Bölüm 5 = Kırılan Kalpler

7K 386 73
                                    

Resimdeki kişi Akın'dır arkadaşlar umarım beğenmişsinizdir :)

Revirde geçirdiğim bir kaç saatin ardından bana, bütün yalvarmalarıma rağmen sadece bir günlük rapor vermişlerdi. Sadece bir gün. Harbiden inanamıyorum, yani bir kaç günlük rapor almam için kafamı tamamen kopartmam mı gerekiyordu. Harbiden bunu mu istiyorlardı benden. Üstüne üstelik her gözümü açtığımda babam yatağımın yanına bir sandalye getirtmiş ve bütün gün onun üstünde penekleyip durmuştu. Tam bir işkence. Ama ne derler bilirsiniz, yeni bir gün yeni bir macera. Hayat devam ediyordu sonuçta.

Bütün günümü yatarak geçirdiğim için erkenden kalkma lütfunda bulundum. Sevimi uykusundan uyandırmak istemediğim için kravatımı çantamın içine koydum ve masamda ki defterden ufak bir kağıt parçası kopartarak kızlara not yazdım.

Uykum kaçtı. Ben kantindeyim, olaysız bir şekilde bugünü atlata bilme umuduyla erkenden gidiyorum. Dün yine bir kaç sıyrıkla atlattım fakat bugün ölürsem kabrime çelenk getirmeden gelmeyin ha. Arkamdan ucuza kaça bileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz bebekler. Büyük ihtimal ya kantinde yada sınıfta görüşürüz. (Ha bu arada dip not, ilk dersim edebiyat.)

Kantin kapısını yavaşça açtım ve eğilerek yerdeki kapı tutacağını alarak kapıya yerleştirdim. Kantinde bir kaç ezik vardı sadece, onlarda bana bakmaya bile çekiniyorlardı zaten. Boş sıranın başından tepsimi aldım. Bıçak ve çatalımı aldıktan sonra kahvaltı tezgahına geldim.

"Sera?"

Tezgahın arkasından gelen sese baktım. "Aaaa Sultan Teyze nasılsın?" Sultan Teyze, her gece acıktığımda bana bütün mutfağı önüme seren tek kadındı. Gerçi hoş ya, oda olmasaydı resmen aç kalırdım bu okulda.

Buruşmuş suratı ile bana bütün dişlerini göstererek gülümsedi "Nasılsın yavrum? Dün başına gelenleri gördüm ama bir türlü tezgahı bırakıp gelemedim yanına. Başın daha iyi ya?"

"Ah sorma dün başıma gelenleri, oldu işte bir kaza. Ne yapalım, çekilecek çilemiz varmış."

Sultan Teyze bastı kahkahayı "Kız sen sokak ağzı da bilirmiydin?"

"Aşk oldun neden bilmeyeyim. Benim sizden ne farkım var? Üstelik bu sokak ağzı da değil ki, hepimizin kullandığı söz."

Sultan Teyze tepsimi kahvaltılıklar la doldurarak "Yok kız onu demiyom, senin baban koş koca öğretmen, üstelik varlıklı bir aileden de geliyon. Sen bizim gibi değilsin ondan diyom yanlış anlamayasın."

Gülümsedim kahvaltı almaya bir kaç kişinin daha geldiğini görünce kısa kestim. "Yok Teyzem hiç yanlış anlar mıyım ben seni. Küçük kutu Nutellalar dan bir tane daha verirsen dün yanıma gelemediğin için affederim seni."

Diğerlerine çaktırmamaya çalışarak hızla tepsime bir tane daha koydu. Hiç arkama bakmadan tepsimi aldım ve bizim masaya doğru yürüdüm. Yemekhane de çok az sayıda öğrenci olduğundan pek ses seda da yoktu. En azından bugün kafa dinleyecektim kahvaltıda.

Fırından yeni çıkmış ekmeğimden küçük bir parça kopardım ve nutellamdan üstüne sürdüm. Küçük lokma olmasına rağmen bu tat, bu lezzet ve bana verdiği haz duygusu tarif edilemezdi.

"Sera?"

Masamın önünde elinde tepsiyle bana bakan oğlana baktım "Akın?"

Oldukça beyaz tenliydi kahve gözleri ve kıvırcık saçlarıyla gayet okulun normal tiplerindendi fakat o kazık kadar gözlüğü yok mu o bütün suratını çerçeveleriyle kaplayan.

"Naber?"

Ne kadar gözlüklü de olsa utangaçlığı bir yerde hoşuma da gitmiyor değildi doğrusu. Sağdıklığı da tabi.

Ajan Akademisi (TAMAMLANDI)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon