13.Bölüm- Perfume

634 18 3
                                    

Medyaya bakmayı unutmazsanız çook sevinirim çünkü gifleri hazırlamak için özel çaba harcıyorum. :) Bide tabi yorum, vote falan halledersiniz sizz :))

İyi okumalarrr

Eve geldiğimizde ayakkabılarımı çıkarırken bir yandan da hala söyleniyordum. Kum olmayan yer kalmamıştı. Yetmiyormuş gibi birde ayakkabıma dolan kumlar sayesinde ayaklarım gıdıklanıyordu. Tabi birde banyoyu kaptırmam vardı. İki gün önce süre tutmuştum. Banyo yapması tam iki saat sürüyordu. Kumlu bir popo, tuzlu suyla yapışmış saçlarla dolaşmam gereken iki saat daha. Üstümü değiştirmesem bu şekilde iki saat daha ayakta durmam gerekiyordu. Değiştirmemse banyo yapacağım için ekstra kirli, dolaylı yoldan ekstra kirli çamaşır demek oluyordu. Dolabı açtığımda daha önceden giydiğim askılı bir bluz ve şortu gördüğümde gülümsedim. Hava soğuktu ama iki saat üstümde battaniyeyle yaşayabilirdim. Daha az kirli çamaşır daha az sorun demekti.

  Kesinlikle yanılmıştım. Hiperaktif biri değildim ama normal bir şeyi bile yapmak zorunda olduğunda dayanamama durumu benim içinde geçerliydi. Battaniyeyi omuzlarımda tutarak salonda dolaşırken etrafı inceliyordum. Sadece tek duvarda olan çiçekli duvar kağıdını daha önceden fark etmemem ilginçti. Salonda duran kocaman şömineye ilk kez görüyormuş gibi tepki vermemse korkutucuydu.

Cidden.

 Ağzımda nefesimi tutarak yanaklarımı şişirdikten sonra bunu birkaç kez daha tekrarladım. Kulağımı banyonun kapısına dayadığımda sürekli aynı tempoda akan su sesi sayesinde orada uyuya kaldığını düşündüm. Banyonun kapısını es geçip odamın kapısını açtığımda her zamanki gibi açık duran pencereyle karşılaştım. Bunu tamamen unutmuştum. Bir dahaki yağmurda şemsiyeyle uyumak zorunda kalacaktım büyük ihtimalle. Yada kalmazdım… Luke’un sıcak yatağını düşününce açık kalabilirdi. Bu adildi. O beni sürekli uyuz ederken geceleri kocaman yatakta rahatça uyuması gerekmiyordu.  Banyonun kapısına tekrar kulağımı dayayıp emin olduktan sonra odasının kapısını açtım. Öncekinin aksine yatak toplu ve eşyalar tekli koltuğun üstüne koyulmuştu. Komodininin en üst çekmecesine ulaştığımda zafer dansımı yapmamak için zor duruyordum. Yan yana dizili şişelerden hangisini alırsam farkına varmazdı acaba? Fark etse bile bunu kişisel olarak algılamaması gerekiyordu. Parfümlere karşı bir zaafım vardı. Sırf bu yüzden Paris’ten dönerken hava alanında bir saat beklemek zorunda kalmıştım. Ötekilerine göre daha az dolu olan şişeyi burnuma götürdüğümde tek bir nefeste bütün şişeyi bitirmek istiyordum. Bu parfümün ismini daha önce duymuş olmamam diğerlerine göre neden daha fazla çekici geldiğini açıklıyordu. Birkaç kez daha kokladıktan sonra ortadan bir şişe çekip ötekilerinin arasını açarak fazladan yeri kapattım. Dışarıdan görüldüğü kadar dikkatli biri olmasa çok iyi olurdu. Her gün parfümlerini sayan bir manyak olmaması da önemliydi. Hem ben çalmıyordum ki benim fotoğrafıma karşılık onun parfümü. Yeterince adildi.

Odasının kapısını yavaşça kapattığımda banyonun kapısının aralık olduğunu görünce yaptığım panikle görmüş olma ihtimaline aldırmadan odama girip kapısını kapattım. Bir süre kapının arkasına sindikten sonra kulağımı kapıya dayadığımda tek duyduğum şey homurdanma sesi olduğunda biraz rahatlamıştım. Herhangi bir şeye söyleniyor olabilirdi. Çünkü o Luke’tu.

Camı kapatıp parfümü camın önündeki komodinin üstüne koyduktan sonra önüne görünmemesi için saati çektim. Kafamda bir kilo deniz tuzu varken en fazla bu kadar düşünebiliyordum. Bornozumu, baş havlumu ve saç fırçamı yanıma aldıktan sonra banyoya girdim.

Aldığım duştan sonra kesinlikle daha hafif hissediyordum. Hafif ve daha az kumsuz. Saçımı kurutup çeşitli kremleri yüzüme sürdükten sonra banyoda kalma süresi konusunda kesinlikle Luke’la yarışmıştım. Banyodan çıktığımda burnuma gelen yoğun parfüm kokusu beynime anında tehlike sinyalleri yollamıştı. Evin içindeki ürkütücü sessizlikle birlikte odama ilerledikçe parfüm kokusu iyice yoğunlaşıyordu. Kapıyı açıp içeri girdiğimde ilk önce açık olan pencereye, daha sonra yere düşmüş eşyalara ve eşyaların arasındaki kırılmış parfüm şişesine baktım.

We RemainWhere stories live. Discover now