yapmasına neden oldum. Sürücü koltuğundaki adam camı açarak dikkatsizliğim için bana söylenmeye başladı ve avucumun içinde titreyen telefonumu açtım.

"Beril! Bugün dergiden erken çıkacağını söylememiş miydin? Ben eve geldim seni bekliyorum ama geç kalınca merak ettim."

Şemsiyeyi tutmakta olan elimi öfkeli sürücüye doğru kaldırarak kendimce özür dilemeye çalıştım ve arkadaşıma cevap verdim.

"Yoldayım Eda, yağmura rağmen beni alabilecek bir boş taksi bulursam geleceğim. Akşam parti var biliyorsun Burak'la birlikte gideceğiz, hazırlanmam gerek."

Telefonun diğer ucunda dedikodunun kokusunu aldığını belli edercesine birkaç saniye sustu ve sonrasında imalı bir ses tonuyla cevap verdi.

"Bugünlerde aranızdan su sızmıyor, Neredeyse her gün bir aradasınız."

"Bunu aylardır canı istediğinde eve uğrayan, ailesinden gizli nişanlısının yanına yerleşmiş arkadaşım mı söylüyor? Burak benim erkek arkadaşım, elbette partiye beraber gideceğiz."

Neredeyse doğduğumuz günden beri Eda ile birlikteydik ve bu yüzden bana karşı saplantılı derecede korumacıydı. Ona kalsa hiçbir erkeği on metreden fazla yanıma yaklaştırmayacaktı. Burak'ı sevmemesine şaşırmıyordum. Nihayet hiç durmadan salladığım elim bir taksicinin halime acıyarak kaldırımın kenarına yanaşmasına neden oldu. Biner binmez şoföre Kadıköy'e gitmesini söyledim. Bu sırada Eda da derin bir nefes alıp konuyu kapatmaya çalıştı.

"Her neyse, ben sadece dikkatli olmanı istiyorum. Eve geldiğinde seninle konuşacağım şeyler var Beril. Görüşürüz."

Telefonu kapatıp başımı arabanın camına doğru çevirdim ve yağmur damlalarının camda izlediği yolu seyretmeye başladım. Eda benimle ne zaman bir şey konuşacağını söylese sonrasında canım sıkılırdı. Acaba ailesiyle görüşmüştü de bizimkilerden kötü bir haber mi almıştı? Babamı en son ne zaman aramıştım? Bir ay mı olmuştu yoksa iki mi? Her seferinde araya giren mesafeler çoğalıyordu ve ben iletişim kurmakta daha da çok zorlanıyordum. Bu defa neyi bahane edecektim? Ülkenin en iyi kadın dergilerinden birinde çalışıyordum, çok yakında terfi alacaktım. Tam bir işkoliktim ve bu şehirde kurduğum hayata sıkı sıkıya tutunuyordum. Çünkü İstanbul'dan başka gidecek yerim yoktu.

***

Eda ile karşılıklı koltuklara oturmuş kahvelerimizi yudumlarken midemdeki stres topunu yok sayarak saçım ve makyajım gibi ayrıntılara kafa yormaya çalıştım. Söyleyeceği şey her ne ise on dakikadır karşımda lafı dolandırıyordu. Bu kumral, ufak tefek kızla aynı yaştaydık. Hayatımız boyunca hiç ayrılmamıştık ve birbirimize söyleyemediğimiz, sakladığımız hiçbir şey olmamıştı. Eda benimle kan bağından çok daha fazlasıyla bağlı olan kardeşimdi. Aynı kasabanın sokaklarında birlikte oyunlar oynamış, aynı ilkokul ve liseye gitmiştik. Hatta hep sıra arkadaşı olmuştuk. Birbirimizin evinden çıkmaz, ailelerimizi paylaşırdık. Üniversiteyi kazandıktan sonra İstanbul'a ilk geldiğim zamanlarda kendimi tüm dünyadan soyutladığım gibi onunla da iletişimimi kesmiştim. Eda ailesinin onun için tuttuğu evde kalırken devlet yurdunda kalmayı seçmiştim. Ancak mezuniyetten sonra diplomamı elime alınca kendimi yeniden iyi hissetmeye başladığımda onunla birlikte yaşamayı da kabul etmiştim çünkü artık kiraya ortak olabilecek gücüm vardı. Şimdi ise iki yıldır birlikte yaşadığımız evin salonunu ilk kez görüyormuş gibi etrafını inceliyordu. Gerginliği elle tutabileceğim kadar belirgindi.

Umudun Külleri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin