0.5

248 33 4
                                    

Bölüm Şarkısı: Jessica- Fly 

"Erkekliğimden şüphen mi var?"

Derince yutkunup jöle kıvamına gelen ayaklarımı dik tutmaya çalıştığımda dudaklarına ve yutkundukça inip kalkan, oldukça belirgin adem elmasına bakmaktan kendimi alamamıştım.

Birden geri çekilip mesafeyi açtığında duvara iyice yaslanıp düşmemek için tutundum. Çenesiyle ne halde olduğunu bilmediğim yüzümü işaret edip "Mimiklerinden bakılırsa yokmuş " dedikten sonra tatmin olmuşcasına beni arkasında bırakıp iki dükkan aşağıda ki önünde taksiler park edilmiş taksi durağına girdi. Kendimi toparlayıp düzenli nefes alışverişi yaptıktan sonra sarsak adımlarım ile peşinden küçücük durağa girdim.

İçeride oturan koca göbekli adama derdini anlatabilecek kadar yeterli japoncasının olamayacağını bildiğim için konuya direk girdim.

"İyi günler ben bir saat kadar önce sizin durağınıza ait bir takside önemli bir tablomu unuttum. Acaba taksi buradaysa alabilir miyiz ?" Dedikten sonra plakasını çektiğim taksinin resmini telefonumu adama doğru tutarak gösterdim. İki gündür tablo kelimesi ağzımdan eksik olmuyordu. Ve bu iyice sıkmaya başlamıştı.

"Kusura bakmayın genç hanım ama bu taksinin bu günlük nöbeti bitti. Şöfor şuan evindedir" dediğinde gözlerimi kapatıp nefesimi tutmaya başladım. Ben kendimi öldürmesem yanımda duran ve soran gözlerle dikilen Seung Hyun beni öldürecekti.

"Ne diyor adam ?" Diye sorduğunda duymazdan gelip adama "Evinin adresini öğrenebilir miyiz, bu çok önemli. Yanımda ki arkadaşıma ait bir eşya ve arkadaşım bugün akşam Kore'ye dönmek zorunda" dediğimde adam anlayışla başını sallayıp masanın izerinde duran not kağıdına bir adres yazdı.

Kağıdı almak üzere elimi uzattığımda Seung Hyun benden önce davranıp kağıdı iki parmağı ile kavradıktan sonra beni arkasında bırakıp küçücük duraktan çıkınca masanın diğer tarafında oturan adama teşekkür edip saygıyla selamladıktan sonra koşarak Seung Hyun'un peşinden gittim.

"Az biraz bildiğim Japoncam ile o adamın şuan işte olmadığının bu adreste olduğunun farkındayım. Ve senin için uygun ceza düşünüyorum. Sayende sabahtan beri ordan oraya koşturup duruyorum"

Dudaklarımı büzüp cevap vermedim. Duymazdan gelmeye çalışıyordum. İki sokak aşağıda ki arabasına binip yine ve yeniden yola koyulduk. Adresi navigasyona giren Seung Hyun'a bakıp "Baya uzaktaymış. Yer neresi tam olarak ?" Diye sordum.

"Sahile yakın bir kasaba" derken sinirden çenesinin seyirdiğine şahit oldum. Daha fazla sinirlerini germemek adına sessizce oturduğum yere sinip dudaklarımı yolculuk boyunca açmamak adına sıkıca birbirine bastırdım.

Yarım saate yakın bir süredir hatta daha fazlada olabilir yoldaydık. Sonuna kadar açtığım pencerden dışarı kafamı çıkartıp rüzgarın şiddeti yüzünden karman çorman olan saçımı umursamayıp sahile yaklaştıkça gelen deniz kokusunu derince içime çektim. Uzun zamandır kalabalık şehirlerin dışına çıkıp böyle güzel havaya sahip yerlere gelmiyordum.

"O kafanı içeri sok. Dibimizden araba geçip kafanı kopartırsa karışmam. Hatta işime gelir geride kalan bedeninide arabadan yola atarım" dediğinde gülümseyerek gökyüzüne bakmayı kestim ve arabanın içine girdim. Fazla çekilmez ve gıcık biriydi.

Kollarımı göğsümde bağlayıp yolu izlemeye devam ettiğimde direksiyonun yanında ki bir düğmeye bastığı anda arabanın tavanı katlanarak geriye doğru toplanmıştı. Gözlerim sevinçle parlarken arabanın üstünün açılmasıyla görünen bulutsuz ve güneşli gökyüzüne bakıp daha sonra hafifçe sırıtıp güneş gözlüğünü takan Seung Hyun'a baktım.

Free || T.O.PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin