"Sema sen... şey, çay koyar mısın zahmet olmazsa?" Cevap vermeden önce bakışlarını bana doğru çevirdi. Yüzünde rahatsız edici bir ifade vardı. Sanki bana anlatmak istediği bir şeyler vardı. Hiç hoş olmayan şeyler...

"Tamam, hazırlarım hemen..."

Harun ağabey oturmamı işaret edip karşıma geçti. Çayın bahane olduğu belliydi. Harun ağabey yalnız kalmamız için öylesine söylemişti bunu. Konuşmamız gerekiyordu. Boğazını temizleyip "Biliyorum... aklın çok karışık. Öyle değil mi?." diye başladı. Cevap vermek yerine kafa salladım. Heyecandan kalbim hızlı hızlı atıyordu.

"Ben... elimden hiçbir şey gelmiyor.. Yani.." sertçe yutkunup derin bir nefes aldı.

"Onun kim olduğunu biliyorsun, değil mi?"

"..."

"Harun ağabey, benden istiyor? Ona ne yaptım?"

"..."

Yer döşemesi gıcırdayınca bakışlarımı yukarı kaldırdı. Sema kolları bağlamış, yanıma gelmek için sabırsızlanıyordu.

"Ben dışarıdayım. Çok fazla oyalanma."

"Tamam."

Harun ağabey yüzüme bile bakmadan çıkıp gitti. Gider gitmez Sema soluğu yanımda aldı ve direk "Betül'ü evlendireceklermiş!" deyiverdi. Hiç bir tepki vermeden öylece yüzüne baktım. Suyun içinden gelen boğuk ses gibiydi, yavaş yavaş yüzeye çıktı ve kulaklarım gerisini duymaz oldu. Sema omuzlarımdan sarsıyordu kendime gelmem için. Saçmalık! Kendinde olmayan ben değildim, onlardı!

"Ne evlenmesi!?"

"Bilmiyorum. Üç gündür görmüyorum onu. Dün sabah telefonda söyledi. Seni defalarca aradım ama cevap vermedin.."

"..."

"Senin neyin var Evra? Neden bu kadar kötü görünüyorsun? Neden kaç gündür ortalarda yoksun?  Hiçbirinize ulaşamadım kafayı yemek üzereydim!"

Bende öyle...

"Ne oldu söylesene?! O geceden sonra resmen tepetaklak olduk.."

"..."

İnce, çok ince bir yaş yavaş, çok yavaş bir şekilde yanağımdan geçti ve dudaklarımın kenarında durdu. Sema konuşmayı bırakıp bana sıkıca sarıldı. Bende ona sarıldım. Birazdan gitmesi gerekecekti. Gitmemesi için yalvarabilirdim. Yine yalnız kalma düşüncesi içimi ürpertiyordu.

"Hiçbir şey anlamıyorum. Ama her ne oluyorsa bir an önce bitsin!.."

Kapının tıklatılmasıyla geri çekilip ayağa kalktı. ''Harun ağabey çağrıyor.. ''

''...''

''Evra, gerçekten iyisin değil mi? Sanki benden bir şeyler saklıyorsun.''

''Ben.. iyiyim. Beni merak etme. Betül'ün yanına gidebilir miyiz? ''

''Hayır, dışarı çıkmasına izin vermiyorlar. Zaten beni de gizli gizli aramıştı. Sadece zorla evlendireceklerini söyledi. Harun ağabey yapacak hiçbir şey yok diyor. Ellerinde olan bir şey değilmiş.''

Kapı tekrar vurulunca bu sefer bende ayağa kalktım. Sema'nın koluna girip yavaş adımlarla kapıya doğru yöneldik. Ondan yardım istemeli miydim? Belki bir şekilde bana yardım ederdi?

Hayır... onun hayatıda mahvolabilirdi.

''Eğer sesini çıkartırsan arkadaşlarının canını yakarım!..''

''Evra... sana diyorum, dinliyor musun beni?''

''Ha? Efendim?''

''Yarın mutlaka okula gel. Tamam mı? '' belli belirsiz kafa sallayıp ''Tamam.'' dedim ve kapıyı açtım. Harun ağabey sırtını arabasına yaslamış Sema'yı bekliyordu. Geldiğimizi görünce doğrulup yanımıza geldi. Sema gitmeden önce sıkıca sarıldı bana ve kulağıma fısıldadı ''İyi olmadığını biliyorum... Betül için bir şey yapamıyor olabilirim ama seni yalnız bırakmayacağım...''

Dağlar Dumanजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें