14-Düşler

8.8K 1K 111
                                    

***

Birbirine kenetlenmiş ellerimize bakarak Ege'ye gülümsedim. Çıplak ayaklarım ılık toprağın üzerindeydi. Arkamızda orman, önümüzde deniz vardı ve yeryüzünde bizden huzurlu hiç kimse olmadığından emindim.

"Haftaya nişana yetişeceksin değil mi?"

"Seninle gelirsem bu tüm dünyaya bizi duyurmak olur biliyorsun değil mi?"

Hayali bile gülümsetiyordu beni, Ege ile ismimin yan yana anılmasından nsaıl utanıp çekinebilirdim?

"Ben vaktinin geldiğine inanıyorum. Zaten sen Mert'i dövdüğünden beri aramızda bir şey olduğundan emin herkes, anlayacağın adımız çoktan çıktı. Ama sen istemezsen gelmek..."

"Hatırlatma bana o iti, asabım bozuluyor. Ayrıca istemeseydim bir yıldır elini tutmaz, ağaç tepelerinde kırık kanatlarla gezdiğin günden beri seni düşlemezdim çilli melek. Sadece bu şekilde davrandıkça bencil hissediyorum. Hayatın boyunca bu kasabadaydın. Çok az insan tanıdın, gözünü benimle açtın. Aramızdaki bağ, yakınlık seni yanıltıyorsa diye korkuyorum. Benim durumum farklı çünkü buradan gittiğim, başka kızlarla tanıştığım zaman bile aklıma, kalbime senden başkası giremedi."

Bahar gelip havalar ilk ısındığı vakit bizim için kurduğu hamağa oturup beni de yanına çekti.

"Ben ne hissettiğimi biliyorum Ege. Arkadaşlıkla aşkı birbirinden ayıracak olgunlukta olduğuma inanıyorum. Bir ordu dolusu adamla da karşılaşsam yine seni seveceğim. Bu yüzden acele edip beni kandırdığını düşünme lütfen. Senin yanında öyle huzurlu ve mutluyum ki... Kalbimin gümbürtüsü de mi yanılıyor yani? Rabbim bana seninkinden başka bir çift göze bakmayı nasip etmesin. Senden başkasını istemiyorum. İçim kaldırmaz zaten biliyorum. Ben seninim ve hep öyle kalacağım."

Yüzümü avuçları arasına alarak gülümsedi.

"Gerçek olamayacak kadar güzelsin. Gözlerimin önünde büyümene rağmen yanımdaki varlığına inanamıyorum. Sen bana hep böyle bak olur mu? Gözlerine hüzün çökmesin diye hayatım boyunca çalışacağım söz veriyorum."

Bakışları dudaklarıma yönelince utandım ve gözlerimi önüme çevirdim. Bu halim başımı göğsüne bastırarak saçlarımı koklayıp öpmesine neden oldu.

"Öyle masum ve kırılgansın ki seni severken incitmekten korkuyorum. Hayır ben sayısalcı, sağlıkçı adamdım sayende şair oldum iyi mi?"

"O da bir şey mi? Ben sayende âşık oldum."

Ya beni sevmeseydi, elimden tutmasaydı ne yapardım? İçimi ısıtan şefkati, ilgisi, koruyucu tavrı... Kollarında huzur bulduğum adam benim birlikte yaşlanacağım insandı. Doğmamış çocuklarımın babasıydı, geleceğimdi. Bunu bilmek önümde uzanan yıllar için endişelenmek yerine düşler biriktirmemi sağlıyordu.

"Nasıl geçecek bu birkaç gün? Her gittiğimde döneceğim günleri sayıyorum, sonra yine aynı şey. Sonbaharda vedalar bitecek neyse ki hem önümüzde yaz da var bir arada olacağız. Yine de bu defa hiç bırakmak istemiyorum seni Beril."

Başımı kaldırarak gözlerine baktım ve ayrılığın acısını şimdiden içimde hissettim.

"Böyle söyleme, sınavlarına odaklan ve bana bir an evvel dönmeye çalış. Benim bir yere gittiğim yok, yolunu gözlemeye kendimi alıştırmaya çalışıyorum."

"Çalışma, bensizliğe hiçbir şekilde kendini alıştırmanı istemiyorum."

"Sen askerdeyken ne yapacağız peki? Bazen ayrı kalmamız gerekebiliyor. Hem böylelikle kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Başka türlü nasıl şair olacaksın?"

Umudun Külleri (Tamamlandı)Where stories live. Discover now