[7]

14.5K 1.5K 744
                                    


Yoongi'yle konuşmamızın üstünden neredeyse bir hafta geçmişti ve ikimiz de bunun hakkında tek kelime etmemiştik. Hana'yla düğün hakkında konuşup etrafta geziyorlardı. Ben de Iseul ve onunla flörtleşen Taehyung'la bahçede oturuyordum. Mevsim bitmek üzereydi. Birkaç hafta sonra bahar gelecek ve resmi olarak düğün hazırlıkları başlayacaktı. Bu düşünce midemin kasılmasına neden oluyordu.

''Jimin de çiçekleri çok sever.'' dedi Iseul beni de konuşmaya dahil etmek için.

''Evet, severim.''

''Ah, öyle mi?''

Taehyung ilgili bir ses tonuyla konuştu.

''Bizim oralara gelmelisin. Her ne kadar topraklarımız çok verimli olmasa da hanımımız sayesinde çok güzel çiçekler yetişir-di.''

''Şimdi yetişmiyor mu?''

''Hanımımız vefat edince Yoongi dışında pek ilgilenen olmadı.''

Demek ki liderin bu ikinci evliliğiydi. Acaba Yoongi de üvey ebeveyni yüzünden sıkıntı yaşıyor muydu?

Her neyse, Yoongi'nin çiçeklerle ilgilenmesi hoşuma gitmişti. Annesi için yapıyor olmalıydı.

''Gerçekten!'' dedi yerinden sıçrarken.

''Lütfen dönüşte bize katıl. Sana bizzat ben rehberlik ederim.''

Kafayı yemedim herhalde demek isterdim ama onun gibi ince ruhlu birini incitmek istemiyordum.

''Hatta Iseul de gelmeli.''

Mahçup bir tavırla kardeşime baktı. Iseul durumdan memnun gözüküyordu.

''Kulağa hoş geliyor.''

''Anlaştık o zaman.''

Yemeğin hazır olduğunu belirten çan çalınca eve girdik.

...

''Jimin'i de dönüşte götürmeliyiz.'' dedi Taehyung sessizliği bozarken.

Babam kibirli bir şekilde onu süzdü. Sonuçta soylu bir aileden değildi ve Yoongi gibi güçlü bir klanın mensubunun olduğu bir masada rahatlıkla konuşabiliyordu. (Cümleyi yazarken can çekiştim.)
Yoongi'nin bunu dert ettiğini sanmıyordum. Hatta Taehyung'nun sevimli davranışları onu da gülümsetiyordu.
Gülümsemesinde şefkat vardı.

''O da istiyorsa neden olmasın.''

Çatalıyla tabağındakilerle oynuyordu.

''Ayrıca düğünden önce Hana'nın da görmesini isterim yaşayacağı yeri. Ona eşlik edebilir.''

Hayatımdaki konumunu bu sefer bana hatırlatan babamdı. Hana'nın ve babamın yüzü gülerken Iseul ve Taehyung'nun yüzü düşmüştü. İkisiyle de hislerim hakkında konuşmamıştım ama Iseul benim canımdı ve bir şeyler olduğu zaman anlatmak için kelimelere dökmem gerekmezdi. Anlayıverirdi işte. Taehyung'a da Yoongi söylemiş ya da Iseul bahsetmiş olabilirdi.

''Topraklarınızın soğuk olduğunu okumuştum bir kitapta, doğru mu Yoongi?'' dedi Hana cilveli bir edayla.

Yüz ifadesine bakılırsa bu Yoongi'nin dikkatini çekmemişti.

Yoongi.

Ona Yoongi demişti. İsmiyle hitap etmişti. Ne ara bu kadar samimi olmuşlardı?

Ve kitapta okuduğunu söylemişti. Tanrım. Bunu ona ben söylemiştim. En son ne zaman Hana'nın eline kitap aldığını hatırlamıyordum bile. Sinirden suratımın yandığını hissettim.

Kafamı kaldırıp Yoongi'ye baktım. Donuk ifadesiyle bile muhteşem gözüküyordu. Elimi uzatıp parmaklarımı teninde gezdirmek istedim. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki tanıştığımız günkü gibi gözlerini bana çevirdi.
Bakışlarımı çevirmedim. Ne kadar süre birbirimize öylece baktık, bilmiyorum.
Sonra Hana'nın sorusunu yanıtlamadığını hatırlamış olacak ki ona döndü.

''Buranın iklimine göre evet. Ama sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum.''

Fazla geçiştirici bir cevaptı.

''Ama Jimin-ah eminim ki yerleşimimizin manzarasını çok sevecektir.'' dedi gülümseyerek.

Masaya oturduğumuzdan beri sadece şu an ifadesini bozmuştu ve bu da benim için miydi? Babam ve Hana anlamayan bakışlarla önce Yoongi'ye sonra bana baktılar.
Bana neden Jimin-ah dediğini ona soramazlardı elbette. Herhalde sevgili kız kardeşim yine odama gelip bir şeyler zırvalayacaktı. Bunları düşünürken söylediği şey yüzünden utanmayı unutmuştum.

''Şey, tabii. Jimin hep zarif bir ruha sahip olmuştur. Herhalde küçükken benimle vakit geçirmesinden kaynaklanıyor.''

Hana'nın kahkahası büyük salonda yankılandı.
Yoongi'nin dudağı kıvrıldı.

''Eminim öyledir.''

Sert sesi kulak tırmalayan kahkahayı sonlandırmıştı. Sinirimin daha ne kadar artacağını merak ediyordum.

''Ben daha çok...'' düşünür gibi yaptım.

Yoongi'yi taklit ediyorum şu an.

''Daha çok anneme benzediğimi sanıyorum. Muhteşem bir kadındı.''

Sinirlenme sırası bu sefer babamda ve Hana'daydı. Yanımda oturan kardeşimin 'kendi kuyunu kazmaya devam et' bakışı attığını hissediyordum.

''Öyle mi?''

Sonunda Yoongi'nin dikkati tamamen benim üzerindeydi. Bu biraz beni gerse de hoşuma gitmişti. Onaylarcasına başımı salladım.

''Annene olan benzerliğini  bizzat görmek isterim.'' dedi ellerini birleştirip çenesini üzerine koyarken.

Şu an ne demek istediğini masada sadece ben anlamıştım. Gözlerimin parıldadığını görünce gülümsedi. Onunla didişmemiş olmak rahatlatıcıydı.

''Tabi.'' dedim Hana'ya bakış atarken.
Fazla sinirli gözüküyordu.
Kardeşimle aramda savaş başlattığımın tam olarak farkında mıydım, bilmiyordum. Ama sonunun benim için iyi olmayacağının farkındaydım.

''Bunun için sabırsızlanıyorum Jimin-ah.''

Clan - YoonminWhere stories live. Discover now