1.3

209 32 7
                                    

Bölüm Şarkısı: Jessi- No Love

Gözlerimi sinirle kapatıp geri açtığımda Hyung Woo tam karşımda dikilip elinde ki bir şişe suyu bana uzatıp yanıma oturdu. Öfkeden titreyen ellerim ile pet şişeyi kavradığımda bir kısmı içine göçmüştü.

Buz gibi suyu içip genzimi acıtmasına izin verdim.

Minah tam karşımda ki koltukta söylenerek benim gurur duyduğum eserimi daha insancıl hale büründürmek için saçlarını elleri ile düzeltiyordu.

"Dinlemden yargılamak senin ne haddine Nana, kendine gel" dediğinde oturduğum yerden hızla kalkıp elimi tekrar saçlarına doğru savurdum. Bu sefer hazırlıklıydı ve hamlemden kurtulmuştu. Belime dolanan kollar beni hafifçe havaya kaldırıp Minah'tam uzaklaştırdı.

Elimi Hyun Woo'nun karnımım üzerinde duran eline koyup sertçe ittirdikten sonra Minah'a dönüp parmağımı ona doğru sallayarak "Sakın eve gelmek gibi bir hata yapma." Dedim ve koltuğun üzerinden çantamı alıp hızlı adımlarla şirketin dinlenme odasından çıkıp asansöre doğru ilerledim.

Gelen asansörün kabinine girip sırtımı aynalı duvarına yasladıktan sonra az önce ki kurşun geçirmez öfkem yerle bir olmuştu. Tek kurşun ile.

Biri kardeşim diğeri beni kendine bağımlı yapan umarsız bir adamım teki. Ve beni en çok bu ikisi yaralamıştı. Sessiz çığlıklarım asansörü yankılatırken iki yanağımda da hisseettiğim ıslaklık ile dizlerim bağı çözülmüştü. Yavaşca aşağı doğru kayıp zemini bulduktan sonra dizlerimi karnıma çekip ellerim ile yüzümü siper ettim.

En çok da Minah'ın bana bir açıklama yapmadan kendine savunuşa geçmesiydi bana dokunan. İçime çektiğim kesik bir nefes benliğimi darma duman edip tüm duygularımı tekrardan harekete geçirmeye başladığı an asansörün kapısı açıldığı için serin bir rüzgar tenime değip geçti.

"Nana ?"

Başımı yasladığım diz kapaklarımdan çekip karşımda telaşla bana doğru yaklaşan bedenin sahibine baktım. Shi Hoo dikkatlice bedenimi süzüp yanıma çöktü ve asansörün en üst kata çıkması için düğmeye bastı.

"Soru ne ?" Diye sorduğunda yüzüm ondan başka bir yöne doğru dönüp göz yaşlarım olmasına rağmen alayla gülümseyip "Uğruna canımı verebileceğim insanlar beni kendi çıkarları için dipsiz bir kuyuya attılar, çıkmak için o insanlar ile debeliniyorum da yoruldum biraz, soluklanıyorum" dedim.

Ucu ona dokunan kelimelerimden sonra içerleyip "Ne demek o, biz yani ben kendi adıma yaptığım her şeyin sonucunda senin olacağın konumu düşünüyorum. Ciddi anlamda öyle mi düşünüyorsun ?" kısık sesinde biraz kırgınlık biraz da kızgınlık vardı.

"Bu dünyada üzerine daha fazla değer verdiğimi bilmediğim sen, cehennemden kaçıp kendimi kurtarmak isterken babamın isteği üzerine beni tutup tekrar cehenneme atan sen, babam şirketin hisseleri ve itibarı artsın diye beni istemediğim birisine yamadı, olmayan kardeşimin yerine koyduğum, sevdiğim adamın dedikodusunu yapıp en özel anılarımı paylaştığım Minah yokuluğumdan faydalanıp sevdiğim adam ile... neler yaptı bilmiyorum"

"Bir saniye, bir saniye. Minah o adam ile... Anlayamıyorum emin misin, Minah'dan bahsediyoruz." Dediğinde sertçe yutkunup "Ha, bir de tüm bunların arasında sizin gibi beni söyleyen bir adam daha çıktı. Bu sevgi sizinkilerden farklı. Hyung Woo istemediğim evliliği yapmam için babama rest çekti. Sırf beni sevdiği için"

"Hyung Woo nişanı iptal ettirdi mi, ne güzel işte sevinmelisin"

"Shi Hoo, kuzenim bana ihanet etti, babamdan bu yaşımda tokat yedim. Daha nasıl mutlu ol dersin. Ben Kore'ye geri dönene kadar hiçbiriniz ile konuşmak istemiyorum. Anladın mı ?" Diye sorduktan sonra en üst katta duran asansörün aşağı doğru yol alması için düğmeye bastım.

Free || T.O.PWhere stories live. Discover now