[18]

11.8K 1.2K 221
                                    


Neredeyse bir aydır odamdan çıkmıyordum. Solgun görünüşüm yüzünden ve hekimin de onayından sonra kimse beni rahatsız etmemişti. Hatta mecbur kalmadıkça Iseul dahi yanıma gelmemişti. Ve de Jungkook.
Açıkcası Yoongi'yi de o günden sonra görmemiştim. Buradan ayrılırken bile.

Bana bahsetmemiş olsalar da kulağıma gelen kılıç seslerinden askerlerin bir şeylere hazırlandığı belliydi. Herhalde olası savaş için hazırlanıyorlardı. Bilmiyordum. Öğrenmek için de uzun zaman sonra dışarıya, konsey salonuna gidiyordum. Kısa adımlar atmış olmaya alıştığım için iki kat aşağımdaki salona gitmek eziyet gibi gelmişti. Gereğinden fazla yorulmuştum. Kapıdaki korumalara geldiğimi bildirmelerini istedim. İki askerden biri içeri girdi ve biraz sonra kafasıyla içeri girebileceğimi söyledi.

Büyük salona girdim. En son ne zaman buraya geldiğimi hatırlamıyordum. Önemli de değildi zaten. Bu tür şeylerden hoşlanmazdım.

Oda rutubet kokuyordu. Burada nasıl nefes alıyorlardı ki?

''Jimin!''

''Baba.'' dedim önünde eğilirken.

''Sonunda ayağa kalkabilmene sevindim. Lütfen otur.'' dedi eliyle çaprazındaki sandalyelerden birini gösterirken.

Geçip oturdum.

''Bizde klanımızın durumu hakkında konuşuyorduk. Katılarak bizi mutlu ettin.''

Uzun masanın etrafında oturmuş birkaç adama baktım. Hiç de mutlu görünmüyorlardı.

''Biliyorsun.'' dedi kısa sakalıyla oynarken.

''Kısa bir süre önce Bay Min buradaydı.''

Biliyorum.

Evet anlamında kafamı salladım.

''Babasının ölümünden bizi sorumlu tuttuğunu da biliyorsun. Hana zaten anlattı her şeyi.''

Hana adının kullanılmadığı bir yere gitmek istiyordum.

''Buraya uyarıda bulunmaya gelmiş. Gerçi onun gibi birinin sırf bu yüzden buralara kadar gelmesi ilginç, ulak falan yollayabilirdi.''

İçimden kıkırdadım. Bunun için geldiğini gerçekten düşünmüyordu, değil mi?

''Gerçekten siz mi yaptınız?''

Bunu beklemiyordu sanırım, yüzü bir anda ciddileşti.

''Bugüne kadar bu işlerle ilgilenmedin. Bundan sonra da karışmamanı tercih ederim.''

''Sorduğum sorunun cevabı olduğunu sanmıyorum bu, baba.''

Baba kelimesini vurgulamış olmam onu rahatsız etmişti.

''İşler senin anlayamayacağın kadar karışık Jimin. Sadece-''

''Anlat, belki anlarım.''

''Ne ara bu kadar saygısız oldun!''

Sandalyesini düşürecek kadar hızlı bir şekilde yerinden kalktı. Oysa kötü bir şey bile dememiştim.

Clan - YoonminWhere stories live. Discover now