21-Kiraz Ağacı

7.9K 1K 52
                                    


Sabahın ilk ışıkları odama dolduğunda çalan telefonumun sesiyle uyandım. Bir an önce kalkıp hazırlanmam için arayan Ege'ydi. Hevesle yataktan çıkıp duş aldım ve üzerime beyaz, uzun, yazlık bir elbise giydim. Ablam hava güzel olduğu için bahçede kızlara kahvaltılarını yedirmeye çalışıyordu. Onların sesini duydukça aklıma kendi çocukluğum geldi. Yatağında hemşiresinin yardımıyla kahvaltı yapan babamın odanın kapısından beni görebilmek için başını yana eğdiğini fark edince gülümseyerek yanına gittim.

"Günaydın babacım."

"Ne güzel olmuşsun sen böyle beyazlar içinde, melek gibisin."

Gözlerindeki sevgi ve hüzün kalbime dokununca gülümseyerek yanına gidip yanağından öptüm ciğerlerinde bir sorun oluşmaması için doktorun verdiği tuhaf aleti üfleyip üflemediğini sordum. Bizim ona daha çok ihtiyacımız vardı. Kendisine iyi bakmak zorundaydı.

"Ben iyiyim, merak etme. Daha kucağıma vereceğin torunları seveceğim. Gölgemi üstünüzden eksik etmem Allah izin verdiği sürece. Hadi gidip yeğenlerinle kahvaltı yap, Ege'yi de bekletme."

Ege'yle tatile gidecek olmam karşısında rahatsız olacak mı diye tereddüde düşmüştüm ama keyfi yerinde gibiydi. Hemşire kahvaltı tepsisini alıp odadan ayrıldığında baş başa kalmamızı fırsat bilip konuşmaya çalıştım.

"Baba Ege..."

"Ege seni çok seviyor. Çocukluğunuzdan beri bu hep böyleydi. Sana çok değer veriyor. Baksana, sadece sana değil hepimize sahip çıkıyor. Hiçbir zaman ne sevgisini söylemeye ne de elini tutmaya çekinmedi. Yıllar önce verdiğim izin hâlâ geçerli. Onunla bir yuva kurarsan ben çok mutlu olurum. Belli ki onun da niyeti hâlâ bu yönde yoksa senden herkese nişanlım diye bahsetmezdi. Birbirinizin kıymetini bilin. Kimseye bakma kızım, kalbinden geçene bak. Mutlu olmayı herkesten çok hak ediyorsun."

Babam çok haklıydı. Ege ile olan mutluluğumu başkaları yüzünden yeterince ertelemiştim. Bunu daha fazla ikimize de yapamazdım. Başımıza ne gelirse gelsin onsuz göğüslemek istemiyordum. Beraber olduktan sonra mutluluğa da mutsuzluğa da vardım. Aldığım cesaretle babamın yanından ayrılıp bahçeye çıktım. Başlarına ne geldiğinden habersiz, tabaklarındaki yumurtayı bitirmemek için anneleriyle kavga eden yeğenlerime bakıp gülümsedim. Ne olursa olsun ben onların teyzeleriydim. Bu iki masum çocuğa karşı sorumluluklarım vardı. Yanlarına oturup sohbete katıldım, onlara laf atıp şakalaştım. Ablamın yaptığı omletten yiyip çayımı içtim. Acelem olduğu için kahvaltıyı abartmak istemediğimi söyleyince meraklı gözler üzerime çevrildi ve kızlar nereye gideceğimi sordular. Ama Burcu benden önce davranarak cevap verdi.

"Teyzeniz Ege Enişteniz ile bulaşacak. O yüzden bu kadar güzel görünüyor."

Kendimi ilk defa teyze gibi hissediyordum. Ege de sonunda eniştelik unvanına kavuşmuştu. Kendisinden böyle bahsedildiğini duysaydı eminim çok mutlu olurdu. Gülümseyerek yeğenlerimin başlarını okşadım ve sofradan kalkıp minik bavulumu da alarak kapıya yanaşmış arabaya doğru yürüdüm. Bavulumu bagaja koymak için arabadan inen Ege'nin yüzüme öyle bir bakışı vardı ki önce kendimi yeniden on sekizinde bir genç kız gibi hissetmeme neden oldu. Sonrasında ise sevdiği adam tarafından beğenilen, değer gören bir kadın gibi hissederek özgüvenimin tazelendiğini fark ettim. Bana yıllar önce evlenme teklif ettiği günü hatırladım istemsizce ve o zamanlar parmağıma takmak için sabırsızlandığım ama önce beni babamdan istemesi gerektiğinden takmak yerine hayranlıkla kutusunun içinde izlediğim yüzüğü düşündüm. Sahi o yüzüğe ne olmuştu? Ege okul dışındaki zamanlarda çalışarak para biriktirmiş ve bana kendi kazancıyla almıştı. Gösterişli bir şey değildi ama zarifti, Ege'nin alın teriydi. İstanbul'a gideceğim gün Eda'ya vermiştim, ağabeyine teslim etmesi için. Zihnimde canlanan anılar tatsızlaşınca başımı Ege'nin kullandığı arabanın camından dışarıya doğru uzattım. Geçtiğimiz araziyi tanıdığımda ise coşkuyla koluna dokunup arabayı durdurmasını söyledim.

Umudun Külleri (Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant