Bölüm 22 = Sazan.

2.7K 162 25
                                    

Ağaca doğru yürümeye başladım. Önce yerde gördüğüm avucumun içine kadar sığabilecek bir taşı yerden aldım ve ağacın arkasından gelen kahkaha sesi'nin kime ait olduğunu öğrenmeme sadece bir kaç adım kala durdum. Ben gelecekteki parlak ajan adaylarının arasındaydım öyle değil mi? Beni bu kahkaha atan aşırı geri zekalılıktan yoksun mal mı korkutacaktı? Elbette hayır.

"Sera ya senin bu kad..." demesine kalmadan olduğum yerden sıçrayarak içimdeki çığlığı salı verdim. Ben sola doğru dönmek için hamle yapacakken onun sağımda belirmesine bayağı bir tepki vererek taşı hiç düşünmeden üstüne fırlatıp on, on beş adım ağaçtan uzaklaştım ve beni bu kadar korkutan kişinin kim olduğuna baktım.

Üstünde siyah atlet, altında gri askeriye pantolonu ve terden dağılmış gün ışığında turuncu tonlarında gözükse de ormanın gölgeliğinde kahve rengine kaçan saçları ile bir bana birde ayaklarının dibinde duran taşa bakıp duruyordu Altar.

Elimi sanki maraton koşmuşum gibi inip kalkan kalbimin üstüne koyup ötekiyle de en yakın ağaca dayadım. "Ay sen miydin?"

"Evet bendim ama sen gerçekten de bana az önce bu şekilde mi taşı attın?" diye sordu gözlerinde ki şaşkınlığı gizleme gereği bile duymadan.

"Evet" dedim kendime gelmeye çalışırken, "neden ki?"

"Taşı tam kalbimin üzeri fırlattığını biliyor musun? Refleksi benim kadar hızlı olmayan bir insanın kalbini durdurmaya yeter de artardı bile bu atışın."

Harbi mi lan? "Şey" dedim bu sefer afallama sırası bendeydi anlaşılan. "Ben farkında olmadan birden fırlattım taşı, bir yerin acıdı mı?"

Altar bana doğru yürürken "Hayır ama korku anında bile bu kadar tam isabet ata bilmene şaşırdım doğrusu, az önce bir ağaç ile konuşacak kadar sazan olan birisi için oldukça başarılı bir hamleydi."

"Sazan mı, sen bana sazan olduğumu mu söyledin az önce?" Dedim sinirlerime hakim olmaya çalışıyormuşum gibi yaparak.

Altar tam karşıma dikilerek "Az önce sana şahane bir atış yaptığını da ima ettim bunu duymadın herhalde?" dedi.

"Sen kim oluyorsun da bana sazan diyorsun, önce kendine bir bak istersen" diyerek onun yanından geçtim ve yürüyüş yoluna çıkıp okula doğru yürümeye başladım.

Eğer şimdi benim peşimden gelirse belki de onun aklını çele bilirdim. Erkekler her zaman kendilerini reddeden kızların peşinden koşarlar ve Altarında onlardan geri kalır yanı olmadığını biliyordum. Oda onlar gibiydi. Oda her erkek gibi bel altı düşünüyordu ve bunu sürekli yapıyordu, hemde beni hemen hemen hiç tanımamasına rağmen. İster istemez acaba tanıdıklarına nasıl diye düşünmeden edemiyor insan.

"Hey Sera beni yanlış anladın, ben sadece seni görünce dayanamadım ve şaka yapmak istemiştim ama sen aşırı tepki veriyorsun şuan."

Durmadan yoluma devam ettim ve o yokmuş gibi bu seferde hafif tempolu bir şekilde koşmaya başladım. Ne yani bugün ki olanlar için hiç mi trip atmayacaktım, hiç mi tavır almayacaktım? Eğer almazsam ve onunla hiç bir şey yokmuş gibi konulursam basitleşirdim.

"Sera neden benden kaçıyorsun şimdi?" dedi peşime takılarak.

Hiç cevap vermeden yoluma devam ettim, bu gün ki olayı onun burnundan getirmem gerekti ki gidip Meltem ile tartışacak sebebi olsun.

"Sera lütfen" diyerek kolumu tuttu ve beni birden durdurdu. Başımı çevirip yüzüne kaşlarımı çatarak baktım. "Ne var?"

"Lütfen dur," dedi çaresizce.

Ajan Akademisi (TAMAMLANDI)Место, где живут истории. Откройте их для себя