2.0 'Final'

308 40 38
                                    

Bölüm Şarkısı: Tiger JK & Jinsil- Reset

3 Ay Sonra...

Gözlerimi perdeleyen elleri kavrayıp "Göremedeğim zamanlarda gerçekten huzursuz oluyorum. Gelmedik mi hâla ?" Diye sorduğumda Hyung Woo'nun elleri geri çekildi.

"Ben aç deyince aç, tamam mı ?"

Cevap vermeyip sadece başımı salladıktan sonra dediği gibi gözlerim kapalı bekleyip aç dediği anda gözlerimi açtım. Karşılaştığım geniş ve ferah bir atölye beni oldukça heyecanlandırıp mutlu etmişti.

"Burası çok güzel..."

Kendinden tatmin bir gülümsemesi ile yanımızda duran masaya sağ kolunun dirseğini yaslayıp etrafa kısa bir bakış attı. "Beğeneceğini biliyordum. Burası senin artık"

Bana 'burası senin' dediği yer her tarafı camlarla kaplı dışarıda ki şehirden uzakta kalan yeşillik alanı bahşeden, tuvaller boyalar fırçalar ve paletler ile dolu sıcacık bir aurası olan atölyeydi.

"Ciddi olamazsın. Dalga geçmiyorsun değil mi ?" Diye sorduğumda suratında ki keyifli gülümsemesi çekip gitmiş yerine ciddi tavrı yerleşmişti. "Böyle şeylerle şaka yapmayı sevmiyorum. Bize kahve yapsana buraya gelene kadar yeteri kadar üşüdün"

Masanın yanında duran ahşap sandalyeye yerleşip eli ile atölyenin en ücra köşesinde duran büfeyi gösterdi. Bir kaç mutfak dolabı tezgah ve mini buzdolabının olduğu büfeye varıp dolaplardan iki büyük kupa ve kahve için süt tozu ve hazır kahve tozunu alıp su ısıtmaya başladım.

"Gelinlik seçimlerine başladın mı?" Diye sorduğunda bardağı kavrayan elim havada kalmıştı. Hafifçe tebessüm ettim, onun görmediğini bilsem bile. "Seninle birlikte gideceğimi söylemiştim. O yüzden hâla hayır."

"Kusura bakma işlerim biraz yoğundu bu hafta. Yarından sonra tüm işlerini birlikte halledebiliriz."

Tüm güzel niyetleri ile dolu dolu koskoca 3 ay geçirmiştim. Güzel anıları içinde barından 3 ay...   Bu süre zarfında Shi Hoo'nun beklediği 'Seung Hyun'dan ayrılık acısını' fazla çekmemiştim. Zaten öyle bir yapıya sahiptim. Dizilerde ki umarsız ayrıca duygularını gerektiği gibi yaşamayan ve izleyiceler tarafından sıkça eleştirilen bayan oyuncular gibiydim. Biraz acımasızcaydı ama durum bundan ibaretti. Sanırım Seung Hyun'u günde iki üç defa düşünmekten daha fazlasını yapmamıştım. Bazende aldığım magazin dergilerinde görüyordum.

Hazır ve üstünde sıcak olduğunu kanıtlayan dumanlara sahip kahvelerim, zeminde sivri topuklu çizmelerimin oluşturduğu tiz sesle karşısında ki sandalyeye oturup kahvesini ona doğru uzattım.

"Minah'ın ne zaman rehabilitasyondan çıkacağını biliyor musun ?" Diye sorduğunda yine boşluğa daldım. Omuz silkerek geçiştirici bir cevap verdim "Kendisini ne zaman iyi hissederse o zaman"

Benim geçirdiğim büyük kalp spazmından sonra bir daha kendini toparlayamayıp ruhen ve psikolojik açıdan sıkıntılı günler geçirmişti. Hissettiği suçluluk duygusundan dolayıda kimse ve özelliklede benimle yüz yüze gelemiyordu. Onu affetmiştim yinede her gördüğümde boğazımı bir el kavrayıp beni öldürmek istercesine sıkıyordu. Bu yüzden beş defa ziyaretine gidebilmiştim. Bana eski anılarımı -hatırlaması güç anılarımı- hatırlatıyordu.

"Bu akşam aile yemeğine katılmadan önce hastaneye uğramalıyız. İlaçlarını aksatmıyorsun değil mi ?" Bıkkınlıkla başımı sallayıp "Hayır, ama hastanede ne yapacağız kontrollerime daha bir hafta var" dediğimde bir şeyler söylemek istecesine kıpırdandıktan sonra yaslanmaktan vazgeçip masaya doğru eğildi ve masanın üzerinde duran elimi kavradı.

Free || T.O.PWhere stories live. Discover now