27.Bölüm "Zalimin Oğlu"

6.6K 380 75
                                    

Bir önceki bölüm'den hatırlatma ;

Babam yüzümü silerek bana baktığında olanları anlatmamı bekliyor gibi bir hali vardı. Mutfak masasına oturdum babamda tezgaha yaslanarak beni izliyordu. Babamın ne kadar kızacağını bilsem bile herşeyi baştan anlatmıştım. Tuna'nın benimle sırf bir iddaa için çıkmasından şimdiki olanlara kadar çünkü artık ben birşey saklamaktan çok yorulmuştum. Ve güvenebildiğim tek kişi babamdı bana akıl vereceğini biliyordum.

Bir buçuk saate yakın anlatmıştım olanları babama susarak cevap vermesini beklerken oldukça şaşırtıcı bir şey yapmıştı.

Cebinden benim telefonumu çıkartarak bana uzatıp söylediği cümle ise resmen şoka girmeme sebepti.

"Saatin kaç olduğu beni ilgilendirmiyor Tuna'yı ara buraya gelsin hemen."

  2 Hafta Sonra

Yaprak'ın Ağzından ;

Denizi  öylesine boş boş izlerken kafamdaki birsürü düşünce rahatlamam gerekirken buna engel oluyordu.

İki hafta önce yaşananlar beni oldukça etkilemişti. Rüzgar'la kavga ettiğimizden beri tek kelime bile konuşmamıştık. Tabi Annelerimiz olaya el atmaya çalıştıkta tekrardan iki inatçı keçi gibi kavga ediyorduk bu yüzden onlarda vazgeçmişlerdi zamana bırakmışlardı. Üzülüyordum tabi öz gibi gördüğüm kardeşimle kavgalı olmaya ama ne yapayım çok kırmıştı beni o gece.

Haa , o geceye gelince Babam pat diye Tuna'yı evimize çağırmamı istemişti şok sebebine girsemde konu belliydi. Babam Tuna'yı sanki askeriyedeymiş gibi sorguya çekmişti. Tuna ise çekinmeden her sorusuna cevap vermişti. Mahçup olsamda babamın rahatlamasını umuyordum. Hala güvenmese bile en azından ilk zamanlardaki gibi katı kurallar koymuyordu. Tabi buluşmamıza izin veren kişi Annem'di.

Buraya gelip oturma nedenimse sadece düşünmekti. Rüzgar'la aramızın bozuk olduğu yetmiyormuş gibi birde Tuna'nın saçma sapan davranışlarına anlam vermeye çalışıyordum. Buluşmak için birsürü badireler atlatıp onu aradığımda sürekli bir meşkulum ayaklarına giriyordu. Ne kadarı doğruydu bilemiyordum tabi. Ama davranışlarıda bir değişikti. Benim herşeyimi aşırı derecede kısıtlayıp , kıskanmaya başlamıştı. Tabi bu ne güzel bir his dersiniz ama kesinlikle öyle değildi. Bunu çok katı ve sıkıcı bir biçimde yapıyordu. Abartıyordu.

Derince iç çektim. Telefonumun zil sesini duyduğumda elimi cebime atarak telefonumu açtım.

"Efendim Baba?"

"Nerdesin Yaprak?"

"Sahildeyim ne oldu?"

"O çocuklamısın?"

Göz devirdim.

"Hayır baba değilim tek başıma oturuyorum"

"Tamam gecikme"

Diyerek telefonu kapattığında yeniden göz devirdim. Delirecektim allahım ya!

Sessizce oturmaya devam ettim. Birden görüş alanım gidip kapkaranlık olmuştu. Noluyo lan!

"Bil bakalım ben kimim?"

Bu ses tabikide ...

"Tuna ödüm bokuma kaçtı insan gibi gelsene"

Diyerek sinirlendim. Gülümseyerek ellerini çekti ve yanağımdan öperek yanıma oturdu.

"Ne yapıyorsun burada tek başına güzellik?"

Omuz silktim.

"Hiçç öyle oturuyorum"

"Burada , tek başına ve hiç konuşmadan oturabiliyorsun öylemi?"

Lise Belası 2Where stories live. Discover now